F.Bahçe için geçen yılki genel görüş, bu takımın Türkiye için çok fazla olduğu yönündeydi. Genel endişe de Daum'un elindeki oyunculara iyi futbol oynatmadığı doğrultusundaydı.
Şu ana kadar değişen bir şey yok. Sadece Daum'un kafasında değişecek bir oyun düzeni var. Alman hoca üç orta sahanın önüne Alex ve iki tempolu forvet koymayı planlıyor. Daha dirençli, daha çok pas yapan ve rakibe hükmeden bir anlayış peşinde. Kulağa hoş gelen bu düşüncelerin gerçekleşmesini ummaktan başka seçeneğimiz yok.
Daum'un Emre ısrarının temelinde de bu yatıyor. Emre ile hem sol kulvara hakim olmayı, hem de orta sahadaki pas yüzdesini artırmayı istiyor. Yönetim genç oyuncular transfer ediyor ama Daum bunun yerine 'olmuşlarla' gitmeyi yeğliyor. Elindekini yetiştirme gibi bir kaygısı veya çabası yok.
Son transferlere baktığınızda; Alex, Anelka veya yeni alınacak 'yıldız' hep maliyeti yüksek futbolcular. Gilberto Silva için Sadettin Saran 1,5 milyon dolardan başlayan, 6 milyon dolara kadar uzanan pazarlıklar zincirini başlatmıştı. Silva'yı ilk olarak Özcan Kızıltan izleyip, tavsiye etmişti. Adı duyulmamıştı, yönetim istemedi. Sonra Dünya Kupası'nda milli formayı giyince başkan istedi ama bu kez fiyatı ve Arsenal transfere izin vermedi.

Dereağzı mesire yeri!
F.Bahçe, 7 milyon euroluk Emre veya 5,5 milyon poundluk Anelka'yı almak yerine, 'bu futbolcuları kaynağında bulup, bu fiyatlara satan kulüp olmalıydı' diye düşünüyorum. Ama 'hazırcı' bir teknik adam ve 'forma satmak' isteyen bir yönetim anlayışı ile böyle yatırımları yapacak görüş yeteneğine sahip olması imkansız.
F.Bahçe'nin nerelerden, nereye geldiği ortada. Bunu yapan başkanı ve yöneticileri elbette alkışlamalı. Ama bu devrimin içinde maalesef bazı 'egolar' okşanıyor ve insanlar "En iyi ben bilirim" demeye başlıyorlar. Bu aşamadan sonra yönetim tarzı prensipler değil, kişisel kaprisler etrafında dönmeye başlıyor.
Başkan Yıldırım'ın son aylarda gözden çıkardığı Cemil Turan, bunca yatırıma ve ihtimama rağmen altyapıdan A takıma oyuncu veremediklerinden yakınıyor. Başkanın o çok övündüğü Dereağzı Tesisleri sadece yeşilliği ile güzellik saçıyor. Oradan yetişen oyuncular (Fahri Tatan, Semih Şentürk, Can Arat) gittikleri takımın yıldızı oluyor ama F.Bahçe'nin düşüncesi içine giremiyor.
Sonuçta Daum'un yıldız merakına karşı, tecrübeli yöneticilerin Türk oyuncuları geliştirme ve kazandırma ısrarı çok doğru. 2007 hedefi içinde, Fenerbahçe'yi yükseğe taşıyacak olanlar; 'para kazanmaya' gelenler değil, o formaya ve seyirciye kendilerini 'sorumlu' hissedenler olacaktır.