Top
25/03/2024

Çocukları Allah’la korkutmayın

Çocuk bu, soracak elbette Allah nerde? Bazen ona cevap yetiştirme talaşına gireriz. Gökte, cennette deriz. Aslında bu sorunun cevabının herkesin yüreğinde, vicdanında, daraldığı yerde, en güzel yerde, kalkacağı yerde, gözünün yaşardığı, yüzünün güldüğü kısacası hayata dair her yerde olduğunu, Mekân ve zamanla kayıtlı olmadan her yerde var olduğunu.
Anne; bak evladım şu güzel çiçeği o yarattı, şu bembeyaz yağan karı damımıza o kondurdu, bizi yarattı, her şeyi o yarattı, şimdi güzel şeyler yapıyor. Her güzellikte o var. Belki bu cevaplar çocuğun dünyasını daha iyi süsler.
Çocuk soruyor, Allah bize benzer mi? Bizi yarattığına göre bize benziyor değil mi? Baba bir an duraksıyor. Ne diyecek? Evet diyemez. Çünkü Yüce Allah 'muhalefetün lil havadis – oluşmuş olan, yaratılmış hiçbir şeye ve kimseye benzemez' sıfatı önünde duruyor. Hayır dese cevap yetecek mi?
Çözüm yolunu buluyor. Bu ayakkabıyı kim yaptı. Ayakkabıcı. Peki ayakkabıcının gözü kulağı var mı? Evet. Ama yaptığı ayakkabının gözü yok, kulağı yok, burnu yok. Hiç ayakkabıcıya benzemiyor değil mi? Evet gerçekten benzemiyor.
İşte bunun gibi evladım. Yaratan da yarattığına benzemez.
Çocuk bu! Niçin Allah'ı göremiyorum diye sorar. Baba gülümser, 'gözümüz küçük, gözünü kapat ve güzel bir şey düşün. O anda O'nu görmüş olursun.
Çocuk düşünceye dalınca baba yetiştirir ikinci cümlesini; annesinden görme engelli doğan birisi güneşi, ayı, kırmızı rengi, mavi rengi görüyor mu? Hayır Görmüyor. Ama o görmüyor diye yok diyemez değil mi? Evet. İşte Rabbimiz de böyle. Biz burada değil, öteki âleme gittiğimizde orada engel kalkacak göreceğiz. Görme engellinin de orada gözlerinin açılacağını ve renkleri göreceğini biliyor musun? Bir düşün evladım.
Gözümüz şu duvarın arkasındakini göremiyor. Çünkü gözümüz böyle programlanmış. Onun için en başta gözümüz küçük onun için göremiyoruz demiştim.



Anne çocuğuna Yüce Yaratıcıyı sevdirecek.
Çocuğuna şöyle der; Sen uykudayken senin üstünü örtmemi güzel Allah'ım içime yerleştirdi. Ben seni onun için öptüm.
Çocukları yüce Rabbimizle korkutmayın.
Ürkütmeyin. Onları; yakacak, yakmaya fırsat kollayan bir Allah anlayışıyla dinden uzaklaştırmayın. Hayattan soğutmayın. Hem Allah çocukları niye yaksın. Günahsız, tertemiz, duru, sorumluluk yaşı başlamamış bir sabiyi Allah niye yaksın ki!
Ayrıca onu anlatmak için milyarlarca sevdalı cümle varken, ateş, cehennem, yakma, azab gibi sözcükler ne fayda sağlayacak ki!
Hz Resul (sav); "Çocuğu olan çocuklaşsın" buyuruyor. Anneler çocuğu eve hapsedince uyarıyor; "Toprak çocukların baharıdır.
Bırakın çocuk toprağa değsin" Hz Peygamber (sav) ilk turfanda meyve geldiğinde Medine'nin çocuklarını çağırır onlara yedirirmiş.
Sonraları adı Ebu Mahzura olan bir çocuk Medine'de ezanla alay edermiş. Kendince komiklik yapmış olmak için. Ağzını burnunu yayarak çocuklar arasında da bir 'rol model' olmaya çabalarmış. Adı üzerinde, çocuk işte.
Hz Peygamber (sav) bunu duyuyor.
Çocuğu yanına çağırıyor. Çocuk kulağının çekileceği korkusuyla gelirken Hz Peygamber ona iltifat eder. Oturtur. Sohbet eder ve sonra şöyle buyurur; "Duydum ki çok güzel ezan okuyormuşsun. Hadi bakalım bize bir ezan oku". Çocuk şaşkın. Kınanmayı beklerken ödüllendiriliyor. Ebu Mahzura'yı artık tutabilir misiniz. Elini kulağına koyar ve güzel bir ezan okur. Hz Peygamber (sav) "maşallah" der "artık sen çocukların müezzinisin".
Ve bu çocuk müezzin olur gerçekten de. Hatta Haremeyn de yıllarca bu aileden müezzin çıkarmış.
Çocukları ürkütmeyin, korkutmayın. Aksine Allah'a yakınlaştırın. Sevdirin. Sevindirin. Allah'la ilgili hiçbir sorusuna kızmayın.
Bırakın aklında, içinde nasıl tasarlıyorsa öyle tasarlasın. Çünkü çocuk dünyası en saf ve en temiz dünyadır. O aşama aşama sevilmesi gerekeni sevecektir. Keşke azgınlaşmış, yoldan çıkmış ve edep sınırını aşmış, kararmış yürek sahiplerini çocukluklarına götürebilecek bir gücümüz olsaydı. Çocuk yaşındaki o ufak sabi, yaşlanmış, uslanmaz kendini nasıl hırpalayacaktır inanın tahmin edemezsiniz.

BİR DUA
Hz. Fatıma'nın Okuduğu Dua
EY yedi kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allah'ım! Bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi olan yüce Allah... Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an-ı Kerim'i indiren, taneyi ve çekirdeği çıkaran yüce Rabbim! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım Ya Rabbi! Sen öyle evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle ahirsin ki, zatından sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabbi! Bana borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip et.

BİR AYET
GÜNAHIN açığını da bırakın, gizlisini de. Çünkü günah kazananlar yaptıkları karşılığında cezalandırılacaklardır. (Enâm, 6/120)

BİR SEVAP
GÜZELCE ABDEST ALMAK
"KİM abdest alır ve abdestini güzel alırsa, tırnaklarına varıncaya kadar vücudundan günahları dökülür"

BİR HADİS
BİRBİRİNİZE buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58)

BİR SÜNNET
ORUCU su veya hurma ile açmak.

BİR ESMA
El-Gaffar
GÜNAHLARI örten ve mağfiret eden, dilediğini günah işlemekten alı koyan.

SORU - CEVAP

Kadınların başlarının açık olması abdestlerine zarar verir mi?
Müslüman hanımların tesettür/örtünme kurallarına riayet etmeleri farzdır. Ancak başı açık olarak gezmek, abdesti bozmaz. Almış olduğu abdestle namaz kılabilir.

Namazda dudaklar hiç kıpırdatılmadan yapılan kıraat ile kıraat şartı olurmu?
Zihinden okuma (kıraat) sayılmaz. Böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz. Asıl olan kendisi duyacak kadar ancak başkasını rahatsız etmeyecek seviyede okumaktır.

Beni eşimden ayıran bir yakınıma beddua edersem günaha girer miyim?
Yüce Allah'ın ahret mahkemesinde, eşleri ayıran kişiler yargılanır ve elbette günahkârdırlar. Onlara beddua yerine, kendinize dua ediniz. Yanlış yapanlar zaten karşılığını bulurlar. Zulmedenleri Allah'a havale edip aradan çekiliniz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp