Top
Naim Dilmener

Naim Dilmener

naimdilmener@gmail.com

10/08/2013

Sevgi ve saygılarımızı sunarız

Orhan Gencebay’ın ‘Bir Ömür’ü çok satıp/çok kazandırınca herkes (kısaca) ‘tribute’ dediğimiz albüm formunun/formatının peşine düştü. Firma ve stüdyolarda hareket var bu aralar; herkes kataloğunu bu gözle inceliyor, ‘kime/ne yapabiliriz’i tartışıyor ve kararını verip yola koyuluyor.

Müzik (endüstri değil) piyasamızın dibe vuruşu, bu metodun hızlanmasının baş sebebi. ‘Taklit’ ya da ‘takip’, bu piyasanın her zaman başvurduğu bir yoldu(r) şüphesiz; yani Orhan Gencebay’ın albümü çok satmasaydı da bu işin peşine düşeceklerin sayısı az olmazdı. Ama hem kriz var hem de “Renkli albümler satılıyorken biz de yapalım” üst üste gelince, ‘tribute’ tavan yaptı.

‘Övgü’, ‘hürmet’, hatta ‘sevgi ve saygı’ diye nakledilebilecek ‘tribute’ sözcüğü ile adlandırılmış albümler, bu alandaki her yolu herkesten önce deneyen İngiltere ve Amerika’da oldukça eskilere dayanıyor. Ama bu alanın en eski ya da ilk albümü hangisidirin cevabı Wikipedia’da dahi net değil. Çünkü bir dolu farklı standart ve metotla denenmiş bu işler. Üç-beş stüdyo müzisyeninin bir araya gelip birilerine (mesela Beatles ya da Abba’ya) ‘tribute’ çaktığı da olmuş -ki bunları, bildiğimiz ‘cover’ kabul etmek gerekir-, bugünkü hale/şekle yaraşır (mesela Led Zeppelin için yapılan ‘Great Zeppelin’) sevgi/saygı sunuşları da.


SELMİ VE BÜLENT BABALAR
Bizde ise DMC’nin 2000 yılında yayımladığı Selmi Andak albümü ‘Bir Sevgi Yeter: 60. Sanat Yılı’, bu alanın ilk albümü. Popüler müziğimizin müthiş yaratıcısı Andak için, hem gençler hem de ağabeyleri/ablaları yan yana gelmiş ve ortak bir saygı duruşunda bulunmuşlardı. Çok geçmeden, gelmiş geçmiş en iyi tribute albümümüz kabul edilen ‘Şarkılar Bir Oyundur/Bülent Ortaçgil İçin Söylenmiş Bülent Ortaçgil Şarkıları’nı Ada sundu piyasaya. Sonra da (Cem Karaca, Ahmet Kaya, Ülkü Aker, Teoman, Onno Tunç, Murathan Mungan, Uzay Heparı ve Ezginin Günlüğü için yapılmış albümler dahil) ağır/aksak da olsa bu iş devam etti ve bu günlere geldik.

Yakın bir zamanda yayımlanan (ve su içinde, bugüne kadar yapılmış en kötü tribute albüm sayabileceğimiz) ‘Aysel’im’ albümü ise Aysel Gürel için yapılmış ikinci tribute albüm. İlki ‘Çınar Vol. 1’di ve devamı ‘Vol. 2’ diye değil, ‘Aysel’in’ (hatta kimilerine göre ‘Aysel’im’) diye geldi.


1945’TE NE OLDU ÖZÜLKÜ ÇİFTİ?
Nitelik (aşağı/yukarı) böyle. Niteliğe gelince: Bülent Ortaçgil, Ahmet Kaya ve Ezginin Günlüğü için yapılanlar gibi çok çok iyiler de var; Onno Tunç, Murathan Mungan, Uzay Heparı ve Teoman için yapılan orta halliler de. Ve tabii ‘Aysel’in’, (Cem Karaca için yapılmış) ‘Mutlaka Yavrum’, (Orhan Gencebay için yapılmış) ‘Bir Ömür’ gibi kötüler de.

Bu tür albümlerde iyiliği/güzelliği tutturmak da imkânsıza yakındır ama. Onlarca yorumcu/aranjörün, onlarca farklı stüdyoda yaptıkları yan yana getirildiğinde ya da alt alta dizildiğinde, büyük ikramiyeye denk gelme ihtimali çok zayıftır. Bunun üstüne, sevgi/saygı sunulacak ‘isim’ konusunda pek de dişe dokunur bir fikri olmayan genç müzisyen ya da yorumcu meselesini eklediğinizde durumun zorluğu katmerleşiyor. Bu nedenle, bugüne kadar yapılmış olanların çoğunlukla iyi olamayışları şaşırtıcı değil.

Bu tarza bir süre daha devam edilecek muhtemelen. Kuşların fısıldadığına göre, şu anda birkaç proje birden yol almakta. Büyük ikramiyeyi yakalarsak ne âlâ; olmasa da, “Dostlar alışverişte gördü işte” der, geçeriz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları