Top
Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

ferhat.unlu@sabah.com.tr

22/12/2003

İşler iyi ama, her zaman yeni bir paket açılabilir

YENİ bir yılın eşiğindeyiz. Geleceğe daha umutla bakıyoruz. 1990'lara; popülizm, zayıf hükümetler, krizler damgasını vurdu. Yolsuzlukların tohumları atıldı. Son 10 yılda bozulan dengelerin, gelecek 10 yılda yeniden inşa edilmesi gerekecek. Benim gibi 30'lu yaşlarda olanlar, enflasyonun düştüğü, şeffaf ortamları hiç ama hiç görmedi. Belki de bu yüzden, Ak Parti iktidarında ulaşılan sonuçları "Acaba kalıcı mı?" diye sorguluyoruz. Artılardan çok eksileri görüyoruz. Bugünlerde Başkent'in siyasi ve ekonomik kulislerinde "fırsat-risk" analizleri yapılıyor. Gelin, 2004 yılına girerken, Türkiye'nin portföyündeki kazanımlara birlikte göz atalım:

* Güçlü İktidar:
Kısa ömürlü, siyasi hesaplarla değişen hükümetler dönemini geride bıraktık. Tek parti iktidarının gücü, başlı başına güven kaynağı. Karar alabilme hızı, güveni pekiştiriyor. Geçen hafta sorularımızı yanıtlayan IMF Türkiye Temsilcisi Mr. Brekk de aynı noktaya işaret etti ve "AK Parti Hükümeti'nin siyasi desteği, programın kararlılıkla uygulanmasını sağlıyor" dedi.

* Dış Destek:
Ekonomik programa IMF desteğinin devam ediyor olması da büyük avantaj. IMF'nin yakın gözetimi, siyasi ihtirası frenliyor. Borç ödemeye endeksli programa, sosyal makyaj yapıldığı hissi de hükümeti rahatlatıyor.

* Siyasi Deneyim:
13 aydır görevde bulunan siyasi kadrolar, işi yaparak öğrendi. Bakanların, hangi kararları alabilecekleri, kimlerden, nasıl etkilendikleri tahmin edilebilir hale geldi. Enflasyon ve iç borçlanma faizlerindeki tarihi düşüş, Başbakan Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Ak Parti'de, "Başarıların korunması" eğilimini ön plana çıkardı.

* ABD Kredisi:
Siyasi şartlara bağlanmış olsa da ABD'nin, Türkiye ekonomisini desteklemek üzere 8.5 milyar dolarlık kredi paketi oluşturması da mali sistemin sigortası olarak görülüyor. Devlet Bakanı Ali Babacan'ı ziyaret eden ABD Büyükelçisi Edelman, "Biz hazırız. Krediyi istediğiniz zaman alabilirsiniz" dedi. Yıl başında gerçekleşmesi beklenen Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyaretinde, kredideki siyasi şartların yumuşatılması ihtimal dahilinde görülüyor. Babacan'ın, "İşimize geldiğinde alırız" sözü ise bu çözümü bekliyor.

* Özelleştirme ve Yabancı Sermaye:
2003 yılında, özelleştirmede hükümetin şansı yaver gitmedi. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in, "Dışsal faktörler" olarak tanımladığı aksaklıklar, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a, 2004 yılında büyük özelleştirmeleri tamamlama yolunu açtı. Telekomünikasyon sektörünün rekabete açılacak olması, yeni imkanları da beraberinde getirecek. Enerji sektörü, hava ulaşımı, iletişim hizmetleri ve sigara markası satışları için koşulların uygun olduğu görülüyor. Üstelik bu sürece, IMF ve Dünya Bankası Başkanları'nın öncülüğünde, uluslararası şirket yöneticilerinin katılacağı Yabancı Sermaye Konferansı da eşlik edecek.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp