İstanbul deprem açısından tarihi bir seçimin eşiğinde. Yıllardır bu mesele tartışılıyor. Bitişik nizam binalarını, iki arabanın geçemeyeceği sokaklarını, eski yapı stokunu düşünmek bile insanı ürkütüyor. Vatandaş korkuyor, deprem uzmanları feryat ediyor, bilim adamları uyarıyor. En son İngiltere'nin köklü gazetelerinden The Economist bile sayfalarını İstanbul depremine ayırdı ve 31 Mart seçimlerinin en belirleyici unsurunun depreme hazırlık olduğunu yazdı:
"Alanında önde gelen sismologlar, 2030'dan önce bölgede 7 büyüklüğünde bir depremin meydana gelme olasılığını yüzde 60'ın üzerinde görüyor."
Ama derginin 53 bin insanın hayatını kaybettiği 5 Şubat depremini hatırlatan; "16 milyon insanın yaşadığı şehir benzer bir felakete hazırlanıyor" uyarısı bile İstanbul'u 5 yıldır yöneten Ekrem İmamoğlu'nun umurunda değil.


NİYET ÇÖZÜM ÜRETMEK DEĞİL, YILLAR BAHANE
Geçen 5 yılda verdiği 100 bin konutu dönüştüreceğim sözünü "hatırlamadığı" gibi şimdi akıl almaz ve alaycı bir tavırla şöyle diyebiliyor:
"İstanbul depreme hazır değil diyorlar sanki Ekrem'in elinde sihirli değnek var."
İstanbullu bu kaçamak ve pervasız cevaba ne der bilemem ama aynı İmamoğlu 2019 yılında bunun tam tersi "5 yılda çözerim" demişti. Oysa bugün "Niye çözemediniz?" diye sorulduğunda yine aynı pervasızlıkla cevap veriyor:
"Mümkün müdür 5 yılda çözülmesi. 25 yılda çözememişler..."
Gördüğünüz gibi niyet çözüm üretmek değil, yıl veya yıllar bahane... Niyet olsa en azından bir adım atılır, 100 bin değilse bile 50 bin konut yapılır ve binlerce insanın hayatı kurtulurdu. Bunu yapmak hiç de zor değil. Çünkü yapan var. Alın Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum'u ve yaptıklarını... Sadece TOKİ'nin yaptığı 1 milyon 200 bin konut örneği ortada. 5 Şubat depreminde o binaların hiçbirinde kimsenin burnu kanamadı.
Kurum şimdi aynı hizmeti İstanbullulara vermek istiyor ve acil çözüm için de iddialı bir söz veriyor: "Önümüzdeki 5 yıl içinde 650 bin konutu dönüştüreceğim."

BU ŞEHRİN KIYMETİNİ BİLMEYENLER
Yakın geçmişte yaptıkları da yapacaklarının teminatı. Tüm Türkiye, bu gerçeğe her sel, yangın ve depremde tanık oldu. O tanıklardan biri de yakın çalışma arkadaşı bir önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ydu. Şimdi sözü ona bırakalım:
"İstanbul bir karar verecek. Ya kentsel dönüşüm diyecek ya deprem diyecek ya Ekrem diyecek... Ben Murat Kurum'u Malatya'da, Elazığ'da depremde tanıdım. Ben Murat Kurum'u Giresun Dereli'de tanıdım. Kastamonu Bozkurt sel afetinde tanıdım. Ben Murat Kurum'u Sinop Ayancık, Bartın Ulus'ta, Kastamonu Çatalzeytin'de sel afetinde tanıdım. Ben Murat Kurum'u İzmir'de depremde tanıdım. Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınlarında Antalya Manavgat'ta, Muğla Milas'ta tanıdım. Ben Murat Kurum'u 6 Şubat depreminde, annelerini babalarını kaybetmiş insanların başlarını Murat Kurum'un omzuna dayadığında tanıdım.
Ben Murat Kurum'u Bodrum'da tatilde şezlongda uzanırken birbirimize yağ sürerken tanımadım. Ben Murat Kurum'u tatilde de tanımadım."
Soylu, İstanbullunun bir seçim yapacağını belirtiyor ve İstanbullulara şöyle sesleniyor:
"İstanbul bir karar verecek. Ya kendine hizmet edecek birisine karar verecek ya da gelecek hesabıyla İstanbul'un 5 yılını çarçur eden birisine karar verecek. Bu şehrin kıymetini bilmeyenlere Allah rızası için siz de kıymet vermeyin..."
İstanbullu sandığa giderken depremi unutmamalı ve vicdanının sesini dinlemeli...