Top
Mahmut Övür

Mahmut Övür

mahmut.ovur@sabah.com.tr

12/10/2019

Kılıçdaroğlu Brüksel’e gider mi?

Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde sadece PKK/YPG'ye karşı değil, ABD ve AB'nin başını çektiği kirli küresel sisteme karşı da mücadele ediyor. Bunu terör örgütü ilan ettikleri PKK'nın arkasına dizilmelerinden anlıyoruz. Adamlar hem 'terör örgütü' ilan ettiği PKK'yı silahlandırıp destek veriyor, hem de mücadele eden ülkenin elini kolunu bağlamak istiyor. Bundan daha ikiyüzlü bir siyaset olamaz. Bu ikiyüzlü siyaseti Başkan Trump çok daha açıkça ortaya koydu: 'PKK Türkiye'nin asli düşmanı. Başkan Obama, PKK'yı devreye sokunca, zor bir iş oldu. Çünkü PKK Türkiye'nin ölümcül düşmanı. Onları ortaklığa dahil ettiğinizde zor bir durum olur.' Başkan Erdoğan'ın isyanı tam da bu yaklaşımaydı: 'Şimdi buradan tüm NATO ülkesi olanlara sesleniyorum. Başta Amerika... Biz Türkiye'yiz. Biz bir NATO üyesi ülkeyiz. 5'inci maddeyi gayet iyi biliyorlar. Terör örgütleri NATO üyesi olan Türkiye'ye saldırırken siz sessiz kalamazsınız. Siz Türkiye'yi bir kaç tane zibidi terör örgütüne tercih etmeyeceksiniz öyle mi? Buna eyvallah edemeyiz.' ABD veya AB ülkeleri bildikleri halde bu gerçeği görmek istemiyor. DEAŞ tehlikesi veya Suriye Kürtlerinin talebi onların umurlarında değil. Bir tek neden var; Türkiye'nin haklı olması ve haklı Türkiye'nin bu müdahaleyle dünyada güç kazanması. Korktukları bu. Bu yüzden, ABD'de Cumhuriyetçilerden, Demokratlara hepsi birleşmiş Türkiye'ye saldırıyor. Oysa bu Kongre üyelerinin çoğu ABD'nin Suriye'de PKK bağlantılı PYD'yi silahlandırdığını iyi biliyor. AB ülkelerindeki siyasetçiler de bunun farkında. Ama bakıyorsunuz, faşistinden solcusuna hepsi Türkiye karşıtlığında birleşmiş. Türkiye de, iç siyasi tartışmaları bir yana bırakıp, terörün arkasında duran bu kirli ittifaka karşı birleşmeli ve onlara güçlü bir cevap verilmeli. Şimdiye kadar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'ama'lı ve soru işaretli de olsa, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, daha net desteğini açıkladı. Aslında HDP hariç bütün siyasi partilerden güçlü bir destek geldi. Şimdi bunun bir adım ileri taşınması gerekiyor. Tıpkı ABD ve AB'deki siyasiler gibi, Türkiye'deki siyasiler de bir araya gelmeli, kurulan bu küresel tuzağa karşı ortak bir deklarasyon yayınlamalı. Hatta başta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu olmak üzere, birçok siyasi aktör küresel güç merkezlerine gitmeli, Türkiye'nin haklı tezini anlatmalı. Türkiye, terörü devreden çıkartmak, silahları susturmak için yakın tarihimizde PKK'ya inanılmaz fırsatlar verdi. Ama PKK bu fırsatların hepsini elinin tersiyle itti ve sırtını gidip ABD'ye dayadı. Şiddeti ve terörü bırakmadı. ABD de 70 yıllık müttefiki Türkiye'yi içeriden çökertmek için darbe dahil her şeyi yaptığı gibi şimdi de dışarıdan terör örgütlerine destek vererek saldıranlarını sürdürüyor. Şu gerçek ortada duruyor; bugün ABD istese, güvenli bölgede Türkiye'ye direnen ve saldıran PKK/ YPG'yi durdurabilir. Eğer gerçekten ölümlerin olmasını istemiyorsa, parasını verdiği, eğittiği PKK'yı bir dakikada güvenli bölge dışına çıkartabilir. Ama ABD, Trump'a rağmen yapması gerekeni yapıp, teröre 'dur' demiyor, Türkiye'yi durdurmaya çalışıyor. Hem de tehditle, ekonomik ambargoyla... Pes doğrusu. Dünya böyle bir rezillik görmedi. Muhalefet partileri işte bu gerçeği dünyaya anlatmalı.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları