Top
Ömer Şahin

Ömer Şahin

omer.sahin@radikal.com.tr

17/02/2014

HSYK üyesi Prof. Dr. Bülent Çiçekli: Yeni düzenleme için '12 Eylül' benzetmesi abartı olmaz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil çiçek’in Anayasa değişikliğini işaret ettiği, AB’nin kaygı duyduğu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) düzenlemesi kavgalı oturumların ardından TBMM’nden geçti. Cumhurbaşkanı Gül’ün onayını bekleyen düzenlemeye HSYK’dan sert tepki geldi. Cumhurbaşkanı Gül’ün HSYK’ya atadığı 4 isimden birisi olan Prof. Dr. Bülent Çiçekli, “Adalet Bakanı çok özel yetkilerle donatılıyor. HSYK üyeleri bakanın memurları haline geliyor. 12 Eylül dönemi benzetmesi abartılı olmaz. Yasa bu haliyle onaylanır, yürürlüğe girerse hukuk devletine de demokrasiye de elveda” dedi.

Köşk kontenjanından HSYK üyesi olan Prof. Dr. Bülent Çiçekli, Adli Kolluk Yönetmeliği’ne karşı çıkan 13 isim arasındaydı. Çiçekli, bir ay önce yapılan değişiklikle 1’nci Daire üyeliğinden alınmıştı. Değişiklikte bir gün sonra da soruşturma savcılarının görev ve yetkilerinde değişiklik yapılmştı. Çiçekli, gündemdeki HSYK odaklı tartışmalara ilişkin Radikal’e konuştu:

HSYK 'vesayetçi' mi oldu?
Eski kurul anomaliydi, Yüksek Yargı birbirini seçiyordu. Seçimle gelen Hükümet üzerinde “vesayetçi” müdahale ile eleştiriliyordu. Yeni HSYK buna tepki olarak doğmuştu. Arkasında güçlü halk desteği olan, AB normlarına uygun, geniş tabanlı bir yapı oluşturuldu. Yeni HSYK bu haliyle kıymetli inci oldu. Bütün kesimlerin kuruldan beklentileri farklılaştı. büyük ölçüde yürütmeden bağımsız bir yapısı var. Çalışmalarımız kararlarımız Anayasa, kanunlar çerçevesinde. Uzun süre 1’nci Dairede görev yaptım. Aldığımız kararların yüzde 99’u oybirliğiyledir.
Çoğulculuk olmalıydı: Seçim sistemi Anayasa Mahkemesi kararıyla değişti. Çoğulculuktan ziyade çoğunlukçu yapı oluştu. Çoğulculuğu öngören sistem tercih edilmeliydi. Bu elimizde olan bir şey değil

Üyeler birbirini tanıyor muydu?
Üyeler farklı kaynaklardan geliyor. İdari, adli yargıdan gelen, Cumhurbaşkanının atadıkları var… HSYK üyelerinden daha önce tanıdığım kimse yoktu. Cumhurbaşkanımızın atadığı 4 üyeden ikisini aynı fakültede dönem arkadaşı olduğumuz için tanıyorum. Seçildiklerini de atama sonrası öğrendim.

Paralel yapı var mı?
İnsanları kategorize edip, belirli kompartımana koymak, etiketlemek doğru değil. Paralel ya da cemaat gibi ithamlar somut bilgi, belgeye dayanan iddialar değil. Birey olarak insanlığın ferdi olmak, bu ülkede yaşayan bir yurttaş olmak ötesinde başka bir aidiyeti ortaya koymayı çok doğru bulmuyorum. Dünya görüşleri farklı olabilir. Bunu işlerine ne ölçüde yansıtıp yansıtmadıkları önemli. Eğer işlere yansıyorsa bunlar sorgulanmalı. Yanlış uygulama var ise üzerine kesinlikle gidilmeli

İdeolojik karar verildi mi?
Kurul kararlarında Anayasa, kanunlar, verimlilik kriterleri dışında hiçbir düşünce, dayanışma ve önceleme söz konusu olmadı.
Demokrasinin geldiği aşama, hukuk devleti standartları ve Kopenhag kriterleri açısından ciddi manada geriye dönüş olacağı endişesindeyim. Adalet Bakanı, özel yetkili bakan oldu. Kurul ona bağlı genel müdürlük haline geldi. Hakim ve savcı şikayetlerine soruşturma izni verip vermemek bakanın iki dudağı arasında. Hangi üye, hangi dairede çalışacak yetkisi de bakana bırakılıyor. Üçüncü daire soruşturma fonksiyonu sıfırlanıyor. Bu düzenleme bu şekliyle onaylanır ve yürürlüğe girecek olursa kuvvetler ayrılığına, hukuk devletine elveda diyebiliriz
HSYK’nın arkasında milli irade var: Uygulaması yeni, arkasında halk desteği (milli irade) olan 3 yıl önce yapılan Anayasa değişikliğiyle oluşan kurulun yapısını değiştirmeyi gerektirecek objektif, hukuki nedenler yok

Savcıların görevden alınması normal mi?
Geçmişte Erzurum Savcılarının yetkilerinin alınması olayı var (İlhan Cihaner olayı). İktidar referandumu göze alacak kadar ciddi olgu gördü bu olayı. Soruşturma savcılarının, Başsavcıların görevden alınması, değiştirilmesi teamüllerle örtüşmüyor. 1’nci Daire değişikliğinden 1 gün sonra herhangi bir talep ve soruşturma olmaksızın bu değişiklikler yapıldı. Bunun yargı bağımsızlığına müdahale olmadığını söylemek mümkün değil.
12 Eylül benzetmesi abartılı olmaz: Bir facia daha var. Yasa ile beraber HSYK’nın kapısına nerdeyse kilit vuruluyor. Şoförden, genel sekreterine kadar personelin görevlerine son veriliyor. Böyle bir tasarrufun hukuk devletinde izahı yok. Şu an yapılmak istenen ve bazı düzenlemelerin 12 Eylül dönemiyle kıyaslanması abartı olmaz
7 Şubat’tan sonra bakış değişti: HSYK, 3 yıl özverili bir tempoyla çalıştı. Etkin, verimli çalışma ve yargı imajı noktalarında güzel çalışmalar yapıldı. 7 Şubat sürecinden sonra Hükümetin kurula ve yargıya dönük bakışında değişiklik olduğunu gözlemiyoruz.

MİT TIR’larının durdurulması?
Bir Cumhuriyet Savcısı ihbarlarla alakalı soruşturma başlatır, yetkilerini kullanabilir. MİT Kanunu’nun 26’ncı maddesi suç soruşturması başlatıldığında MİT personeli olduğunun tespit sonrası işleyecek süreci gösterir. Suçun ortaya çıkarılması, suç konusu tespitine yönelik muafiyet sağlamamaktadır. Aksi yorum 26’ncı maddenin sağladığı dokunulmazlık zırhı altında bir uyuşturucu kaçakçılığı ortaya çıkmasına engelleyici kalkan olarak kullanılabilir.

Paralel yargı operasyon mu yapıyor?
Böyle bir organizasyon ve operasyon söz konusu ise ne şekilde, nasıl yapıldığına yönelik bilgi ve delillerin ortaya konulması gerekir. Bir savcının önüne gelen dosyada yeterli delil olmadan sırf bir yerlerden talimat alarak soruşturma başlatacağına inanmak istemem. Varsa böyle bir durum bunun somut delillerle ortaya konması halinde kurulun gerekse de suça yönelik durumda diğer mercilerin üzerine düşeni yapacağından endişem yoktur.

Savcılarla ilgili delil sunuldu mu?
Benim bilgimde olan bu hiçbir delile dayalı dosya ve şikayet ulaşmadı.
Üyeliğe atanmam normal: Bu konu Cumhurbaşkanımızın hukukçuları tarafından da incelendi. Atanmamda yasal eksiklik söz konusu değildir. Konunun yeniden gündeme getirilmesini şık bulmuyorum.



17 ARALIK SORUŞTURMA DOSYALARI KAPANACAK MI?

17 -25 Aralık tarihlerinde İstanbul’da ile İzmir’de yapılan soruşturmalarda sisteme girmiş delilerin, bilgi ve belgelerin ortadan kaybolacağını, bunların geçersiz hale getirileceğini düşünmüyorum. Bununla birlikte bu soruşturmaları başlatan, belli noktaya getirmiş savcıların görevden alınarak yerlerine hiçbir aşamasında bulunmamış başka savcıların getirilmesi soruşturmaların sıhhatini, adil olmasını etkileyecektir. Kamuoyu nezdinde de soruşturmalara müdahale yapıldığı algısını pekiştirecektir.

3 Savcı ilave edilmişti. 17 Aralık soruşturmasına “1 savcı yürütmesin, dosyalar kapsamlı” diye 3 savcı ilave edilmişti. Şu an gelinen noktada o soruşturmayı esas olarak yürüten savcı görevden alınmış durumda. Sadece o soruşturmayı sonradan dosyada görevlendirilen, daha önceden de kendisiyle ilgili kınama cezası verilmiş olan bir Savcının yürütmesi bekleniyor.



HSYK KANUNU’NDA NELER DEĞİŞTİ?
Teftiş Kurulu bakana bağlanıyor
Evrensel hukuk ilkeleri uyarınca AB ilerleme raporlarına eleştirilen teftiş kurulunun Adalet Bakanına bağlı olması hususu 12 eylül referandumu sonrası yeniden oluşturulan HSYK ya bağlanmışken, getirilen bu düzenleme ile Teftiş Kurulu yeniden Adalet Bakanına bağlanıyor.
Teftiş Kurulu başkanını, yardımcılarını doğrudan Adalet Bakanı atayacak. Teftiş Kurulu, Bakana karşı sorumlu olacak. Teftiş Kurulu, Bakanın verdiği görevleri yerine getirecek.

HSYK da görev yapan herkesin görevi sona eriyor
Hizmetlisi, şoförü, müfettişi, başmüfettişi, tetkik hakimi, Teftiş Kurulu başkan ve yardımcıları, Genel Sekreter ve yardımcıları dahil herkesin görevi sona eriyor. Adalet Akademisindeki herkesin de görevi sona eriyor. Peki bu kişilerin yerine kim atama yapacak? Tabii ki büyük ölçüde doğrudan ve dolaylı olarak Bakan atama yapacak.

Hakim ve savcılar hakkındaki şikayetlere soruşturma izni verip vermemeye nihai olarak Bakan karar verecek
Hakim ve savcılar hakkındaki şikayetler üzerine HSYK 3. Dairesinin verdiği sadece inceleme ve soruşturma izinleri değil, vermeme kararları da Bakana gidecek ve nihai kararı Bakan verecek. Aslında HSYK 3. Dairesinin yetkisi anlamsızlaşıyor. Çünkü her türlü şikayete ilişkin nihai kararı bakan verecek.

HSYK üyelerine ilişkin soruşturma izni verme yada vermeme yetkisi doğrudan, tek başına Bakana ait bir yetki haline getiriliyor. Disiplin soruşturması Bakan tarafından yapılacak
HSYK üyeleri hakkındaki disipline ilişkin, görev ve kişisel suç iddialarına ilişkin tüm şikayetleri Bakan tek başına karara bağlayacak ve seçimle gelen üyeler hakkında tek başına soruşturma izni verme yada vermeme kararı verebilecek.

HSYK üyelerinin hangi dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağını Bakan belirleyecek
Mevcut durumda üyeler Genel Kurulda kendi aralarında yaptıkları seçimle kimin dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağını belirlemekte iken, yeni düzenleme ile bu yetki doğrudan Bakana geçecek. Örneğin Bakan hakim savcıların atama ve yetki işlerine bakan 1. Daireyi istediği gibi belirleyebilecek.

HSYK Genel Kurulunun çıkardığı tüm Genelgeler yürürlükten kaldırılacak
HSYK Kanun teklifi Meclise sunulduğunda Sayın Bakan düzenlemeyi en çok Kurulun aldığı kararlara Yargı yolu açık olmadığı, Kurulun bu haliyle hesap sorulamaz olduğu, Kurulun çıkardığı genelgelerin yargı yoluna götürülemediği için yasaların üzerine çıktığı gerekçesiyle eleştirmiş ve genelge çıkarma yetkisini kendi yetkisine alarak tek başına alacağı karar olması nedeniyle yargı yolu imkanı getirileceğini savunmuştu. Halbuki Meclisten geçen düzenlemenin son haline baktığımızda Genelge düzenleme yetkisi yine HSYK Genel Kuruluna bırakılıyor ve yargı yolu kapalı. Yargı yolu açılmasına ilişkin bir düzenleme getirilebilirdi.

Genel Kurul ve Dairelerin toplantı ve karar yetersayısı değişiyor
Mevcut düzenlemede Daireler asgari 5 kişi ile toplanıp 4 kişi ile karar alabilirken yeni düzenlemede 4 kişi ile toplanıp 3 kişi ile karar alabilecek. Genel Kurulda 12 kişi ile toplanıp 7 kişi ile karar alabilecek.

Adli ve idari Yargıda görev yapan hakim ve savcıların HSYK üyesi olabilmesi için 20 yıl hakim ve savcı olarak görev yapma şartı getiriliyor
Bu şart kanun yürürlüğe girdikten itibaren 5 yıl süreyle uygulanacak. Mevcut düzenlemede 1. sınıf hakim ve savcı olabilmek yeterli. Ülkemizde 40 yaşında Cumhurbaşkanı olunabilir, daha küçük yaşlarda başbakan, bakan, milletvekili vb. olunabilir ancak hakim savcılar Kurul üyesi olamazlar. Hakim savcılarda 20 yıl şartı getirilirken, Cumhurbaşkanı 15 yıllık öğretim görevlisini, avukatı HSYK üyesi yapabilir. Adalet Bakanı müsteşarının 20 yıl hakimlik savcılık yapması gerekmez.

HSYK üyeliği seçiminde ancak 1 aday için oy kullanılabilecek. Anayasa mahkemesinin aykırı bularak iptal ettiği husus yasa ile yeniden düzenleniyor
Yargıtay, Danıştay, Adalet akademisi ve ilk derece hakim ve savcıları HSYK üyeliği seçimlerinde ancak bir aday için oy verebilecek. İlk derece hakim ve savcıları için mevcut düzenleme, Anayasa mahkemesinin verdiği iptal kararı uyarınca her bir hakim savcı, asıl ve yedek üye sayısınca oy kullanabilme imkanı sunuyor.

Yargıtay ve Danıştay’dan Anayasa mahkemesine üye seçilebilmek için teklifte öngörülen 6 yıllık kıdem şartı kaldırılıyor
Üyeler 3 aday için değil ancak tek bir aday için oy kullanabilecek. En çok oyu alan 3 adaydan birini Cumhurbaşkanı AYM üyesi olarak atayacak.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp