Top
Levent Tüzemen

Levent Tüzemen

levent.tuzemen@sabah.com.tr

07/02/2006

İpin ucu 1998'de kaçtı

Önsöz
Galatasaray Kulübü'nün ekonomik çöküşüyle ilgili bu dizideki analizler, Genel Kurul hakkındaki bilgiler için Sayın Kemal Onar'ın yazdığı "G.Saray'da Genel Kurullar, Başkanlar ve Yönetim Kurullar" ile Sayın Suat Sucuka'nın hazırladığı "Rakamlarla Galatasaray" kitaplarından yararlandım. Bana bu izni veren Sayın Onar ve Sayın Sucuka'ya saygılarımı sunuyorum. Bu analizler, Galatasaray Kulübü Genel Kurulu'na sunulan rakamlar ne kadar gerçek ve yanılgısız ise, gerçeğe de o kadar yakın olacaktır. Güncel borç kavramı, ileriye dönük taaahhütler ve sözleşmeli alacakların, analizin yapıldığı tarihte hesaplamaya alınmamasıdır. Bu bakışla analiz yapıldığında ortaya çıkacak sonuç, o tarihe kadarki faaliyetlerden dolayı oluşan borçları ve alacakları ortaya çıkaracaktır. Örneğin, herhangi bir yılın 31 Aralık tarihli analizinde sezon öncesi satılan kombine biletlerin yarı bedelinin borç olarak yansıtılması gerekir. Çünkü o bedelin karşılığı hizmet henüz verilmemiştir; gelecek yılda verilecektir. Naklen yayın gelirlerinden alınacak sonraki yıllara ait haklar, alacaklardan çıkartılmalıdır. İleriki yıllarda ödenecek transfer taksitleri ve sözleşme bedelleri borçlara ilave edilmemelidir. Bu analizlerdeki mantık, o tarihe kadar alınmış mal ve hizmetlerden doğan borçlar ile satılan mal ve hizmetlerden doğan alacakların birbirinden çıkartılması sonucu ortaya çıkan mevcutlar, alacaklar ya da borçlardır.

Galatasaray Kulübü'nün ekonomik çöküş hikayesinde sizlere aktaracaklarımla kulüpte uzun bir dönemden beri yaşanan acı günlere ışık tutmaya çalışacağım. Galatasaray, sadece iki başkan (Sayın Selahattin Beyazıt ve Sayın Alp Yalman) döneminde borçsuz ve kasasında nakit para ile devir teslim yaşamıştır. Sayın Alp Yalman, 1973 ile 1988 arasında yaşanan seçimler sonunda iki kez Sayın Prof. Mustafa Pekin, üç kez Prof. Ali Uras, iki kez Sayın Ali Tanrıyar, bir kez de Sayın Selahattin Beyazıt başkanlığındaki yönetim kurullarında görev almıştır. 17 Mart 1990 seçiminde de Galatasaray'a başkan olmuştur. Sayın Yalman'ın başkanlığının ikinci yarısına bakınca, 1993, 1994, 1995 yıllarının bilanço kapanışları (1995'in görüntüde eksi, aslında artı olduğu grafikte anlatılıyor) hep aktif bakiye ile olmuştur. 1995'te Galatasaray'ın aktif toplamı 455 milyar TL'den, 1 trilyon 759 milyar TL'ye yükselmiş, toplam gelirler 1 trilyon 36 milyar TL, toplam giderler ise 819 milyar TL olarak gerçekleşmiş, gelirlerin en büyük payı 806 milyar TL ile futbol şubesinin faaliyetlerinden gelmiştir. Sayın Faruk Süren, 16 Mart 1996'da başkan seçilmeden önce 1984 ile 1994 yılları arasında iki kez Sayın Ali Tanrıyar, birer kez de Sayın Prof. Ali Uras ve Sayın Alp Yalman yönetimlerinde görev yapmıştı. Süren döneminin bilançoları yıl sonu kapanışları itibarıyla sürekli eksi verirken, 2000 için şu notu da düşelim: Son 8 ayda başkan Sayın Mehmet Cansun idi. Cansun, Süren'in bütçesinden yola devam etti. Galatasaray Sportif AŞ'nin yüzde 16'lık hisselerini 20 milyon 500 bin dolar karşılığında halka açtı. Bu yüzden Cansun yönetimi devir teslimi 56 milyon dolar borç ile yapmış olsa da halka arzdan 20 milyon 500 bin dolar geldiği unutulmamalıdır. Sayın Süren ve Sayın Cansun dönemlerinde Sportif AŞ'nin toplam % 37.05'lik hissesi gelirleriyle birlikte satılmıştır.

YÜK ARTIK KULÜBÜN

Bilançolar Galatasaray'ın borç batağına saplanışında miladı Sayın Süren'in başkanlığı olarak gösterse de, kritik dönüm noktası 8 Ağustos 1998'deki Olağanüstü Ek Bütçe Genel Kurulu'nda yaşanmıştır. Sayın Süren başkanlıktaki ikinci döneminde borçlanma yetkisini dolar olarak istemiş, ayrıca borçlanma sonucu oluşacak faiz ve kur farkı yükünün kulüp tarafından ödenmesi için Genel Kurul kararı aldırmıştır. Bu karara kadar Galatasaray'daki ekonomik sorunlar yönetim kurulu üyelerinin kişisel çabaları ile çözülürdü. Kasa sıkışıklığı yaşanırsa, nakit akışında gecikmeler olursa o günkü yöneticiler kendi adlarına kredi alır, kulübe faizsiz olarak kullandırırlardı. Yöneticilerden temin edilen bu krediler dolar bazında olsa bile, kulüp kasasına o günkü kurdan TL olarak girerdi. Alınan kredilerden doğacak faiz ve kur farklarını yöneticiler üstlenirdi. Galatasaray Kulübü hiçbir zaman faiz ve kur farkı ödemesi yapmaz, bu kredileri sağlayan yönetim kurulu üyelerinin krediyi verdikleri günkü alacaklarına yazılan TL miktarı kasa sıkışıklığı aşıldığında yöneticilere ödenirdi.

FAİZİN FAİZİ ÖDENİNCE
Bu kararla o günden sonra gelen yönetimler kredileri dolar bazında almaya faiz ve kur farklarını da kulübe yüklemeye başladı. Bu da ekonomik çöküşün başlangıcı oldu. Artık ok yaydan çıkmıştı. Yönetimler alınan dolar kredilerini vadesi geldiğinde daha yüksek faiz ile yeni dolar kredileri alarak kapatmaya başladılar. (20 milyon USD olarak alınan kredi günü geldiğinde 25 milyon USD alınarak faizi ile kapatılıyor, 25 milyon USD kredinin günü geldiğinde de 30 milyon USD kredi alınıp faizi ile birlikte kapatılıyordu.) Kredilere faizinin faizi ödenerek gelinen bugün, Galatasaray Spor Kulübü'nün 180 milyon USD'ye yaklaşan borcunun 108 milyon USD'lik kısmının son sekiz senede alınan kredilerin finans gideri (yani faiz) olduğunu görmekteyiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp