Top
Mert Vidinli

Mert Vidinli

cised@cised.org.tr

24/02/2017

Kaybolan paltolar yüzünden vestiyer istenmiyor!

Kalemine bayıldığım, köşesini kaçırmadan okuduğum Hıncal Uluç, nam-ı diğer Hıncal Abi'miz, benim serzenişte bulunduğum 'Vestiyere kabanını vermeden mekanların içine dalan insanlar' konusundaki fikrini köşesinde paylaşmış. Demiş ki; şimdilerde vestiyerleri minnacık yapıyorlar, verilen giysiler oraya yığılıyor, çıkarken o yığın altından ara ki bulasın. Hele ki tiyatro, konser gibi aynı anda boşalan bir salondaysan, yandın!
Senin paltonu bir dağın içinden bulup getirmeleri, sabahın ilk ışıklarını bulabilir.
Haklı, hem de çok haklı Hıncal Abi. Bunun üzerine bana da tonla e-posta, ve WhatsApp mesajı geldi. Herkes aynı konuya parmak basmış. Aralarından Sinem isimli bir takipçimin benimle paylaştığı mesaj şöyle: 'Yılbaşı gecesi Papermoon'daydık. Gecenin sonunda vestiyer patladı. Hepimiz vestiyere gidip telefonlarımızın ışıkları ile yerlerde paltolarımızı, kürklerimizi aradık. Hatta o gece bir arkadaşımın kürkü kayboldu. Kürk üç gün sonra bulundu. Ama o kargaşada birçoğu paltosundan vazgeçti. O gün bugündür hiçbir mekanda vestiyer kullanmak istemiyorum.'
Bir diğer okuyucum Tolga'dan gelen e-posta da şöyle: 'Vestiyer hizmetinin bence sabit bir ücreti olmamalı. Bu, bahşiş ile çalışması gereken bir hizmettir. Amerika'da ve Avrupa'da gittiğim birçok mekan, sadece tip isteyen ve karşılığında sevimli şekilde gülümseyen çalışanlarla dolu. Burada 15 lira uzatsan, 'Yalnız 20 lira alıyoruz' şeklinde terslenirsin. Sorumluluk tıpkı vale hizmetinde olduğu gibi maalesef ne olduğu belli olmayan insanlara emanet ediliyor. Canım gibi kıymetli arabamı teslim edip aldığımda aracımın sürtüldüğünü gördüğüm gibi...'

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp