Top
Koray Çalışkan

Koray Çalışkan

koray.caliskan@radikal.com.tr

19/01/2011

Tunus dersi: 'İslamcı Büyük Ortadoğu' ya hazır mısınız?

Tunus’un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali 

Tunus, karışıklıklarla dünya ‘Yasemin Devrimi’ haberleriyle çalkalanıyor. Birçok gözlemciye göre Arap devletleri arasında ilk kez biri kalkıp diktatörünü halk gücüyle devirdi. Bütün gönlümle katılmak istiyorum. Fehim Taştekin de güzel yazdı Radikal’de. Ortada devrim yok. Polisin saldırıp bir meyve tezgâhına el koyması üzerine kendini yakan gencin fitillediği eylemler sonucu 23 yıllık diktatör Ali koltuğundan oldu. 

Galeyanla hareket ayrı
Tunus’ta abartıldığı gibi bir toplumsal hareket olmadı. Galeyanla hareket ayrıdır. Hareketlerin talepleri, örgütlülükleri, çıkar dillendirme mekanizmaları ve stratejileri olur. Galeyanlar bıçak kemiğe dayanınca, bir fitil ortaya çıkınca patlar. Tunus’ta Ali’nin polisi göstericilere saldırır, Ali’nin gazetecileri patronlarının dış gezisini yazarken Veli’nin ordusu sessizce bekliyordu. Göstermelik müdahaleler dışında hiçbir şey yapmadı. Ordu izniyle dikilen yaseminler bunlar.
Tunus’ta siyasi bir devrim olacaksa ilk adım karışıklığın devrimci bir ruha, galeyanın da harekete dönüşmesiyle atılır. Şu anda Tunus’ta her şey yerli yerinde. Bir tek Ali eksik. Otoriterliğin esas banisi, hamisi, muhafızı ortada: Sömürge devleti.
Doğu’da siyasi devrim ancak sömürge devletinin aksamı sökülünce olur. O devlet ayakta kaldığı sürece, başına en demokrat insanı getirin yoldan çıkar. Çünkü sömürgecilik zamanında insanları zapturapt altında tutmak için kontrol işlevi azmanlaştırılan devlet, sözde bağımsızlık zamanında kendi halkına karşı kullanıldı. Tunus’ta Ali gitti Veli gelecek. Ortadoğu’da siyasi kurumlar sömürgeciliğin ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Devletin en özenilerek geliştirilen işlevi vatandaş kontrolü olmuştur. Mısır sömürgeleştirilirken devlet bütçesinin %60’a yakını idare ve kontrol harcamalarına gitmiş, bütçenin sadece %20’si gelişme ve altyapı projelerine harcanmıştır. Böyle bir heyula devleti nereye dikseniz, altından demokrasi çıkmaz. Londra’da bile.
Yani Arap devletlerinin demokratikleşemesinin nedeni asla İslamiyet, baskıcı kültür ya da idari beceriksizlik değildir. Batı’nın kurduğu ve daha sonra bekasına hizmet ettiği sömürge devletinin sömürgecilikten sonra da ‘hizmete’ devam etmesidir. 

Domino etkisi var mı?
Şimdilik yok. Ama korku büyük. Ortadoğu’da muktedirler tedirgin. Şöyle haritada bir göz gezdirin. Sömürgecilik sonrası kaç lider değişmiş? Kaçının kendisi gitmiş oğlu gelmiş? Mısır bağımsızlıktan sonra ancak üç lider seçebildi. İlk ikisi öldükten sonra. Çeyrek yüzyıldır sıkıyönetimle idare ediliyor. Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi monarşiler zaten siyaseti aileye mal etmiş. Bir de ‘demokratik monarşiler’ var. Bunlarda iktidar babadan oğula halkın iradesiyle geçiyor. Suriye’de olan, Mısır’da gidişat bu.
Tunus’taki galeyan bize sıçrar mı diye korkuyorlar. Ama onlardan daha fazla korkan başkaları var: Batı. Çünkü karışıklığın altından çıkacak ve tabanda kökü olan en güçlü hareket İslamcılık.
Batı’nın ağzı bu konuda üç kere yandı. Cezayir, Filistin ve Lübnan’da. Ortadoğu’da halk iradesi ne zaman halk idaresine dönüşse, karşısında Batı’yı buldu. Şeffaf seçimlerin sonucu hep Batı karşıtı bir hükümet doğurdu. Sömürge devleti, Arap liderlerinin elinde önce solu ezdi, yok etti. İslamcılar bunu seyretti. Sonra sıra İslamcılara geldi. Bir bölümü dağıldı, çoğu camiye, sokağa, yeraltına sığındı. Bu süreçte sözde laikler, -Arafat dahil- yolsuzluğa savruldu. Şimdi halk tepkili. Seçim olsa her yerde İslamcılar iktidara gelir.
Bu durumu Batı’da herkes iliklerine kadar hissediyor. Bu nedenle Tunus meselesini en az zararla kapatmaya çalışıyorlar. Obama, Sarkozy, Merkel, Mübarek, Ali, Veli hepsi aynı koronun solisti. Biliyorlar. Batı desteği olmadan bütün otoriter Ortadoğu rejimleri kâğıttan kaplan. ABD Mısır’a buğday desteğini üç hafta kessin, rejim değişir. Türkiye neden ‘one minute’, Mısır ‘no problem’ sanıyoruz...
Devletleri bir yana bırakalım. Dünya halkları olarak biz ne isteriz? AKP’yi durdurmak için orduya hadi diyenlere içinden “Son bir kerecik olsa ne olurki ” diye katılanlar ne der? Aman İslamcı Ortadoğu olmasın da ne olursa olsun diyenler, aslında yukarıdaki gibi hata yapanların ta kendisi. Daha müreffeh ve mutlu komşular istiyorsak, önce kendimizi radikal değişime hazırlamalıyız. Siyaset ironi ve çelişkilerle dolu bir evren. Ortadoğu’da şeriatçıların üzerine konacağı sömürge devletleri istemiyorsak, ‘siyasi İslam’ın kuracağı demokrasiyi desteklemek zorundayız. 

Yol belli
Ortadoğu’da artık demokratikleşme yolu budur: Rejim değişikliği için çalışmak, serbest seçimler ve sömürge devletinin tarihe gömülmesi. Zira ancak İslamcılar iktidara gelirse şeriatçılar ortadan kalkar, İran ve Suudi Arabistan gibi siyasi ucubeler karşımıza dikilmez.


Tunus’ta sokaklara dökülen halk, diktatörü kovmayı başardı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp