Top
26/01/2024

Şahidin de şahidi olmalı

Adam şahitlik edecek, bir konuda görüşüne başvurulacak. Neticede bir davada belki gözlemine dayanılıp karar verilecek. Ehliyet ve liyakat sahibi mi? Sırtlandığı yükü kaldırabilir mi? Bütün bunlar Hz. Ömer için önemliydi. Şahitlik edecek adamı iyi tanımayan Halife, adama şöyle dedi: "Sen şahitlik edeceksin, edeceksin de senin için kim şahitlik edecek bakalım? Davayı senin şahitliğin sonuçlandıracak. Sen git, sana şahitlik yapacak bir adam bul getir. Ona seni soralım."
Adam gider ve bir müddet sonra biriyle gelir. Der ki: "Ey Halife! Bu adam benim için şahitlik edecek. Bu adam beni iyi tanır."

HZ. ÖMER SORGULUYOR
Halife, şahide şahitlik edecek adama sordu: "Sen, hakkında şahitlik edeceğin bu adamı tanır mısın?" Adam, "Evet ey Müminlerin Emiri, iyi tanırım. İyi adamdır" dedi. Hz. Ömer sordu: "Senin bu adamla irtibatın ne? Mesela bu adamla komşuluk yaptın mı? Komşulukta gelenini, gidenini tarttın mı? Komşu hakkına riayet edip etmediğini gördün mü? Huyunu ölçme imkânı buldun mu?" Adam "Hayır" dedi.

'YOLCULUK YAPTIN MI?'
Hz. Ömer sormaya devam etti: "Sen bu adamla yolculuk yaptın mı? Yolculuktaki huyuna şahit oldun mu?" Adam, "Hayır efendim, onunla yolculuk yapmadım" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer sormaya devam etti: "Peki sen hakkında şahitlik yapacağın bu adamla alışveriş yaptın mı? Aranızda para pul hesabı olunca duruşu nasıl oldu? Zafiyetleri var mı?" Adam, "Hayır ey Müminlerin Emiri, onunla parasal (ticari) bir ilişkim olmadı" dedi.

'ONU CAMİDE GÖRDÜN MÜ?'
Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "O zaman sen bu adamı camide namaz kılarken gördün mü? Hatta Kuran okurken onu sallanırken gördün mü?" Adam, "Evet ey Halife, dediğin gibi onu camide namaz kılarken ve Kuran okurken gördüm."
Hz. Ömer, "Anlaşılmıştır, hadi sen işine git. Sen hakkında şahitlik edecek kadar bu adamı tanımıyorsun." Sonra şahitlik edecek esas kişiye şöyle dedi: "Sen de git bana, seni iyi tanıyan birini getir."

DÜRÜSTLÜK VE SAMİMİYET
Dinin helal ve haramlarını bilerek hareket eden yanlışa düşmez. Düşse de tövbe etmeyi bilir. İnsanlara doğru muamele eder. Kimseyi incitmez. Hakkı olmayana el uzatmaz. Komşusunu, yol arkadaşını, dostunu iyilerden seçer. Muhtaç olana el uzatır. İnsanları birbirinden ayırmaz. Helali haram, haramı helal kılmaz. Allah'ın ve Peygamber'inin her emrine itaat eder.

İMAN MENFAATİN ÖNÜNDEDİR
Dürüst ve kamil mümin için dava, menfaatin önünde gelir. Menfaatine ters gelse de ahiret beklentisini dünyevi ikbale tercih eder. Bir gün ikbali kaybettiğinde imanını, yani samimiyetini de yitirmez. Müminin tercihi Rabb'inin emrinden yana olur. Gideni de, geleni de bir sınav olarak görür.



***

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp