Top
06/05/2023

DAEŞ Liderine Yönelik Operasyon Türkiye ve Bölge için Ne Anlama Geliyor?

Suriye ve Irak'ta saha hakimiyetini kaybetmesinin ardından adeta yer altına çekilen terör örgütü DAEŞ son yıllarda lider kadrosu ve üst düzey yöneticiler seviyesinde verdiği ağır kayıplar sonucu bir kapasite kaybı yaşamıştır. Bu kayıpların en yenisi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir canlı yayında DAEŞ lideri Ebu Hüseyin el-Kureyşi'nin MİT tarafından Suriye'de etkisiz hale getirildiğini duyurmasıyla kayıtlara geçmiştir. MİT'in yer ve kimlik tespitinin ardından uzun bir süre izlediği Kureyşi, operasyon esnasında muadili diğer eski örgüt liderleri gibi üzerindeki bombalı düzeneği patlatarak intihar etmiştir. Bu gelişmenin sonuçlarını ise Türkiye'nin bölgedeki etkisi ve DAEŞ'in geleceği perspektiflerinden değerlendirmek operasyonun değerinin anlaşılması açısından faydalı olacaktır.

Afrin'in depremden oldukça sert bir şekilde etkilenen Cinderes kasabasını bir saklanma yeri olarak kullanan şahsın tespiti ve etkisiz hale getirilmesi MİT ve Suriyeli muhalif ortaklarımızın hanesine büyük bir artı olarak yazılmıştır. Kuzeydoğu Suriye'de YPG kontrolündeki noktalarda gerçekleştirilen nokta operasyonlara ek olarak kuzeybatı Suriye'deki muhalif kontrolündeki topraklarda da terör unsurlarına göz açtırılmaması MİT'in ulaştığı operasyonel kapasiteyi göstermiştir. 2019 Ekim'den bu yana geçen üç buçuk yılda dördüncü DAEŞ lideri askeri operasyonlar sonucu öldürülürken ilk üç liderden ikisi ABD tarafından kuzey Suriye'deki muhalif kontrolündeki bölgelerde saklanırken tespit edilip öldürülmüşlerdi. Ebubekir el-Bağdadi İdlib kırsalındaki Harem bölgesinde, Ebu İbrahim el-Kureyşi ise yine aynı bölgede Atme kasabası yakınlarında, Ebu Hasan el-Kureyşi ise güney Suriye'de Dera kırsalında öldürülmüşlerdir. Söz konusu üç DAEŞ liderinin tamamı ABD istihbaratı ve askeri unsurlarının ortak operasyonları sonucu etkisiz hale getirilirken ABD bu operasyonları kendisinin bölgedeki varlığının gerekçesi olarak kullanmıştır. DAEŞ liderleri başta olmak üzere örgütün yönetici kademesini hedef alan çok sayıda güvenlik operasyonu gerçekleştiren ABD'nin CENTCOM birimi tarafından yayınlanan kimi operasyon duyurularında "yerel partner" olarak adlandırdıkları YPG/SDG'ye iş birliklerinden ötürü teşekkür etmiş olmaları DAEŞ karşıtı operasyonların ayrıca YPG'nin "meşrulaştırılması" stratejisinin önemli bir parçası olduğunu göstermektedir.

Türkiye bu son operasyon ile artık Ankara'nın tüm kuzey Suriye hattında her çeşit terör unsurunun tespit, takip ve imhasında yegane aktör olduğunu teyit etmiştir. Suriye rejiminin milislere pay ettiği otoritesi ve kuzey Suriye özelinde işlevsellikten uzak istihbarat gücü, Rusya'nın bölgedeki DAEŞ ve YPG terör unsurlarına karşı vasat karnesi ve bölge özelinde kısıtlı istihbarat kapasitesi göz önüne alındığında kuzey Suriye'de ABD ve Türkiye'den başka ciddi bir güç gözükmemektedir. Türkiye Fırat Kalkanı harekatıyla başlayan süreçte sınır ötesi askeri harekatları ve nokta terör operasyonlarıyla uluslararası kamuoyuna gösterdiği kapasite ve iradesini Cinderes'te yine kullanmıştır. Türkiye ve sahadaki yerel ortağı olan SMO'ya yönelik DAEŞ ile mücadelede yetersizlik ithamlarının önünü kesmesi ve ABD dışında bir aktörün DAEŞ liderini ilk kez hedef alabilmiş olması bu operasyonu Suriye çatışma tarihinde önemli bir köşe taşı olarak kayıtlara geçirecektir.