Top
23/09/2023

Türk Siyasetinde Yeni Tehlike: Zenofobik Popülizm

Son yıllarda ekonomik sorunlar ve dezenformasyon başta olmak üzere çeşitli etkenlerin de tetiklemesi neticesinde yabancıları odak alan tartışmalar siyasette yoğunluk kazandı. Öyle ki bu konu, muhalefetin siyasi öncelik listesinde gün geçtikçe yükseldi. Örneğin 2018 seçimlerinde göçmen sorunu yalnızca tali bir konuydu. Ancak 2023 seçimlerinde muhalefetin seçim strateji ve söylemindeki sacayaklarından biri haline geldi.

Yerel seçimlere doğru giderken de yabancılar ve göçmenler meselesinin bir numaralı gündem maddesi olacağı, diğer bir ifadeyle muhalefetin yerel seçimlerde zenofobik söylem ve stratejiyi temel alan bir yaklaşım sergileyeceği söylenebilir. Zira mevcut durum ve zenofobik popülizmin zaman içerisinde yakaladığı ivme göz önünde bulundurulduğunda yabancı ve göçmen meselesinin gerek yerel seçimlerde gerekse sonrasında siyasete şekil verecek başlıca dinamiklerden biri olacağı öngörülebilir. Ancak bu gelişme, hem siyasal hem de toplumsal açıdan büyük bir tehlikeyi de bünyesinde barındırmaktadır. O da zenofobik popülizmin tıpkı Avrupa'da olduğu gibi siyasette hakim dinamik haline dönüşmesi ve siyaset kurumunda iyileştirilmesi oldukça zahmetli yapısal arızalar üretmesidir.

Kısaca Türkiye'de Göç Sorunu

Suriye'de yaşanan iç savaş sonrası Türkiye, gerek konumu gerekse sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik benzerlikler sebebiyle Suriyeli göçmenlerin bir numaralı rotası haline geldi. Buna ek olarak Türkiye'nin uyguladığı "açık kapı" politikası da bu durumu pekiştirdi. Sonuç itibarıyla da Türkiye, sığınmacıları da kapsayan ancak bunu aşan bir göç ve göçmen merkezi haline geldi.

Türkiye'nin buradaki en önemli sorunu ise insani bir yaklaşımla dünyada tek olarak kabul edilecek açık kapı politikası ile düzensiz göçü yönetme meselesi oldu. Zira açık kapı politikası ile Suriyeli sığınmacılar yaşamlarını kurtardı. Ancak bunun neticesinde ise Türkiye, geride kalan bazı Suriyeli gruplar ile başta Pakistan, Afganistan ve Afrika olmak üzere çeşitli bölgelerden gelen düzensiz göçün hedefi haline geldi. Bu da hem düzensiz göçü yönetme hem de göçmenlerin entegrasyonu hususunda devletin mevcut imkan ve kapasitesinde ani bir zorlanma yaşanmasına sebep oldu.

Tüm bu gelişmelerin neticesinde Türkiye, insani yaklaşımını sürdürmekle birlikte açık kapı politikasını kısmen kısıtladı ve Suriye'de gönüllü geri dönüşü temel alan bir politikayı benimsedi. Bu doğrultuda Suriye'de Türkiye kontrolü altında olan güvenli bölgelerde yeni yaşam alanları üretildi. Böylelikle gönüllü geri dönüş için uygun ortam hazırlandı. Öte yandan yine söz konusu bölge olası yeni göç dalgalarını karşılayan bir tampon bölge işlevi üstlendi. Aynı zamanda Suriye'den kaynaklı yeni göç dalgalarının engellenmesi ve iç savaşın sonlanarak barışın sağlanması için askeri ve diplomatik hamleler gerçekleştirildi.

Bugün itibarıyla Türkiye'de yaklaşık olarak kayıtlı 5 milyon yabancı göçmen bulunuyor. Düzensiz göç neticesinde Türkiye'ye gelen kayıt dışı göçmenlerin de eklenmesiyle söz konusu sayı biraz daha yükseliyor. Bu durum ise şu anlama geliyor: Türkiye, nüfusunun yüzde 5'ini aşan ve yüzde 10'a yaklaşan bir yabancı göçmen grubuna ev sahipliği yapıyor ve bu göç durumu yalnızca son 10 yılda gerçekleşti. Özetle çok kısa bir zaman aralığında ve çok önemli sayıda yabancı Türkiye'ye geldi.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp