Top
15/10/2023

İşsizlikteki düşüş ve ekonomik aktivitenin durumu

Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 9.2’a düştü. Bunun sürdürülebilir olması gerekli. Enflasyonu düşürürken istihdamı koruyabilme noktasında ihracat performansımız belirleyici olacak

Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 9.2 geriledi. Bu, Ocak 2014'ten bu yana kaydedilen en düşük işsizlik rakamı. İçeride faiz oranlarının arttığı, dışarıda ise en büyük ticaret partnerimiz Avrupa'da ekonominin durgun olduğu bir ortamda bile işsizlik oranının azalıyor olması sevindirici. Bununla birlikte, emek piyasasındaki mevcut durumu daha sağlıklı analiz edebilmek için verinin detaylarına ve istihdamın gelecek projeksiyonuna yönelik sinyaller sunan öncü göstergelere bakmak gerekiyor.
İlk olarak mevcut istihdam verilerinin detaylarına bakalım. İstihdamdaki aylık artış miktarı 1.000 kişi ile oldukça sınırlı kaldı. İşsizlik oranındaki düşüşün asıl nedeni, işgücüne katılımda yaşanan 55 bin kişilik azalmadır. Manşet işsizlik oranı düşerken, atıl işgücü oranı ise 0.4 puanlık artışla yüzde 23'e yükseldi. Özetle, işsizlik oranı yaklaşık son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemesine rağmen, emek piyasası verilerinin ağustos ayında çok güçlü geldiğini söylemek güç.



İkinci olarak ekonomik canlılığa ve dolaylı olarak emek piyasasının yakın gelecekte izleyebileceği seyre yönelik bulgular ortaya koyan öncü göstergelerdeki değişime bakalım. İhracatın artış hızı sene başından bu yana oldukça durgun. Son 12 aylık ihracat artışı, sadece yüzde 0.4 seviyesinde. İhracat pazarlarında yaşanan durgunluğa son dönemde bir de iç piyasaya dönük endişeler eklendi.
İmalat sanayi PMI rakamları, yeni siparişlerin birçok sektörde azaldığını gösteriyor. 10 imalat sektöründen sadece birinde (gıda ürünleri) üretim artışı yaşanmış. İstihdamı artıran sektör sayısı ise üçe inmiş. Salgının ilk dalgasından bu yana istihdamda artış yaşayan sektör sayısı hiç bu kadar azalmamıştı.
Hizmetler tarafında ise mevcut durum ve beklentiler bir kademe daha olumsuz durumda. MÜSİAD'ın açıkladığı SAMEKS verisine bakıldığında, hizmetlerdeki iktisadi canlılığın sanayinin gerisinde kaldığı görülüyor. Perakende satışlarda ve ciro endekslerinde yıllık bazda yavaşlama var.



İVME KAYBI
İç piyasaya dair bu verilerden, ekonomik canlılığın belirli bir ivme kaybettiğini gözlemliyoruz. Merkez Bankası, enflasyonu düşürmek amacıyla ekonomiyi soğutmaya çalışıyor. Bu nedenle, yaşanan ivme kaybı beklenmedik bir durum değil, aksine planlı bir para politikası uygulamasının sonucudur. Tüm bu gelişmeler, reel sektörün istihdam iştahının zirve noktasına yaklaşmış olabileceğine işaret ediyor.
Birkaç hafta öncesine kadar, reel sektör temsilcileri sık sık boş pozisyonları doldurmak için yeterli eleman bulamadıklarını belirtiyorlardı. Muhtemelen şu an bu aşamada değiliz. Yılın son çeyreğinde iç talepteki soğumanın daha fazla hissedilmesiyle, işsizlik oranları artabilir.
2023 için OVP'de işsizlik oranının yüzde 10.1 seviyesinde kapanması tahmin ediliyor. Enflasyonu düşürürken istihdamı koruyabilme noktasında ihracat performansımız oldukça belirleyici olacak.



3,6 TRİLYON DOLARLIK KAYIP
Küresel ekonomideki gidişat, ihracat performansımızla yakından ilintili. Şu sıralar küresel iktisadi aktivitenin ihracat dostu olduğunu söylemek güç. İmalat PMI endeksi kapsamında verisi tutulan 31 ülkeden 23'ünde imalat sektörü eşik değerin altında performans gösteriyor. Küresel PMI rakamlarına göre, dünya imalat sanayi üretimi hazirandan bu yana düşüşte.
Çoğu ülkenin koronavirüs salgınının ekonomik etkilerini kısa vadeli olarak aştığını düşünüyoruz. Ancak, salgın ve sonrasında yaşanan olayların (Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgal girişimi ve artan küresel enflasyon) orta ve uzun vadeli olumsuz etkileri devam ediyor. Salgından önceki 10 yıl boyunca (2010-2019), küresel ekonomi ortalama olarak yüzde 3.8 büyüdü. IMF'nin son açıkladığı verilere göre, küresel ekonominin 2023 (%3) ve 2024 (%2.9) yıllarında bu ortalamanın altında bir performans göstereceği tahmin ediliyor.
Salgından önce yapılan gelecek projeksiyonlarına kıyasla küresel ekonomi beklenenden daha zayıf bir performans sergiliyor. 2023'te küresel iktisadi aktivite, salgın öncesinde bu yıl için yapılan tahminlerin yüzde 3.4 oranında gerisinde. Bu da küresel ekonominin sadece bu yıl 3.6 trilyon dolar kayba uğradığı anlamına geliyor. Gelişmiş ülkelerde büyüme kaybı yüzde 1 iken, gelişen ülkelerde ise yüzde 4.9.
2008'deki küresel finans krizinden bu yana yaşanan şoklar, gelişen ülkelerin yüksek gelirli ülkelere yakınsama sürecini oldukça yavaşlattı. IMF'in 2008'deki projeksiyonlarına göre, gelişen ülkelerin yüksek gelirli ekonomilerle aralarındaki kişi başına gelir farkının yarısını kapatmaları için gereken tahmini süre 80 yıldı. Ancak güncel projeksiyonlar, gelişen ülkelerin bu gelir artışını elde etmek için 130 yılın gerekebileceğini gösteriyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp