Top
Levent Tüzemen

Levent Tüzemen

levent.tuzemen@sabah.com.tr

09/09/2006

Mutfağa giren yok

Türkiye'de kulüpler yabancı oyuncu transferi konusunda geleceğe dönük yatırım yapmasını beceremiyor.
Transferler popülist düşünce içinde günü kurtarmak ve göz boyamak amacıyla yapılıyor. Bir oyuncu hakkında bilgiler ya kulaktan dolma oluyor, ya kasetlerden izleniyor ya da futbolcu menajerlerine teslim olunuyor. Çoğu zaman büyük paralar sokağa atılıyor. İsmine kanıp alınan eskimiş yabancı yıldız oyuncular da hayal kırıklığı yaratıyor.
Türkiye'de bir kulübün aldığı bir yabancı oyuncuyu sattığında kâr ettiğini gördünüz mü? F.Bahçe'nin 10 milyon euroya yakın bir paraya sattığı Jay Jay Okocha ve Elvir Baliç hariç, alırken ödediği paranın, satarken çok üzerinde para kazanan bir kulüp ben hiç görmedim. Bu iki istisnaya G.Birliği'nin Real Madrid'e 5 milyon dolara sattığı Geremi'yi ekleyebiliriz. Anelka ise geldiği ücrete gitti ama F.Bahçe'den kazandığı yanına kâr kaldı. Örneğin G.Saray kulübü Emre ile Okan'ın İnter'e transferinden tek kuruş alamadı. İlie'yi ve Filipescu'yu sattığında da büyük paralar kazanmadı. Beşiktaş, Nihat Kahveci'yi satarken kasasına 5 milyon euro koydu.
Avrupa'da ise durum çok farklı.
Kulüpler yldız oyuncularını büyük paralara satarken gelecekte yine para kazandıracak oyuncuları alıyorlar. Örnek mi? İspanyol kulübü Real Betis büyük yıldızı Joaquin'i 25 milyon euroya Valencia'ya verirken Dortmund'dan 6 milyon euro karşılığında Alman Milli Takımı'nda da oynayan David Odonkor'u transfer etti.
Sırplar, uzun süredir Avrupa futbolunu forse edecek oyuncu çıkartamıyordu. Son dönemde bu çark işlemeye başladı. Kızılyıldız 2.02 metrelik santrforu Zigiç'i 11.5 milyon euroya Santander'e sattı, yerine 300 bin dolara Beşiktaşlı Ailton'u aldı.
Oysa Beşiktaş, Ailton'un bonservisi için Schalke'ye 3.2 milyon euro öderken kendisine yıllık 2.1 milyon dolar vermişti. Ailton adeta hibe edildi. Kızılyıldız kaptanı Nenad Kovaçeviç'i Fransız Lens takımına satarken Hırvat Milli Takımı'nın yıldızı Niko Krançar da İngiliz Portsmouth'a transfer oldu. G.Saray'ın kaçırdığı büyük balık Ribery olurken, "Sattığımızda kâr ederiz" düşüncesiyle Pinto, Bratu, Petre gibi isimler kaybolup gitti. Carrusca ile Bobo da gelecek için zaman kaybı oyuncular. Bugün Türkiye'deki en değerli futbolcu Stephen Appiah. F.Bahçe'nin 8 milyon euro karşlığında aldığı Appiah'ın bugün Avrupa'daki değeri 15 milyon euroya yaklaşıyor.
Türkiye'de kulüpler "Gelecek vaat eden" inancıyla aldığı yabancı oyunculara harcadığı paraların yerine alt yapılarına daha çok bütçe ayırmayı düşünse ve denese büyük yıldızlar kazanır. Tabii yabancıya tanıdığın toleransı kendi çocuğuna da tanırsan! Ne yazık ki; bizim yöneticilerimiz ve kulüplerimiz "Bir kulüp nasıl para kazanır" felsefesini bilmiyor ve bu işlere yatırım yapmıyor, kafa da yormuyor. Çünkü araştırmıyor. Bir tarama ekibi bile kurmuyor. Oysa, Chelsea'nın ünlü hocası Mourinho 1974 Dünya Kupası'nı kazanan Alman Milli Takımı'nın şöhretli ismi Rainer Bonhof'u 'yetenek avcısı' olarak ekibine kattı.
Bizde ise yöneticiler hep hazır masanın önlerine gelmesini bekliyor. Kimse "Bu yemek nasıl yapılıyor" diye mutfağa girmeyi akıl edemiyor. Sonra büyük paralara gelen ve omuzlara alınan yabancılar ceplerini doldururken kulüplerin kasasını boşaltıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp