Top
10/08/2013

Dış politika ve devlet dışı aktörler

İnsan ömrünün muhtemelen en sevimsiz zamanları ergenlik dönemidir. Bu dönemde insan vücudunun yaşadığı hızlı biyolojik, hormonal ve fizyolojik gelişim bazı uyumsuzluklara sebebiyet verir. Kas-iskelet sisteminin orantısızlığı, bazen utanç verici sonuçları olan sakarlıkların nedeni olur. Çocukluk ile yetişkinlik arasındaki araf hali, toplumsal uyumsuzluğun kaynağı olur. Ezcümle, altyapının üstyapıdan süratli gelişmesi bazı uyum sorunlarını da beraberinde getirir. Geçiş dönemlerinin en büyük problemi, belli alan ve uzuvların, diğerlerinden daha hızlı büyümesidir.
Teşbihte hata olmaz diyerek bu örneği Türkiye'nin son on yıllık serüvenine uygulayalım.
Türkiye son on yıl içinde ekonomik alanda büyük bir atılım gerçekleştirdi. Dünyanın en büyük 15. ekonomisi olan Türkiye ekonomisi hem Avrupa hem de Ortadoğu ve Afrika için en önemli ticari partnerlerden biri. 1990'larda hayal gibi görülecek başarıları tecrübe etti Türkiye. Enflasyon tek haneye düştü, IMF'den borç alan bir ülkeyken borç veren bir ülke haline gelindi, Merkez Bankası döviz rezervleri son on yılda beş kat arttı.
Tüm bunlara Türkiye'nin hemen her kurumuna sirayet eden bir demokratikleşme kampanyası eşlik etti. Askeri vesayet sorununu çözen, Kürt meselesinde toplumsal bir uzlaşmanın arifesinde olan, gayrimüslimlere yönelik hak ihlallerine yönelik adımların atıldığı ve Alevi meselesinde ilk defa devlet nezdinde somut çalışmaların yapıldığı bir Türkiye'den söz ediyoruz geldiğimiz noktada.
Bu faktörler ile beslenen aktif bir dış politika ile Türkiye doğal bir bölgesel güç haline geldi. Türkiye dünyanın en önemli krizi olarak görülen Suriye meselesinde en önemli aktörlerden biri. Vizyoner bir dış politika sayesinde Ortadoğu'da yeni kurulan rejimler üzerinde ciddi bir nüfuz sahibi. Afrika'dan, Orta Asya'ya ulaşan bir coğrafyada Türkiye etki sahasını genişletmeyi başardı.
Eric Hoffer devrimlerle ilgili olarak "Devrimler zulmün en şiddetli olduğu zamanda değil, ümidin en yüksek olduğu noktada başlar" der. İşte Türkiye son 10 yılda yaptıklarıyla Orta Doğu ülkelerine demokrasi ve ekonomik zenginliğin lüks olmadığını göstererek bölge insanının umutlarını en yükseğe taşıdı. Suudi Arabistan ve İran'ın aksine, Türkiye doğal kaynakları, askeri gücü veya radikal ve militer bir ideoloji sayesinde değil; aktif ve kararlı bir dış politikaya eşlik eden bir vizyon sayesinde ilham kaynağı haline gelmiştir. İstanbul'u, Antalya'yı, Gaziantep'i sıklıkla ziyaret eden farklı ülkelerden Arap ve İranlı gençlerin Türkiye izlenimlerine kulak vermek, Türkiye'nin realpolitik gücünün ötesinde bir anlamı olduğunu sarih bir şekilde göstermektedir. Güçlü ekonomisi, çoğulculuğu, demokrasisi ile Türkiye, demokrat bir hayat biçimi örneğinin gerçekleştiği bir örnek olarak durmaktadır.
Türkiye'nin vücudu büyümüş, kasları gelişmişken; buna eşlik etmesi gereken bilinç değişikliği ve özgüven artışı yaşanmamıştır. Yeni Türkiye'nin yeni bir paradigmaya ihtiyacı olduğu, hükümet dışı gruplar tarafından yeterince idrak edilmemiştir. Bu nedenle, Türkiye'nin dış politikasına ilişkin eleştirilerin kahir ekseriyeti, Türkiye'nin neden bölgesel ve küresel siyasete müdahil olduğu sorusu üzerinden gelmektedir. Türkiye'yi daha aktif bir dış politikaya çağırmak yerine, eleştiriler Türkiye'yi pasifize etmeyi amaçlamaktadır.
Bu bir ergenlik sendromudur. Türkiye'nin ekonomisi ve siyaseti, akademi ve medyasından daha hızlı ve daha etkin büyümüştür.
Türkiye'de think tankler ve akademi hala kendi bilgilerini üretmekten çok ithal bilgileri aktarmakla yetiniyorlar. Öyle ki, Türkiye'nin Suriye siyasetini kıyasıya eleştiren grupların bile bu konuda bilgi aldıkları, beslendikleri kaynaklar yabancı kaynaklar. Türkiye'nin özgün Suriye politikasına ilişkin eleştiriler özgün olmaktan uzak.
Daha vizyoner bir Türkiye için medya, akademi ve sivil toplumun da küresel hedeflere uygun bir atılım içine girmesi gerek. Bu ise devlet tarafından yapılacak değil. Tam aksine zaten devletten bağımsız yürümesi kaçınılmaz ve gerekli bir süreç. Gücünü güdümlü değil özgür akademiden, basından ve sivil toplumdan alacak bir Türkiye'de bu mecralara da büyük sorumluluk düşüyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları