Top
12/03/2016

7 soruda Paralel Yapı'yla mücadelede yeni dönem

1- Paralel Yapı'nın amiral gemisi Zaman'a kayyum atanması nasıl değerlendirilmeli?
Bu, hem kamuoyu, hem ilgili yapının unsurları tarafından uzunca zamandır beklenen bir şeydi. 'Sürpriz' olmadığını söyleyebiliriz. Ama gerekçenin dikkat çekici olduğunu söyleyebilirim. TMSF'nin Bank Asya'ya el koyması, yahut Koza-İpek grubu ile Kaynak Holding'e kayyum atanması kararlarından farklı olarak, kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, Zaman'a doğrudan 'FETÖ/PDY örgütünün amacı doğrultusunda yayın yaptığı için' bu karar verilmiş bulunuyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu gerekçe üzerinden, basınla ilgili veya değil, bu yapıyla benzer bir 'örgütsel ilişki' görülen bütün kurum ve şirketlere de benzer bir akıbet bekliyor ve bu şekilde ilgili yapının hem operasyonel etkinliğinin hem de ekonomik gücünün bertaraf edilmesi hedefleniyor.

2- Zaman gazetesi ile Paralel Yapı arasındaki ilişki nasıldı?
İki kişinin bile bildiği sır değilken, herkesin bildiği şeyin sır olmadığı aşikâr. Paralel Yapı deyince başında ve merkezinde Fethullah Gülen'in olduğu bir örgütsel ilişki ağı kastediliyorsa, her gün onun onayından sonra baskıya verildiği sır olmayan bir gazetenin bu yapının dışında olduğunu düşünmek mantığa ihanet olur. Zaman'ın belki en önemli tarafı, gazetecilik dilinin içinde ilgili yapının mensuplarına 'ne düşünecekleri'ni ve bunu 'nasıl ifade edecekleri'ni gösteriyor olması; bu anlamda düşünce, söylem ve eylem denetiminin merkezî unsuru olmasıydı. Aynı zamanda, ilgili yapının ülke içinde ve dışında ilişki ağlarını geliştirme bakımından elverişli bir zemin teşkil ediyordu. Ve 'abonelik' sistemi üzerinden bu yapıya önce sempatizan, sonra eleman kazandırmanın en etkili yollarından biriydi.

3- Kayyum atananların binaya girişinde yaşanan arbede ve bunun yansıtılış biçimi hakkında ne denebilir?
Az önce özetle söylediklerim, Zaman'ın bir 'gazete'den daha fazlası olduğunu sanırım anlatıyor. Bunu gözden kaçırmaz isek, kayyumun Zaman'a el koyma sürecinde gösterilen tepkiyi sanırım daha rahat anlayabiliriz.
Diğer taraftan, ilgili yapının bir 'psikolojik harp' yeteneğine sahip olduğu, Ergenekon süreci, MİT krizi, 17-25 Aralık darbe teşebbüsü gibi evvelki tecrübelerle zaten biliniyor. Hem arbede, hem yansıtılış biçimiyle, bu psikolojik harbe uygun fotoğraf ve söylemin hedeflendiğini düşünüyorum.
Şunu da eklemek isterim: 12 Eylül, 28 Şubat süreçleri başta olmak üzere hem bu ülkede hem başka ülkelerde 'otorite' karşısındaki tutumunu bildiğimiz bir yapının şimdi bu ülkenin hukukî veya idarî 'otorite'lerine karşı gösterdiği direnç, ilgili yapının 'güç' ve 'otorite' karşısında tavır değişikliğinden değil; daha büyük bir otoriteye yaslandıkları ümidi ve düşüncesiyle bu ülkedeki 'otorite'ye 'güçsüzlük' atfetmeleri ile ilgilidir. İlgili gerilimle verilen fotoğraflar da asıl 'otorite'lerine bir mesaj ve davet niteliğindedir.

4- Gazeteye kayyum atanacağının önceden bilinmesi nasıl yorumlanmalı?
Bu ve benzeri bütün 'önceden bilme'ler, bir paralel devlet yapılanmasının en birinci göstergesidir aslında. Paralel Yapı'nın unsurları, bu 'önceden bilmeler' ile sözümona her türden 'tedbiri' aldıkları düşünüyorlar, ama reddettikleri 'illegal paralel yapılanma' iddiası için kamu vicdanına en büyük delili bu şekilde sunduklarını hâlâ göremiyorlar.

5- Paralel Yapı'ya yakınlığıyla bilinen yazarların bahar aylarında gelecek 'müjde'yle ilgili yazmaları ne anlama geliyor?
Güçlerini kaybettikleri, bir umuda sarılmaya muhtaç oldukları anlamına geliyor. Bu yapı, şimdi görülüyor ki, o geniş ve paralel örgütlenmesini, kendisini fark ettirmediği, mâlûm atasözünü hatırlarsak, dişini göstermediği dönemlerde gerçekleştirdi. Şimdi sözümona 'müjde'lerle bir 'güç gösterisi'ne girmesi ise çaptan düştüğünü, operasyonel gücünün dumura uğradığını gösterdiği gibi, bu yapılanmayı bertaraf etmeye yönelik kararlılığı zayıflatma umudunu da içeriyor.
Bu 'müjde'ler hâlâ ifşa olmamış birtakım unsurlar için bir 'harekete geçme' mesajı da olabilir mi, olabilir. Ama 'dine hizmet, iyi insan yetiştirme' diye yola çıkarak kazanılan bir meşruiyeti küresel güçlerle işbirliği halinde 'devlet içinde devlet olma' ve 'meşru otoriteyi devirmeye teşebbüs' görüntüsüyle mahvettikten sonra, bu yapı zaten her hâlükârda kaybetmiş demektir. Saygınlık 'yaparak' kazanılır, yıkarak değil. 'Yıkmak,' güç gösterisidir, o gösteriyi de güçsüzler yapar.

6- Paralel Yapı'nın Türkiye'ye
en büyük zararı ne oldu?

Bütün âlem-i İslâm'ın ve dünyanın her tarafındaki mazlumların ümidi olmuş bu ülkeye her açıdan kaybettirdiğini, dahası bir kuşağın en istidatlı gençlerini kendi amaçları doğrultusunda 'formatlayarak' bu ülkenin insan sermayesinde büyük kayba yol açtığını düşünüyorum.
Ama en büyük zararı bence bu değil. Bu yapı, en büyük zararı, iman hizmetine ve dinî tebliğe, özellikle de kendisini bu yola vakfetmiş bütün oluşum ve cemaatlere verdi. Yazık ki, bu tecrübeden sonra, bu yoldaki bütün iyiniyetli ve samimî çabalara dahi kuşkuyla yaklaşılacak...

7- Paralel Yapı'yla mücadelede bundan sonra hangi adımlar atılmalı?
Atılacak en önemli adım, bu mücadeleyi 'ayağa düşürmemek,' 'sulandırmamak'tır. Birtakım muhterislerin bu mücadeleyi kendileri için 'adam olma' fırsatı olarak gördüğü kanaatindeyim. Onların bu mücadeleyi problemli oldukları herkesi içine attıkları bir torbaya dönüştürmelerine izin vermemek gerekiyor. Doğru bir mücadele, doğru adamlarla, doğru adımlarla, hakkâniyet ve adaleti hiçbir zaman göz ardı etmeyen bir üslup ve usul ile yürümek zorunda. Aksi yönde her adım, eylem ve söylem, bu yapı için hayat öpücüğüdür...

NE ZAMAN NE OLDU?

7 Şubat 2012
: Savcı Sedrettin Sarıkaya'nın MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı 'KCK soruşturması' kapsamında ifadeye çağırdı.
17-25 Aralık 2013: Daha sonra '17-25 Aralık Darbe Girişimi' adıyla anılacak süreçte Gülen grubu özellikle yargı ve emniyet bürokrasisinde kadrolaşan elemanlarıyla içlerinde çok sayıda siyasetçi ve iş adamının bulunduğu bir grup isim için operasyon başlattı.
14 Şubat 2014: AK Parti milletvekilleri Ramazan Can ile Recep Özel tarafından önerilen HSYK teklifi TBMM'den geçti.
1 Mart 2014: Paralel yapının adam devşirmesinde ve sızdırılan sınav sorularının dağıtımı için etkin bir rolü olan dershanelerin kapatılmasıyla ilgili yasa tasarısı TBMM tarafından kabul edildi.
12 Mayıs 2015: Zekeriya Öz'ün de içinde bulunduğu 4 savcı ve 1 yargıç mesleklerinden ihraç etti.
29 Mayıs 2015: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) 4 aydır hakim ortak hisselerini kontrol ettiği Bank Asya'nın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilmesine karar verdi.
16 Eylül 2015: Boydak Holding CEO'su ve Melikşah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Memduh Boydak'ında içinde bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı.
26 Ekim 2015: Kanaltürk ve Bugün TV kanallarının; Bugün ve Millet gazetelerinin sahibi ve Paralel Yapının önemli finansörlerinden Koza İpek Holding'e kayyum atandı.
18 Kasım 2015: İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliği tarafından 'Paralel Devlet Yapılanması' iddiası ile yürütülen soruşturma kapsamında Kaynak Kültür Yayın Grubu, Zambak Okul Yayın Grubu, Sürat Sınavlara Hazırlık Yayın Grubu, NT Mağazaları, Sürat Kargo gibi şirketlerin bünyesinde bulunduğu Kaynak Holding'e kayyum atandı.
4 Mart 2016: Feza Gazetecilik A.Ş.'ye kayyum atandı. Zaman, Today's Zaman, Meydan gazeteleri, Aksiyon dergisi ve Cihan Haber Ajansı gibi kurumlar kayyum yönetimine geçti.
7 Mart 2016: Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak ve Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına finans sağladıkları soruşturması çerçevesinde tutuklandı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp