Birleşik Krallık, internet bağlantılı cihazların güvenliğini artırmak amacıyla yeni bir yasa paketini yürürlüğe soktu.
Bu yasalar, akıllı telefonlar, televizyonlar ve kapı zilleri gibi cihazların, siber saldırılara karşı daha iyi korunmasını zorunlu kılacak.
Örneğin yeni yasa '12345' gibi zayıf parolaların akıllı cihazlarda kullanımını yasaklıyor.
Türkiye'nin belki de yüzde 30'nun '12345' parolasını kullandığını söyleyebilirim ama ispatlayamam.
Geri kalan büyük çoğunluk da '123456789', '111111' kullanıyordur herhalde.
Dört haneli şifreler için de daha çok '1923', '1881', '1453', '1938', '1915' gibi Türkiye ile ilgili önemli tarihler kullanılıyordur.
Dünyada da durum aynı. İnsanların o kadar çok kartı, dijital hesabı var ki, neye hangi şifreyi kullandığını unutuyorlar.
Unutmamak için de akılda kalan basit parolaları kullanıyorlar.
Daha kötüsü aynı şifreyi birçok hesapta kullanıyorlar!
Hesaplardan biri 'hack'lendi mi, dolandırıcılar aynı şifreyi diğer hesaplarda da deniyorlar ve kurbanlarının birçok hesabını ele geçiriyorlar.
Bu haber en çok '12345' kısmıyla sosyal medyada gündem oldu ama Birleşik Krallık'ta yeni çıkan siber güvenlik yasaları, teknoloji aleti üreticilerini, siber suçluların erişimine karşı cihazları korumaları için yasal olarak sorumlu olmalarını şart koşuyor.
Ayrıca yasalar, üreticilerin cihazlarla ilgili hataları ve güncellemeleri tüketicilere açıkça bildirmelerini de zorunlu kılıyor.
Bu sayede tüketiciler, aldıkları ürünlerin güvenlik durumu hakkında daha bilinçli kararlar verebilecek.
Ayrıca, teknoloji şirketlerinin her ürün için iletişim bilgileri sağlamaları ve cihazların desteklenme süresine dair bilgileri açıkça belirtmeleri gerekecek.



ÇALDIRAN BEDEL ÖDEMELİ
Böyle kullanıcıların kişisel verileri daha etkin bir şekilde korunacak.
Türkiye'de de artık hırsızlık ve dolandırıcılık cep telefonu konuşmaları ya da internet üzerinden yapılıyor.
Ülkemizde milyonlarca insanın verileri hem kamu hem de özel sektördeki dijital hesaplar çalınarak ele geçirildiği için birçok insanın kimlik, adres bilgisi klasörler halinde dolandırıcılarda bulunuyor.
Haberlerde yaşlı insanların dolandırılma hikâyelerini izlerken "Yok artık", "Bu kadar da aptal olunmaz ki" diyoruz ama bazen profesörler, hakimler bile dolandırılıyor!
Çünkü dolandırıcılar ellerindeki kimlik bilgileriyle kurbanlarını rahat manipüle ediyorlar.
O yüzden müşterilerin kimlik bilgilerini elinde tutan şirketlerin siber güvenlik önlemlerini artırmaları için caydırıcı cezalara ihtiyaç var.
Milyonlarca müşteri bilgisini basit bir virüs programıyla korumaya çalışırken çaldıran şirketlerin kuru bir özürle kurtulmamaları gerekiyor!
Ülkemizde de siber güvenliği artıracak yasalara ihtiyaç var.

***

ADANA TRAFİĞİ!
Adana'da geçtiğimiz hafta Hatice S., kapısı açık giden otobüste kart basmak için ayağa kalktığı anda dengesini kaybederek otobüsün ön kapısından aşağı düşmüştü.
Ne yazık ki, 75 yaşındaki kadın yaşamını yitirdi.
Geçtiğimiz Ramazan Bayramı'nda Adana'da geçirdiğim iki günde trafikte gördüklerimden sonra bu habere hiç şaşırmadım desem yeridir.



Adanalıların kendine has rahat tavırlarını bilmeme rağmen yaşadıklarım bana biraz Kahire trafiğini hatırlattı.
"Biraz" diyorum çünkü Kahire'de trafik ışıkları yok denecek kadar az ve arabayı çarpan yola devam ediyor!
Adana'da ise şerit, sinyal, geçiş hakkı vs. kurallarını geçtim, trafik ışıklarına bile uyan yoktu.
Genelleme yapmak hata olabilir ama uzun zamandır trafik kurallarının bu kadar çok hiçe sayıldığı şehir görmemiştim.
Belki de bayram trafiğine denk geldiğimden bilemiyorum ama Adana'da araç kullanmak büyük risk!
Otobüs şoförünün kapıyı açık hareket etmesi de Adanalı olmanın rahatlığından olsa gerek!
Şoför muhtemelen az cezayla kurtulacaktır. Zavallı teyze de öldüğüyle kalır!

***