Top
Sarp Dakni

Sarp Dakni

daknisarp@gmail.com

03/03/2016

Bebek Kanye'ye ne oldu?

Robert Aldrich, Hollywood'un kuşkusuz en ilginç yönetmenlerinden biriydi. Tepeden dayatılan ve yer yer rahatsız edici detaylarla süslü modern(!) Amerikan yaşamı onu fazlasıyla rahatsız ediyordu; o da kendine has ve izleyicisinin suratına bir tokat gibi inen filmleriyle karşılık vermekten geri durmadı. Henry Farrell'in 60'ların ilk günlerinde yayınlanan 'What Ever Happened to Baby Jane?/Bebek Jane'e Ne Oldu?' dönemin soluksuz okunan korku romanlarından biriydi. Lukas Heller'in imzasını taşıyan bir senaryo ile Aldrich tarafından sinemaya aktarıldığında 'kült' kelimesinin hakkını sonuna dek veren bir klasiğe dönüştü. Filmin kuşkusuz en unutulmaz sahnelerinden birinde Jane'i canlandıran Bette Davis 'I've Written A Letter To Daddy' adlı şarkıyı oldukça korkutucu ve kötü bir tonda söyler... Dehşet verici bir karakter olarak ele alınan Jane Hudson, exploitation (istismar) sinemasının en önemli simgelerinden biri haline gelirken, genellikle psycho-biddy olarak adlandırılan bir alt türün de habercisi oldu.
Yazımızın başlığıyla alakası yokmuş gibi görünen bu uzun girişi niye yaptığımızı açıklama vakti; çünkü çenesi son derece düşük bu saldırgan karakterin Kanye West ile çok sayıda ortak nokta taşıdığını şaşırarak fark ettik. Aralarındaki tek farkın yaş olmadığı ise apaçık ortada!
Hip hop alemi için devrim niteliği taşıyan isimlerden biri olan Kanye'nin dehası ve yaratıcılığı karşısında şapka çıkarmamak büyük bir haksızlık olur. Ancak üzerinde giderek daha yoğun olarak hissettiği baskının ilk sinyallerinin izini sürmek istiyorsak 2007 yılına geri dönmemiz gerek. Kanye'nin global bir süper yıldıza dönüştüğü o günlerde, aralarında son derece güçlü bir bağ olan annesi Dr Donda West, aynı anda hem yağ aldırma hem karın gerdirme hem de göğüs büyütme operasyonu olmuş, ancak ne yazık ki bunun ağırlığını kaldıramayarak hayatını beklenmedik bir şekilde aniden kaybetmişti. Kanye'nin ergenliğinden beri içinde taşıdığı ancak kontrollü olarak dışarı bıraktığı 'öfke'si işte o trajik günden sonra katlanarak artmaya devam etti. 
Kanye West, annesi ile.

Annesinin kaybı onda öyle derin bir iz bırakmıştı ki, Q dergisinin "Başarı için neyi feda ettin?" sorusunu "Annemi..." diyerek yanıtladı. Kanye'nin üvey babası Willie Scott'ın yaptığı taze açıklamalar West'in ergenlik yıllarına da ışık tutuyor. Yaklaşık altı yıl boyunca İngiliz Dili ve Edebiyatı Profesörü Donda ile evli kalan Scott, ana-oğul West'lerin birbirine tutkuyla bağlı olduklarını ve Kanye'nin annesinin, hayatında kendinden başka hiçbir erkek istemediği için evliliğini mahvettiğini söylüyor.
Şubat ortasında The Life of Pablo adlı yedinci ve şimdilik son stüdyo albümünü aynı zamanda ortağı olduğu müzik servisi Tidal üzerinden paylaşıma açan West, teknik sebeplerle Billboard listelerinde boy gösteremediğinde ortalığın birbirine gireceğini az/çok hisseder gibi olmuştuk.

Peki bu hissi geçmiş yıllarda defalarca nasıl yaşamıştık kısaca hatırlayalım; 2009 MTV Video Müzik Ödülleri töreni Kanye'nin tüm dünyayı dehşete boğmaya başlayacağı 'an'ların muhtemelen ilkine sahne oldu. O günlerde yıldızını yeni yeni parlatan Taylor Swift'in 'En İyi Kadın Sanatçı Videosu' ödülünü eline alıp konuşmasını yapacağı sırada sahneye fırlayarak mikrofonu kapan Kanye, "Kusura bakmayın ama tüm zamanların en iyi videolarını Beyonce yapıyor" diyerek başta şaşkın Swift olmak üzere tüm salonu ve televizyonları başındaki izleyicileri dehşete boğmayı başarmıştı. Yine de bu noktada 2004 yılında American Müzik Ödülleri töreninde 'En İyi Yeni Sanatçı' ödülünü country yıldızı Gretchen Wilson'a kaptırdığında sahne arkasını birbirine katıp "Bu senenin en iyi yeni sanatçısı benim!" diye bağırdığını hatta 2006'daki MTV Avrupa Müzik Ödülleri'nde Justice and Simian'a yenilince, "Benim videom daha iyi çünkü milyonlarca dolara mal oldu. Üstelik Pamela Anderson oynuyor ve ben kanyonlar arasında zıplıyorum!" demeyi uygun gördüğünü unutmamak faydalı olur.

Katrina fırtınası sonrasında televizyonda Mike Myers'ın karşısında canlı yayında yeni çıkan albümü Late Registration için harika bir pazarlama fırsatı yakalayarak "George Bush siyahları önemsemiyor" dediği an, yayının kesildiğini kim unutabilir?
John Lennon'ın "İsa'dan bile daha ünlüyüz!" sözünü unutturacak olan ve bizzat İsa olarak betimlendiği Rolling Stone kapağını, Louis Vuitton için yaptığı ayakkabı koleksiyonunun müjdelendiği günlerde adını Martin Louis the King Jr. olarak değiştireceğini söylemesini, Glow in the Dark turnesine ortalama bir puan veren Entertainment Weekly eleştirmeni Chris Wilson'a ithafen bloğuna "S****r git!" yazmasını, Mark Zuckerberg'den açık bir mektupla borçlarını ödemek ve kafasındaki yeni fikirleri gerçekleştirebilmek için borç istemesini, hatta sayısız tecavüz suçlamasıyla yargılanan Bill Cosby için "O masum!" diye Tweet atmasını nasıl unutabiliriz?

Elbette tüm bunlar yukarıda zaman zaman açıkladığımız üzere Kanye'nin kendi promosyonu ve yeni çalışmalarını duyurmak için özellikle yapılıyor. Yine de dipten ve derinden bir 'psycho-biddy' havası hissedilmiyor değil. Bu kadar yetenekli bir sanatçının böylesine dengesiz tavırlar sergiliyor olmasının makul ve mantıklı bir nedeni olmalı öyle değil mi... Ancak işin perde arkasında tam olarak ne olup bittiğini anlamak pek mümkün olacak gibi görünmüyor. O halde söyleyin allahaşkına, 'Bebek Kanye'ye ne oldu?'. Sizce o da günün birinde bakımsızlıktan adeta dökülen bir Hollywood malikanesinde bu şarkıyı söyleyecek mi; ''I've Written A Letter To Mommy''.... 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp