Top
23/03/2005

Ersun Yanal ve Ersen Martin

Aylar öncesini hatırlıyorum. Ersun Yanal, Hakan Şükür'ü Milli Takım'dan çıkarmış ve gerekçesini açıklıyordu: "Hakan bizi evladımızdır. Ama sistem gereği onu artık Milli Takım'a almayacağım." Kendisiyle daha sonra yaptığımız özel sohbette, Türk Milli Takımı'nın oyun yapısının daha kısa, daha pırpır ve top tekniği daha yüksek santrforlara ihtiyacı olduğunu belirtiyordu. Ama Arnavutluk maçı kadrosu açıklandı ki Ersun Yanal, bütün söylediklerini yalanlarcasına ve bütün yaptıklarını inkar edercesine Ersen Martin'i aday kadroya çağırdı . Ersen Martin'in oyunculuğuna diyecek hiçbir lafımız yok. Gönül ister ki, sadece Milli Takım değil, Milan ve Juventus'ta oynasın. Ama sözümüz ve tepkimiz Ersun Yanal'a.
Şimdi sormak lazım. Ersen Martin ile Hakan Şükür, oyun yapısı olarak birbirlerine yakın santrfor değil mi? İkisi de uzun boylu ve hava hakimiyeti yüksek, "Pivot santrfor" değil mi? Hani senin sistemin bu tür oyunculara kapalıydı? Hani senin sistemin; Fatih Tekke gibi, Nihat gibi ve Necati gibi forvet oyuncularına açıktı? Bir aydır Ersun Yanal'ın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Star TV Spor Müdürü Serhat Ulueren ile arasında müthiş bir kavga var. Üstelik Araştırma Komisyonu Başkan Yardımcısı Ahmet Ersin; Hakan Şükür ve Ersun Yanal kavgasına yeni bir boyut getirirken, Yanal'ın böylesine bir hata yapmasını kabul edemiyoruz. Zekice bulmuyoruz. Çünkü şimdi herkes Yanal'ın, Hakan Şükür'ü Milli Takım'a sistem gereği değil de, kapris gereği almadığını rahatlıkla anlayabilecektir. Ve maalesef Yanal, şu altı aylık kısacık Milli Takım ömründe kariyerini o kadar yıprattı ki, bunu ancak Milli Takım'ın Almanya'ya gidişi temizleyebilir . Yok eğer Arnavutluk ve Gürcistan maçlarında iyi sonuçlar alamadığımız takdirde Ersun Yanal, Milli Takım'ın başında olmayacaktır. Olmamalıdır da... Ondan sonra ne yapacağını biliyor mu? Ersun Yanal, her yerde konuşuyormuş: "Ben Anadolu çocuğuyum. Buraya tırnaklarımla geldim." Peki şimdi kendisine sormak lazım. Mustafa Denizli ve Fatih Terim, başka bir şey çocuğu mu? Fatih Terim; Adana'dan kalkıp, fakir bir ailenin çocuğu olarak tırnaklarıyla Türk futbolunun tepesine gelmedi mi? Mustafa Denizli; Çeşme'de doğup büyüyüp, mutevazı Altay'da yetişip, Türk futbolunun tepesine gelmedi mi? Ya Şenol Güneş'e ne demeli... Eğer Ersun Yanal, Anadolu çocuğuysa, Şenol Hoca elli defa Anadolu çocuğu.
Yoksa Trabzon, Anadolu'nun parçası değil mi; ne dersin Ersun? Yoksa Milli Takım'ı dünya üçüncüsü yapan Güneş, Münih ya da Londra'dan mı geldi? Ya da İstanbul'un sırça köşklerinde büyüyüp de Milli Takım'ın başına paraşütle mi indi? Onlar da, Milli Takım'ın başına emekleriyle geldiler... Ama onlar çok az yalan söylediler... Ama onlar takımda bölünmeye ve kamplaşmalara hemen hemen hiç izin vermediler.
Kıssadan hisse:
Günü kurtarmak önemli değil. Önemli olan yarınlardır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları