Top
08/08/2014

Komşum eşcinsel olmasın, bankam LGBT'leri yok saysın!

Türkiye’nin en büyük üç bankasından birinin lezbiyen, gay, biseksüel ve transeksüel (LGBT) gruplara yönelik bir kampanya başlattığını düşünmeye var mısınız? Örneğin banka bir LGBT etkinliğine sponsor olmuş… Kimi ATM’lerini yeniden tasarlayarak GAYTM’lere dönüştürmüş… Facebook, Twitter, Google Plus, Instagram gibi sosyal ağlarda #GAYTM hashtag’i ile bu kampanyasını gündeme taşımış olsa… Nasıl bir tepki görürdü sizce?

Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in 2009’da yaptığı "Radikalizm ve Aşırıcılık" adlı araştırma bu sorunun cevabı hakkında da önemli bir ipucu sunuyor. Esmer’in, 34 ilde 1715 kişiyle yaptığı araştırmanın sorularından biri şuydu: "Kiminle komşu olmak istemezsiniz?"
Araştırmaya katılanların yüzde 87'si bu soruya "eşcinsel biriyle" yanıtını verdi. Diğer yanıtlar ve oranlar ise şöyleydi:

“İçki içen biri” yüzde 72.
“Ateist” yüzde 66.
"Yahudi” yüzde 66.
“Hıristiyan” yüzde 52.
"Amerikalı bir aile" yüzde 43.
"Kızları şort giyen aile" yüzde 36.
"Başka bir ırk veya renkten insanlar" yüzde 26.

Sonuçların tartışıldığı bir TV programında İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Arus Yumul şu tespiti yapmıştı:

"Bize benzemeyeni yok sayan, görmek istemeyen, kabul etmeyen ve biraz narsist bir toplumuz."

Böyle bir toplum olmanın bugünün dünyasında bir bedeli var elbette. Toplumsal çeşitliliğe karşı olumsuz tutumların hakim olduğu ülkelerin ekonomik gelişme düzeyleri de göreli olarak daha düşük. Bu ülkeler sahip oldukları potansiyelleri yeterince hayata geçiremiyorlar.

“Nerdesin aşkım? Sydney’deyim aşkım.”

Hoşgörü ortamının yaratıcılığı tetiklediğini, bunun da ekonomik olarak artı değer yarattığını gösteren pek çok araştırma var. Örneğin bazı araştırmalar, ülkede zenginlik arttıkça eşcinselliği kabullenme eğiliminin de yükseldiğini gösteriyor. Yoksul ve daha dindar ülkeler genelde eşcinselliği ve diğer farklılıkları reddetme eğilimi gösteriyor. Oranlar ülkelere göre değişse de en katı tutum Afrikalılar ve Hintliler’den geliyor. Batı’da ise bu durum daha çok bir eşitlik, insan onuruna saygı meselesi olarak görülüyor.

Avrupa ülkeleri, Kanada, Arjantin, Şili ve Avustralya gibi ülkeler eşcinsellik konusunda oldukça liberal. Söz konusu ülkelerde gay, lezbiyen, biseksüel ve transeksüel grupların oldukça güçlü örgütleri var. Bunlardan biri, Avustralya’daki Sydney’s Gay and Lesbian Mardi Gras adlı örgüt. Uzun yıllardır Şubat-Mart aylarında yaklaşık bir ay süren Mardi Gras Festivali’ni düzenliyor. Festival’e çok sayıda marka destek veriyor. En büyük destekçi ve Festivalin partneri ise Avustralya’nın en büyük üçüncü bankası: ANZ Bank.

ANZ Bank, bu yılki festival sırasında toplumda farkındalık yaratmak için değişik bir uygulama yaptı. Sydney’de 10 ATM'sini GAYTM’e çevirdi. Bankanın reklam ajansı tasarımcılarla anlaştı. LGBT kültüründen esinlenen tasarımcılar ATM’leri pul, deri, denim, taş gibi malzemelerle adeta bir sanat eserine dönüştürdü. Her biri farklı bir hikaye anlatan sanat eserleri çıktı ortaya.

Tasarımcılar ATM’leri tasarlamakla kalmadı, GAYTM’lere çeşitli isimler verdi. Örneğin, parlak taşlarla kaplı olana "Hello Sailor", bıyık desenli olana "Mo Town" ve dövme desenli olana "Pink Ink" gibi. GAYTM’ler işlem yapanlara "Cash out and proud" yazılı fişler verdi.


Banka, ATM’lerini GAYTM yapmanın yanı sıra Facebook, Twitter, Google Plus, Instagram gibi ağlarda #GAYTM hashtag ile sosyal medyadan gündeme taşıdı.

GAYTM’leri kullanan kişiler aracılığıyla çeşitli LGBT derneklerine bağış yapılması sağlandı. Bankanın bir yöneticisi müşterileri ile aralarındaki en önemli temas noktalarından biri olan ATM’leri festivalin ruhuna uygun tasarlamalarının asıl nedenini şöyle açıkladı: “Çeşitliliğe saygı duyuyoruz. Toplumda eşcinsellere hoşgörüyü, saygıyı teşvik etmek için bu projeyi yaptık.”

Etkinlik öncesi ve sonrasında devam eden kampanyada normal ATM’lere oranla GAYTM’ler Sydney halkı tarafından çok daha fazla kullanılmış.

“. . . alışın her yerdeyiz.”

Baştaki soruya dönecek olursak, Türkiye’nin cinsel çeşitliliğe hoşgörü göstermek açısından bir Avustralya olmadığı ortada. “Komşum eşcinsel olmasın” diyenlerin, “bankam LGBT’leri yok saysın” diyeceklerin çoğunlukta olduğu bir toplumuz.

Tabii her toplum gibi biz de değişiyoruz. Nitekim içimden bir ses, bugün sorulacak olsa, “Kiminle komşu olmak istemezsiniz” sorusuna “eşcinsel biri” yanıtını vereceklerin oranının yüzde 87’den daha düşük olacağını söylüyor.

Siz ne dersiniz?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp