Top
Mehmet Barlas

Mehmet Barlas

mbarlas@sabah.com.tr

08/09/2004

Çokeşlilik erkeklere göre zina değildir

Biz burada zina üzerinde çeşitlemeler yapıp duralım. Örneğin bizim Günaydın'ın pırıltılı yazarları Hakan Köksal ve Utku Gürtunca, zina ile cinayeti birleştirip, Türkçe sözlüklere "Zinayet" kelimesini bile hediye ettiler.
Örneğin Reha Muhtar'ın "Ateş Hattı"nda konuşan Zekeriya Beyaz, imam nikâhlı ikinci kadınla birlikte olmanın zina fiilini oluşturmadığını savunup, buna "Hukuki olmaktan çok sosyolojik bir olaydır" fetvasını bile verdi.
Bu arada konuyu "Batılılaşma"ya mı, yoksa "Globalleşme"ye mi oturtup tartışacağımıza karar vermeyi unuttuk.
ABD'nin "Demokratikleştirmek ve modernleştirmek" amacı ile işgal ettiği Irak'tan gelen haberleri okumuşsunuzdur.
Buna göre Saddam Hüseyin'in yerine Irak Devlet Başkanı yapılan Gazi El Yaver, hükümetin Kürt üyelerinden Bayındırlık Bakanı Nesrin Bervari'yle evlenmeyi tasarlıyormuş. Şu anda Musullu Araplar'dan iki eşi bulunan El Yaver, Dohuk nüfusuna kayıtlı Bervari'yi istemek için IKDP lideri ve aşiret başkanı Mesut Barzani ile görüşmüş.
Bu konuda Yeni Şafak'ta yer alan bilgilere göre Bervari'nin asıl adı Nesrin Mustafa Sadık Bervari. Bir mühendismiş. Barzani aşiretinden olan bu hanım, Bağdat ve Harvard üniversitelerini bitirmiş, inşaat ve gelişim teknolojileri uzmanıymış.
Acaba "Harvard Business School'da Öğretilmeyenler" kitabında, iki eşli bir erkeğin üçüncü eşi olunca nasıl davranılacağı hakkında bilgiler de var mıydı?
Bu konudaki bir başka haber de BBC'de, Swaziland'dan geliyordu.
Mozambik'le Güney Afrika arasına yerleşmiş, çoğunluğu Hıristiyan olan 1 milyon nüfuslu bu ülkenin 36 yaşındaki Kralı 3'üncü Mswati, 12'nci karısını seçmiş.
16 yaşındaki 12'nci kraliçe, daha önce 20 bin genç kızın üstsüz olarak katıldıkları dans festivalinde de, güzellik kraliçesi seçilmiş.
Kral 3'üncü Mswati için 12'nci eşi seçmek önemli bir adım değilmiş. Çünkü babası müteveffa Kral 2'nci Sobhuza, 61 yıllık hükümdarlığında 60 kadın almış.
Swaziland Kralı'nın sürekli evlenirken önündeki tek engel de IMF'ymiş.
Çünkü nüfusunun yüzde 40'ı HIV enfeksiyonu kapmış ve ortalama ölüm yaşı 35 olan bu AIDS'e yenik düşmüş yoksul ülkede, her yeni kraliçeye bir saray yaptırmak inşaat ve mobilya sektörünü geliştirse de, ekonomiyi kötü etkiliyormuş.
Aslında bu haberleri yadırgamamız doğru değil..
Gerçekten bu çok eşlilik, bizim kültürümüzün bir parçası. Zekeriya Beyaz'ın söylediği gibi konu hukuki değil, sosyolojik ve de antropolojik.
Topkapı Sarayı Haremi'nin girişindeki deftere, hadımağaları, o gece padişah hangi kadınla yatağa girdiyse bunu kayda düşmezler miydi? Bu kadınlardan biri hamile kalınca, deftere düşülen kayda bakılıp, bebeğin hem nesebi, hem de tahta olan halefiyet derecesi belirlenmez miydi?
Ne yapsın padişahlar?
DNA testini kimse bilmiyordu ki o zamanlarda.
Ancak Topkapı'nın denetimini delen erkekler ve kadınlar da çıkmış.
Romancı Cahit Ülkü'nün "Son Hazaryalı"sındaki (İnkilap Kitabevi) teze katılırsanız, Padişah 2'nci (Sarı) Selim'in, Kanuni'den değil bir Hazaryalı'dan (Hazarya Yahudisi) olduğunu kabullenirsiniz.
Düşünebiliyor musunuz Hürrem Sultan'ın zina yaptığını.
Ve eğer bu doğru ise, son Osmanlı padişahının Kanuni olduğunu ve arkasından Hazaryaoğulları'nın tahta geçtiğini düşünmez misiniz?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp