Top
Kerem Alkin

Kerem Alkin

kalkin@bloomberght.com

10/04/2024

Küresel talebin direnci ve Türkiye’nin büyümesi

Pazartesi günkü yazımızda uluslararası ekonomi kuruluşlarının son dönemdeki çalışmalarına yansıyan son 50 yıllık analizlerin küresel enflasyondaki dalgalanmada artık 'arz şokları'dan çok 'talep şokları'nın etkisinin daha güçlü olduğuna işaret ettiğini belirtmiştik. 2020'den bu yana, 'Kovid-19' ve Rusya-Ukrayna'ya, iki 'siyah kuğu'ya inat, küresel talep dalgalanma göstermekle birlikte, beklenenden daha dirençli çıkmış gözüküyor. Gelişmiş ekonomilerde talebin dirençli çıkmasının nedeni küresel pandemi döneminde birikmiş harcanmamış gelirin sağladığı ivme olarak tanımlanabilir. Gelişmiş ekonomilerde kısmen, gelişmekte olan ekonomilerde daha ağırlıklı olarak talebi tetikleyen bir diğer etken ise fiyat beklentilerindeki yukarı yönde baskının sebep olduğu, talebin erkene çekilmesinden kaynaklanan katlayıcı etki.
Bu tablonun Türkiye'nin ihracat pazarlarında sebep olduğu hareketlilik, ihracatçımızın geleceğe dönük ihracat sipariş beklentilerine de olumlu yönde yansımakta ve bilhassa imalat sanayinde üretim hacminin korunmasını sağlamakta. 2023 yılının mayıs ayından 2024'ün şubat ayına sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre pozitif performans göstermeyi sürdürüyor. Aydan aya değişime baktığımızda ise, aralık ayından şubat ayına, sırasıyla yüzde 2.9, yüzde 0.3 ve yüzde 3.2 düzeyinde bir performans gözleniyor. İmalat sanayinde, dayanıklı tüketim malı, makine ve teçhizat anlamında sermaye malı ve yüksek teknolojili ürünler bazında güçlü üretim verileri umut verici ve reel sektörün küresel ve bölgesel pazarlarda durmaksızın ihracat fırsatlarını yakalamaya devam ettiğini teyit ediyor.
Nitekim, TÜİK reel kesim güven endeksi altında gelecek 3 aya yönelik ihracat sipariş beklentisinin mart ayında önemli bir artış kaydettiği de gözleniyor. TÜİK'in verisini teyit eder şekilde, İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi de, geçtiğimiz mart ayında 51.6 puana yükselmiş durumda. Bunun anlamı, Türk imalat sektörünün dış talep koşullarının üst üste üçüncü aydır iyileşme gösterdiği. Küresel ekonomide talepteki direnme eğiliminin genele yayılması, Türkiye'nin geleneksel ihracat pazarlarından ve son dönemde öne çıkan ABD ve Asya pazarlarından yeni sipariş gelmesi olasılığını güçlendiriyor. Avrupa'nın önde gelen ekonomileri de toparlanma trendini yakalar ise, Türkiye'nin ihracat performansının sürdürülebilirliği hem dış ticaretimize, hem üretimimize, hem de Türkiye'nin büyüme performansına olumlu yönde yansıyacak.
Bu durum, bir ölçüde Türkiye'nin dış ticaret dengesine de olumlu yönde yansımakta. Mart ayında Türkiye'nin dış ticaret aktivitesinde düşüş izlendi. Ticaret Bakanlığı'nın verileri, ihracat 22.6 milyar dolar düzeyinde tutunurken, ithalatın da yüzde 5,7 düşüşle 30.1 milyar dolar düzeyinde şekillendiğini gösteriyor. Bunun anlamı, dış ticaret açığının da yüzde 10,3 gerilemeyle 7.52 milyar dolar düzeyine inmiş olması. Geçtiğimiz yılın mart ayında yüzde 73.8 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı ise, bu yılın mart ayında yüzde 75'e yükselmiş durumda. Küresel ve bölgesel jeopolitik nedenlerle dalgalanan enerji fiyatlarını içinde barındıran enerji ithalatı hariç tutulduğunda ise, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 85,3. Enerjinin yanı sıra altın ithalatı da hariç tutulduğunda ise, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 91.2'ye ulaşıyor.
Bu nedenle, Türkiye'nin enerji ve altında dışa bağımlılıktan kurtulması dış ticaret açığının kapanmasında kritik bir nokta. Yıllıklandırılmış bazda ihracat 257.7 milyar dolar ile tutunmaya devam ederken, dış ticaret açığı ise yüzde 21,9'luk gerileme ile 92 milyar dolar olarak gerçekleşti. Küresel talepteki direnç sürer ve 2024'de Türkiye 267 milyar dolar veya üzerinde bir ihracat yakalar ise, 2024 yılı büyüme verimiz yine hem dış ekonomik çevreleri, hem de içerideki kimi aktörleri şaşırtabilir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp