Top
Murat Yetkin

Murat Yetkin

murat.yetkin@radikal.com.tr

04/03/2016

Dış politikada tamirat zamanı

Türkiye’nin Arap Baharı ve isyanlarının başladığı son beş yıldır dış politikada yaşadığı sorunlar ortada.

Şimdi sizi Suriye iç savaşının bu kadar içine dalmış olmak, Mısır ve İsrail’le büyükelçimizin dahi kalmamış olması, radikal İslamcı terör gruplarına yardım suçlamasına maruz kalınması, Rusya’yla gerilmemiz gibi ayrıntılara girmeyeceğim, biliyorsunuz zaten.

Gelişmeler hükümeti de dış politikada da hasar tespiti, tamirat ve yeni bir yöne zorluyor, bu açıkça kabul edilmese de.

***

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 4-6 Mart İran gezisi ve onu izleyen iki gezisi de son zamanlardaki Orta Doğu dahi değil, Arap işlerine fazla dâhil olma görüntüsünü dengelemeye, tamirat ve çeşitlemeye örnek olabilir.

İran gezisi zamanlama açısından hem İran’la nükleer anlaşma, hem de o anlaşmayı yapan ılımlıların güç kazanmasını sağlayan seçimlerin ardından yapılan hükümet başkanı düzeyinde ilk temas olacak.

Hükümet doğal olarak işin Türkiye’ye daha çok ekonomik ve ticaret bağı getirecek yönünü öne çıkarıyor ama bu açılımı sağlayacak olan da siyasi bağlardaki normalleşme olacak.

***

İran ile daha önce de iniş çıkışlar hep yaşandı.

Ancak Suriye iç savaşında Türkiye ve İran karşı saflarda cepheleşti. İran, Beşar Esad rejimini Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullah’ı ile desteklerken, Türkiye baştan itibaren Esad’ı devirmeye çalışan, moda deyimle “ılımlı” muhalefete aktif destek verdi.

İran’ın Rusya ile saf tutması, hatta Rusya’yı Suriye’de askeri varlığını artırmaya adeta ikna etmesi, gerilimi artırdı. İşin PYD_YPG üzerinden işleyen bir PKK boyutu dahi var Ankara’ya göre.

***

Davutoğlu’nun gezisinde işte bu Suriye boyutu olacak masada.

Ayrıca Suudi Arabistan önderliğinde kurulan “İslam İttifakının” resmen IŞİD ve El Nusra’yla savaş amacını taşısa da, Riyad’ın “Şii yayılmacılığına karşı” fikriyle kurulması konusu da var.

Türkiye bu ittifaka girmekle birlikte askeri boyutuna katılmadı, ABD önderliğindeki IŞİD-karşıtı koalisyon ve NATO çerçevesinde kalmayı tercih etti.

Bu konunun da belki İran tarafından açılması ihtimali var.

***

Dediğimiz gibi, siyasi konularda normalleşme ekonomik konularda beklenen hedeflere ulaşmanın yolunu açacak.

Davutoğlu ziyaretinden önce Tahran’a giden TOBB heyetinin başkanları Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından açıklanan gözlemleri de bu gerçeğe işaret ediyor.

Yoksa Davutoğlu’nun da vurguladığı üzere, İran’a ABD yaptırımları uygulanırken Türkiye (çoğu zaman ABD’yi de ikna ederek) bu yaptırımları uygulamayan nadir ülkeler arasındaydı.

Elbette bu durumu Avrupa’ya ticaret yollarının kısmen Türkiye’den geçtiğini bilen İran yönetimi de görüyordur.

***

Davutoğlu Tahran dönüşünde 7 Mart’ta Brüksel’de olacak.

Orada Avrupa Birliği ile mültecilerin kontrol altında tutulması ve Türkiye’yle ilişkilerin canlandırılmasını kapsayan bir paket üzerinde AB yönetimiyle önemli bir toplantıya katılacak.

AB’nin bu konudaki çabalarında kilit rolü Almanya Şansölyesi Angela Merkel üstleniyor.

***

Bir gün sonra da Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ı “Üst Düzey İşbirliği Konseyi” için İzmir’de ağırlayacak Davutoğlu, orada Ege Denizinde yeni başlayan NATO devriyesinden yasa dışı göçmenlerin kontrolüne dek konular görüşülecek.

Bunlar, başta da söylediğimiz gibi, son yıllarda Arap işlerinin içine fazla girmiş görünen Türk dış politikasında hasar tespit, tamirat, çeşitlilik ve yön arayışı işaretleri.

Özellikle de AB ile ilişkilerin yeniden canlanması mümkün olursa, Türkiye’nin yüzünü yeniden Batıya dönmesi için iyi bir fırsat olur; ekonomiye de olumlu katkı verir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp