Top
03/11/2023

Şehitlere vefa göstermeliyiz

Kudüs ve civarı bize Hz. Peygamber'den sonra Hz. Ömer, Selahaddin-i Eyyubi ve Yavuz Sultan Selim'in emanetidir. Sultan Abdulhamid'in mirasıdır. Osmanlı'nın mirasıdır. Miracın, ümmeti Muhammed'in tümünün mirasıdır. Olayı bir İsrail-Arap çatışması veya hesaplaşması olarak görmek basiretsizliktir.
Bugün Batı, Gazze'ye karşı bir yok etme operasyonuna el altından yardım ediyor ve sadece seyrediyor, hatta katliamı onaylıyorsa yarın sıra başkasına gelecek demektir. Parçalayarak zayıflatma ve sonra yutma olan Şark meselesi yüzyılların meselesidir. Ve topraklarımıza göz koyan bir dinler arası savaş çağrısının tabii sonucudur.

HZ. ÖMER'E GELEN ŞEHİT EŞİ
İslam âlemi şehit çocuklardan dolayı mahzun ve mahcuptur. Onlara karşı vefa borcunu, uğrunda can verdikleri davaya sahip çıkarak ödemelidir. Şehit olan sivillere gelince, Hz. Ömer'in bize öğrettiği şu hassasiyetli olaya bakmalıyız.
Bir dostu anlatıyor: Hz. Ömer ile çarşıdaydık. Genç bir kadın, Hz. Ömer'e ulaşıp "Ey müminlerin emiri! Kocam ardında küçük çocuklar bırakarak öldü. Vallahi bir çorba pişiremiyoruz. Bu yetimlerin ne hayvanı var ne de tarlası. Sırtlanlara yem olurlar. Ben Hufaf'ın kızıyım. Hani Resulullah'la Hudeybiye'deki Hufaf" dedi. Hz. Ömer başı önünde saygıyla kadını dinliyordu. Kadının sözü bitti. Hz. Ömer'in dudağından şu sözü duydum: "Merhaba akrabamız."
Hz. Ömer evine gitti. Evinde bağlı olan bir deveye gıda yükledi. 2 çuval. Yanına elbise vs. koydu. Deveyi yularından tutup kadının evine götürerek "Bunları yiyin. Bitmeden Allah size yol açar" dedi. Adamın biri şunu söyledi: "Çok verdin Ey Halife." Hz. Ömer: "Annen seni doğurmayaydı. Bu kadının babası ve kardeşi açılmaz olan bir kaleyi fethedenler arasındaydı. O gün onların zaferinden yararlanmıştık." (Buhari, Megazi/36)
Gazze şehitlerinin bize yüklediği en büyük görev; silah, ekonomi ve caydırıcılığıyla Türkiye'nin en büyük güç olması sorumluluğudur.



***

MAZLUMLAR KAZANACAK

Hadis kitaplarındaki kıyamet öncesi olayları okuyan herkes, gelecek yüzyıllarda Ortadoğu'nun haritasının ve güç dengelerinin çok farklı olacağını bilir. Yarın, bugün gibi olmayacak. Bugün galip sanılanlar, yarının mağlupları olacak. Herkes bunu görecek. Yeter ki Müslümanlar samimi, dürüst, ders alan ve kendilerini yenileyen bir süreçte olsunlar. Gazze'ye bomba yağdıranlar ise hür dünyada halkın bakışı itibarıyla nefret objesi olmaya başladılar. Onlar zulmettikçe bu nefret çoğalacak. Ve yarın onlara yer ve gök ağlamayacak (Duhan/29). Bu nedenle mazlumlar kazanacak.



***

ZAFER MUKADDERDİR

Müslümanlar gelecekte dünyanın bütün gücünü ellerinde tutacaklar. "Ne zaman?" diye soracak olursanız, "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar" (Muhammed/7) ayetinin gereğini yerine getirdikleri zaman.
Bugün içimiz bir sıkıntıyla burkuluyor, vahşete isyan ediyoruz. Ama biliyorum ki bu iş hep böyle gitmeyecek. Bütün bu zorluklardan sonra mutlaka zafer gelecektir. Allah'a yardım ettiğimizde; yani O'nun gönderdiği dinin gereğini yerine getirdiğimizde her şey değişecek.
"Allah bir güçlüğün arkasından bir kolaylık yaratacaktır" (Talak/7), "Her zorluğun yanında bir kolaylık vardır" (İnşirah/5) ayetleri bunu anlatıyor.



***

ÜRPERTEN BİR HADİS

Hz. Peygamber (SAV): "Öyle bir zaman gelecek ki, aç insanların yemek kabına üşüştüğü gibi kâfirler sizin üzerinize üşüşecekler."
Sahabe: "Ya Resulullah, o zaman sayımız az mı olacak?"
Efendimiz (SAV): "Hayır, çok olacaksınız ama sizin çokluğunuz su üzerindeki saman çöpünün çokluğu gibi olacak, ağırlığınız olmayacak. Bir de vehim hastalığına yakalanacaksınız."
Sahabe: "Vehim hastalığı nedir?"
Efendimiz (SAV): "Dünyayı çok seveceksiniz, ahireti unutacaksınız."
(Ebu Davud, Melâhim 5, 4297)



***

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp