Top
Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

hasmet.babaoglu@sabah.com.tr

17/05/2012

Sade yaşam dedikleri, nedir?

Genç arkadaşım kafasında neler kurmuştu, tam kestiremiyorum.
Ama "Pek küçük bir evde yaşıyormuşsun" derken hafifçe bir şaşkınlık yaşadığını fark ettim. "Sade yaşam, dedikleri bu mu?"
Güldüm.
Yok, dedim, arzularını kışkırtan bunca nesne sana göz kırparken insanın "sade bir yaşam" sürdürmesi o kadar kolay mı?
O gözlerini kısmış bana bakarken sözümü sürdürdüm.
Zaten tabletim, dizüstü bilgisayarım ve kitaplarımla televizyonun karşısındaki koltuktan bir yere kımıldamıyorum. Bana sorarsan, evim çok büyük. Çünkü bir arabaya ve istediğim yere gitmemi mümkün kılan bir işe sahibim. Yollar, sokaklar, hepsi evim benim. Bu bağlamda çok şanslı, zengin ve sadelikten epey uzak yaşıyorum.
Hepsi bir yana, kalbinde istediğin gibi bir "ev", güvende hissettiğin bir "yurt" var mı, diye sorsana? Altından kalkmakta zorlandığımız asıl mesele o değil mi?
"Bir dakika be abi!" diyerek durdurdu arkadaşım; "kafamı karıştırma, ne olur!"

***

Farkındasınızdır, sık sık aynı konuya takılıyor ve yazı konusu ediyorum.
Ne mi o konu?
İster "en zengin hayatta bile eksik kalan yanımız" deyin ona...
İster "büyük yaşamak"tan söz edenlerde hep "küçük" kalan şey deyin...
Şu gündelik hayat gailesi ve peşin yargıların kafa konforu içinde...
Hem gizlice ve şiddetle özlemini çektiğimiz hem de yanına varmaya cesaret edemediğimiz o duygu!
Nicelikle ilgisi olmayan, sayılara ve eşyalara endekslenemeyen bir feraset ve ferahlık hali yani...
Merdivenin ilk basamağında bile olsan, doğru yerden tırmanmaya başladığını bilmenin iç huzuru...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp