Top
Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

ferhat.unlu@sabah.com.tr

25/12/2003

Babacan: Bize güvenen kazandı

EKONOMİNİN patronu Ali Babacan, 2004 yılı perspektifini SABAH'a çizdi. "Mali disiplin teminatı" veren, "Az laf çok iş" diyen Babacan, "Şimdiye kadar bize güvenenler kazandı" dedi. Babacan, "Sanki bu hükümet hiçbir şey yapmamış da bugün ulaşılan başarılar önceki hükümetin mirasıymış gibi sunuluyor. Yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı tutturmak kolay mı? Ne çektiğimizi bir biz, bir Allah biliyor" dedi. SABAH Ekonomi'nin nabız turu kapsamında; Ekonomi Müdürümüz Yavuz Semerci ve Yazarımız Abdurrahman Yıldırım'la birlikte sorularımızı yanıtlayan Babacan, şu mesajları verdi:

*2004 Perspektifi:
Az laf çok iş. Önümüzdeki yıl en çok dikkat etmemiz gereken konu enflasyon. Enflasyonu yüzde 20'den yüzde 12'ye indirmek hassas bir konu. Yüzde 12'den yüzde 8'e indirmek ise daha hassas bir konu. Enflasyon indikçe dirençle karşılaşacağız. Bütçe disiplinini korumamız şart. Biz işleri sıkı tuttukça, Merkez Bankası da rahat rahat hedeflerini tutturabiliyor. Çizdiğimiz yolda yürüdüğümüz sürece 2004'te önemli bir risk görmüyorum.

*Başarıyı Teslim Etmek Gerek:
2003 yılında Irak Savaşı, İmar Bankası sorunu gibi ciddi olaylar yaşadık. 1990 Körfez Savaşı'ndan sonra ekonomi ancak binde 3 büyümüş. İç borçların GSMH'ye oranı yüzde 18 iken reel faizler yüzde 12- 13 artmış, bankalardaki mevduatın yüzde 10'u kaçmış. Irak Savaşı sırasında bunların hiçbiri olmadı. Ekonomi yüzde 5 büyürken, enflasyon son 30 yılın en düşük düzeylerine indi. Sanki bu hükümet hiçbir şey yapmamış da bugün ulaşılan başarılar, önceki hükümetin mirasıymış gibi sunuluyor. Yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı tutturmak kolay mı? Ne çektiğimizi bir biz, bir Allah biliyor. Şimdiye kadar söz vermişler yapmamışlar. İmza atılmış, para alınmış sonra 'kusura bakmayın' denilmiş. Oysa biz uluslararası kuruluşlarla iyi ilişkileri sürdürdük ve güven verdik.

*Hükümetin Farkı:
Mayıs 2001'deki Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve o kapsamdaki Niyet Mektubu, 1999 yılındaki programın devamıdır. Araya 11 Eylül olayı giriyor. Ancak ortalık bir türlü düzelmiyor. Şubat 2002'de IMF'yle 16 milyar dolar destekli 3 yıllık yeni bir stand-by yapılıyor.Şubat 2002'deki niyet mektubuyla bugünkü program, kapsam olarak oldukça değişmiştir. 2002 yılında yüzde 6.5 faiz dışı fazla hedefine rağmen yüzde 3.9 faiz dışı fazla tutturulmuş. 2.6 puanlık sapmanın 2004 yılı GSMH'si ile tutarı 10 katrilyon lira. Biz bunu devraldık. Hiç mi iyi şeyler devralmadık? Kamu bankalarının yönetiminin özerkleştirilmesi, bağımsız kurullar, yüksek faiz dışı fazla bunlar modern ekonomi yönetiminin ve Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan şeyler. Yüksek kamu borç stokunu eritmenin yolu bütçe disiplininden geçiyor. 2*2=4 bunu biz biliyoruz IMF'nin söylemesine gerek yok.

*IMF ile İlişkiler:
Bize zaman zaman, "500 milyon Ddolar almak için IMF ile niye çalışıyorsunuz?" diye soruluyor. Seçimden bu yana IMF'den kullandığımız kredi, "pasta süsü" gibi. Finansman anlamında olmazsa olmaz rakamlar değil. Göstergelerde 3 Kasım seçimlerinden sonra gözlenen düzelme, IMF'den sağlanan kredinin sonucu değil. Ciddi bir programı, ciddiyetle uygulamanın sonucu.

*Dönüm Noktası:
Ekonomideki tarihi dönüm noktası 1 Ağustos 2003. Bu tarih, IMF ile 5. Gözden Geçirme'nin tamamlandığı ve IMF'ye olan borçların yeniden düzenlediği bir tarih. "2004-2005 yıllarında Türkiye, acaba IMF'ye olan borçlarını ne yapacak?" sorusu cevabını buldu. 2004-2005'te 10'ar milyar dolarlık IMF borç geri ödemelerini bir yıl kaydırsaydık, tabloyu çözemezdik. Bizim, hibrit yaklaşımımız IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda kabul gördü. Hatta, (çok güzel bir çözüm niye bizim ekip önermedi?) denildi. Bu olay uluslararası kuruluşların Türkiye'ye olan güvenini gösterdiği kadar, borç yönetimini de rahatlattı. Piyasanın önünü görmesini sağladı.

*İç Borçlanma Politikası:
Hazine, borçlanma ile ilgili en ince ayrıntısına kadar hesaplar yapıyor. İhalelerde çok farklı enstrümanlar satışa sunuluyor. Dönem dönem bunlardan herhangi birine talebin az olması veya tercihin başka kağıtlara yönelmesi doğal. Ancak bizde Hazine kağıtlarına ilgi azalması kanaati yok. Bunlar tamamen piyasaya bağlı. İç ve dış piyasalarda tereddüt gözlemiyoruz.

*Dış Piyasaların Güveni:
Kasım 2002'de, 2008 yılı vadeli Eurobond'larda yüzde 10.5 olan faiz, Aralık 2003'te yüzde 5.52'ye geriledi. Bu oran Irak savaşı sırasında yüzde 15.2'ye kadar çıkmıştı. Şimdiye kadar bize güvenenler kazandı. Hatta yabancılar, "Savaştan önce bir şeyler söylemiştiniz. (Bize güvenen zarar etmez) demiştiniz. Şimdi o görülüyor" dediler.

*Enflasyon Analizi:
TÜFE, talep kaynaklı ve kontrolü zor. Talep olunca, perakendeciler fiyatı tüketiciye yansıtabiliyor. 2003 yılı ocak ayında aylık yüzde 5 enflasyon var. Ocak 2004'te ciddi bir kırılma olacak. Tek haneli enflasyon görülebilir. Ancak biz 2004 yılı için hedefi yine de yüzde 12 olarak belirledik. Çünkü enflasyondaki düşüş, dönemsel olmamalı. (Aaaa, enflasyon yükseliyor) denmemeli. Aslında son 6 aylık süreçte mevsimsel etkilerden arındırılmış enflasyon tek haneye indi.


Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp