Top
24/02/2024

Sinir bozucu ve bir o kadar etkileyici

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin, yaklaşık bir milyon Yahudi'yi gaz odalarında yakıp, ortadan kaldırdığı toplama kampı Auschwitz, savaşın sembolü haline gelmişti. 1940'tan 1945'e kadar yaşanan büyük insanlık dramı pek çok sinema filmine de konu oldu. Schindlerin Listesi ve Piyanist ilk akla gelen ödüllü filmler. Yıllarca mağdurun bakış açısıyla yansıtılan ve özellikle Yahudi lobisinin de desteklediği filmleri izlerken hep diğer tarafta neler yaşandı diye merak etmişimdir. Mesela, tarih boyunca unutulmayacak bu insanlık ayıbını inşa edenler ne hissettiler, ne düşündüler? Nasıl insanlardı? Onların da çoluğu çocuğu hayalleri yok muydu? İnsanları kadın, kız, yaşlı, hasta demeden toplama kampında katlettikten sonra gündelik hayatlarına hangi ruh haliyle devam edebildiler? Hiç suçluluk duygusu yaşamadılar mı? Vizyonda işte bu sorulara cevap niteliğinde bir film var: İlgi Alanı...



Martin Amis'in aynı adlı romanından uyarlanan Jonathan Glazer'in yönettiği film prömiyerini yaptığı 76. Cannes Film Festivali'nde büyük ödülü kazanmıştı. Geçtiğimiz hafta BAFTA'da En İyi Film ödülünü kazanan İlgi Alanı, 'En İyi Yabancı Film' kategorisinde İngiltere'nin Oscar adayı. Filmin övgü almasındaki en büyük etken, kötülüğün ve zulmün sıradanlığını hiç savaş ve katliam sahnesi göstermeden, bir ailenin gündelik yaşantısı üzerinden vermesi. Auschwitz'in komutanı Rudolf Höss (Christian Friedel) ve eşi Hedwig' (Sandra Hüller), kampın bitişiğindeki havuzlu ve geniş bahçeli bir evde, çocukları ve hizmetkârlarıyla rüya gibi bir hayat kurmuştur. Ölüm kampının duvarlarına bakan muhteşem evleri, tam da tren raylarıyla gaz odaları arasındadır. İnsanlar hemen yanı başlarında ölüm çığlıkları atarken onların keyifleri yerindedir. Tüm bu sıradışılık ve tertemiz beyaz çarşaflarının ölüm külleriyle tezatı çarpıcı bir şekilde yansıtılıyor filmde. Arka plandan gelen silah sesleri, bebek ağlama sesleri, siren sesine benzeyen müzikler arasında ailenin kendi hayatlarını nasıl daha güzel hale getireceklerine dair planlar kurmaları izleyici hem geriyor hem de rahatsız ediyor.

BAFTA'DAN GAZZE'YE BAKINCA
Öte yandan Auschwitz'de o zulümleri reva gören Alman komutanların rahat yaşamlarına odaklanan film belki sarsıcı bir seyirlik sunuyor ama filmi Fransa'da İngiltere'de ödül aldı diye övenler bugün Gazze'de yaşanan katliamı görmezden gelmeye, yaşanan vahşete sessiz kalmaya ne yazık ki devam ediyorlar.



7 Ekim'den bu yana 30 bine yakın insanın katledildiği Gazze için, BAFTA Törenine katılanlar da dahil hemen herkes soykırımı durdurdun çağrısı yaparken, bu tür filmlerle yaşanan acıların üstünü örtmeye, savaş suçu işleyen Yahudileri masum göstermeye hiç gerek yok. Neticede Auschwitz'teki toplama kamplarında soykırım yapanlar nasıl tarih sahnesinden silindilerse bugün Gazze'de bu katliama sebep olanlar da yıllar sonra hatırlanmayacak. Sinemanın gücünden faydalanarak o günleri aklamaya çalışan aynı gözleri, Gazze'de yaşanan bu insanlık dramına dikkat çeken filmler yapmaya davet ediyorum.

TARİHE GEÇEN ROMANTİK KOMEDİ
Haftanın romantik komedi filmi Senden Başka birbirlerinden nefret etmelerine rağmen çıkarları için sevgiliymiş gibi davranan bir çiftin hikâyesini konu ediniyor. Mükemmel başlayan bir ilk buluşmadan sonra birbirlerinden buz gibi soğuyan Bea ve Ben'in kendilerini beklenmedik bir şekilde Avustralya'da bir düğünde bulmalarını konu alan roman- tik komedide Sydney Sweeney ve Glen Powell başrolleri paylaşıyor. Will Gluck'un yönettiği filmde iki başrolün birbirleriyle olan uyumu dikkat çekiyor.



Shakespeare'in en tanınmış metinlerinden biri olan Kuru Gürültü'den uyarlanan film, daha vizyona girmeden önce kısa sürede kulaktan kulağa yayılarak sosyal medyada viral hale gelmişti. Dört günlük ABD hasılatının yanı sıra geçen hafta sonu uluslararası platformda 7,8 milyon dolar hasılat elde eden film, kısa sürede dünya çapında 189 milyon dolar hasılata ulaşmış durumda. Filmin bu başarısı, Shakespare uyarlamaları konusunda da kırılması zor bir rekora imza attı. Senden Başka, sinema tarihi boyunca en yüksek hasılat yapan Live-Action Shakespare uyarlaması oldu. Romeo Juliet, Onikinci Gece ve Hırçın Kız gibi uyarlamaları geride bırakan film, türün meraklılarını iyice heveslendirdi. Güzel oyuncu Sweeney'in dediği gibi, eğer romantik komedileri seviyor ve sinemadan çıktığınızda güzel vakit geçirmeyi özlediyseniz bu film tam size göre...

KRAL ŞAKİR İYİ BAŞLADI
Sevilen çizgi karakter Kral Şakir, son filmi Kral Şakir: Devler Uyandı ile sinemaveserlerin karşısına çıktı. Şakir ve ailesinin ünlü bir teknoloji firmasının sahibine karşı mücadelesini konu edinen film ilk hafta sonunda 172 bin 702 seyirci tarafından izlenerek vizyona iddialı bir başlangıç yaptı. Yapımcı Varol Yaşaroğlu bu ilgiden duyduğu memnuniyeti şöyle dile getirdi: "Uzun süredir üzerinde çalıştığımız bu film, hem çocukları hem de yetişkinleri sinema salonlarına çekmek ve onlara unutulmaz bir deneyim sunmak için tasarlanmıştı.



Bu başarı, bizim için güçlü bir motivasyon kaynağı oldu. Teknolojinin hayatımızdaki olumsuz etkileri işlediğimiz filme en çok aileler ilgi gösterdi. Bir kere daha şunu gördük ki, teknoloji bağımlılığından çocuklarını korumak isteyen ebeveynleri sinema ve sanat, salonlarda birleştirdi." Kral Şakir: "Devler Uyandı, günümüzde en çok tartışılan konu yapay zeka devrimini konu alıyor ve teknolojiyi doğru şekilde kullanmanın önemine değiniyor. Nemrut Dağı'nın kültürel zenginliklerini çocukların gözünden beyaz perdeye aktaran filme seyircilerin ilgisi de artarak devam edeceğe benziyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp