Top
Funda Karayel

Funda Karayel

funda.karayel@sabah.com.tr

20/02/2021

Haz ve beden çalışması adı altında yapılan tacize dur!

Son yıllarda edebiyat ve sanat dünyasında pek çok taciz vakasına tanık oluyoruz. Sektörün utanç tablosu, kadınlarımızın birbirinden aldıkları güç ve cesaretle seslerini çıkarmak istemesiyle ortaya çıkıyor. İfşa üzerine ifşa yaşanıyor; bir kısmının üzeri hızla örtülürken, bir kısmının da kısa bir süre konuşup unutulduğunu görüyoruz... Ta ki yeni bir vaka gelene kadar. Örneğin, bu hafta yaşanan taciz ifşaları, tiyatro dünyasındaki haz ve beden çalışması adı altında yapılan ahlaksızlıkları gündeme getirdi, en önemlisi de tiyatro eğitimlerindeki tehlikeyi. Bu durum denetlenmezse tiyatronun eğitimleri, itibarı, geleceği tehlikeye girebilir çünkü kimse herhangi bir çalışmaya güvenle katılamaz. Ya da aman geri kafalı demesinler diye tacizin farkında olmadan susmaya devam eder. NEDEN SESSİZ KALINIYOR? Tiyatro Medresesi'nin kurucusu ve Seyyar Sahne'nin yönetmeni Celal Mordeniz'in taciz ve cinsel saldırısına maruz kaldığını ifşa eden kadınlar, cesaretlerini toplayarak Mordeniz'in çalışma adı altında onayları olmadan bedenlerine dokunduğunu itiraf etti. Taciz nasıl olur da 'Sanatta her şey mübahtır' bakış açısıyla eğitim faaliyetlerinin bir parçası haline getirilebilir ki? Bu durumu fark etmeden yaşayan yüzlerce kadın olduğunu düşünmek korkunç. Bir eğitimci nasıl olur da konumunu sapıklık amaçlı kullanabilir? Ve neden tiyatro dünyası bu tacize sessiz kalıyor? İfşa metninde şöyle yazıyor: 'Karşımdaki insan, Tiyatro Medresesi'nin kurucusu, iyi işler çıkarmış, etrafımdaki insanlar tarafından takdir edilen biriydi. Dolayısıyla aklımdaki iyi izlenimini yıkmak ve yaşadığım şeylerin taciz ve cinsel saldırı olduğunu kabul etmek kolay olmadı. Süreç içinde kendimi yaşadıklarımın 'çok normal' bir şey olduğuna ve bunların 'sanatsal' bir çalışma olduğuna ikna etmeye çalıştım. Bu çalışmalar esnasında kötü hissetmemi, bedenimin yeterince açık olmadığına ve tabulara bağladım. Ama bugün bütün gerçekliğiyle Mordeniz'in beni taciz ettiğinin bilincindeyim; bunu kabul ediyorum. Artık biliyorum ki, zayıf olan ben değilim. Zayıf olan, ilkel arzularını dahi kontrol edemeyen ve eğitmen pozisyonunu kullanarak bana bu hisleri yaşatan Mordeniz'dir.' TAVIR ALINMALI İfşada eğitimde yapılan 'çalışmanın' oyuncunun 'cinsel enerjisini keşfettirmek' ve daha 'etkileyici' bir performans ortaya çıkarmak için yaptırıldığı görülüyor. En utanmaz olanı ise öğrencilerin mahrem bölgelerine dokunarak yaptığı çalışma ile oyuncuların tabularını yıkmayı hedeflemesi. Bir eğitmenin görevi atölyesine gelen katılımcıların tabularını yıkmak mıdır, bunu nasıl kendine hak görebilir ve nasıl kolaylıkla karşısındaki katılımcının kendi tabularını yıkmak istediği varsayımıyla hareket edebilir ve rahatlıkla tacizde bulunabilir? Sanatsal özgürleşme adı altında çeşitli öğretiler kötüye kullanılamaz. Üzücü olan şu ki, olay anlatısında belirtildiği üzere fail ile yapılan bütün birebir çalışmalar kapalı kapılar ardında ve tanıksız bir şekilde gerçekleşiyor. Sanat eğitiminde cinsel şiddete karşı tavır alınmalı, bu eğitimler denetlenmeli, aksi takdirde kimse bu eğitimlere güvenip bir daha asla gidemez. Bu arada Mordeniz suçlamalara karşı herhangi bir açıklama yapmadan cinsel tacizi bir 'metot eğitim' olarak sunmaya devam ediyor. Dilerim başka ifşalar da çıkacak mı diye uykuları kaçar, cezasını alır ve bu kepazelik metotları en kısa zamanda son bulur.

***

Bu kitabın geliri hayvanlara gidiyor Şu dünyada derdini anlatamayan, birçok zulme sessizce tanıklık eden hayvan dostlarımız için ne yapabiliriz diye hiç düşündünüz mü? Yazar Didem Gürçay düşünmüş ve harika bir iyilik hareketi başlatmış. Yazar, çok sevdiği hayvanlar için kaleme aldığı fantastik romanı Tılsımlı Köpek Momo'yla bir hayalini gerçekleştirmiş. Öyle güzel bir hayal ki bu, kitabın gelirinin büyük bir bölümü Yedikule Hayvan Barınağı'na bağışlanıyor. Kendini hayvanlara adayan başarılı yazar Didem Gürçay'ın 'Bütün çocuklar ve hayvanlar melektir' mottosuyla çıkardığı kitabı gençlere ve çocuklara hitap ediyor. Hayvan sevgisi çocuk yaşlarda aşılanmalı, o yüzden bu kitabı hem okuyun, hem de okutun.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp