Top
Levent Tüzemen

Levent Tüzemen

levent.tuzemen@sabah.com.tr

22/01/2006

Anadolu'nun zaferi

Sabah Gazetesi 3 Kasım 2002 seçiminde AKP'nin tek başına iktidar olmasını "Anadolu ihtilali" olarak 9 sütuna manşet yapmıştı. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan bu müthiş zaferi, "Ben sessiz çoğunluğun sesi, kimsesizlerin kimiyim" sözleriyle anlatmıştı. AKP'nin elde ettiği zafer demokrasinin ve özgür iradenin zaferiydi. AKP'yi tek başına iktidara getiren yüzde 34'lük oyların içinde hiçbir baskı ve özgür iradeye hiçbir müdahale yoktu.
Sayın Erdoğan ilk açıklamasında tam 7 mesaj verdi. Bu mesajlardan birinde çok önemli bir vurguda bulundu: "Hak ve özgürlüklerin önünü açacağız."
19 Ocak'ta Federasyon Başkanlığı seçimi yapıldı. AKP'nin çıkardığı "Federasyon Başkanları üniversite mezunu olmalı" yasasıyla "Hak ve özgürlüğü" elinden alınan Haluk Ulusoy, Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden elde ettiği hak ve özgürlük sayesinde önce aday oldu, sonra da başkan seçildi. Ulusoy'un bu zaferi Sayın Erdoğan'ı tek başına iktidar yapan 'sessiz çoğunluğun' zaferiydi. AKP'ye kucak açan Anadolu o kucağını Ulusoy'a açtı. Hak ve özgürlüklerini koruma konusunda tüm baskılara direnenler Ulusoy'u başkanlık koltuğuna oturttu. Bu zafer bir ölçüde, "Sporun içinde siyaset olmamalı" mesajını veriyordu.
Devletin görevi kaos yaratmak değil kaosu çözmektir. Futbol Federasyonu'nun özerk yapısı içinde Ulusoy tıpkı Erdoğan gibi "Hak ve özgürlüklere" değer veren 109 kişinin oylarıyla seçilmiştir. 18 Ocak gecesi Shareton Oteli'ndeki sohbetler sırasında Anadolu kulüplerin temsilcileri şöyle demişti: "Biz asla hükümete karşı değiliz ama Ulusoy'u başkan istiyoruz.. Biz Anadolu'yuz. Anadolu kulüpleri lehine neler yaptığını biliyoruz."
Ulusoy'la Türk futbolunun Milli Takım ve kulüpler bazında katettiği mesafe ve elde ettiği başarılar, milletin hafızasındadır. Yönetme konusunda Ulusoy'un zaafları, bazı kulüplerle sürtüşmesi olmuştur. Ancak sevapları günahlarından fazladır. Ulusoy'un yeni listesi bile geçmişe sünger çektiğinin kanıtıdır.
Türkiye'nin Ulusoy döneminde yakalanan başarıların ardındaki en büyük paye hükümetlerindir. Gelecekte yakalanacak başarıların da mimarı yine işbaşındaki hükümetler olacaktır. Hükümetler bence lider konumundadır. AKP hükümetinin de Türkiye'nin bugün lideri sayın Erdoğan'dır. Liderin görevi mesaj vermek, toplumun görevi de liderinin mesajını algılamaktır. Lider de mesajının nasıl algılandığını izlemelidir. Bugün Ulusoy'u yok etme düşüncesi AKP'yi iktidar yapan "Hak ve özgürlüklerin önünü açacağız" düşüncesine terstir. Yaşanacak restleşmeler, inatlaşmalar demokrasideki en büyük güç olan "Sessiz çoğunluğun" daha büyük tepkilerine yol açar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp