Top
Koray Çalışkan

Koray Çalışkan

koray.caliskan@radikal.com.tr

18/03/2014

İzmir'e hoş geldiniz sayın İzmirliler

İzmir AK Parti’ye karşıymış gibi gösterilir. Oysa değildir. 2009 yerel seçiminde Aziz Kocaoğlu karizmasını konuşturmuş, AK Parti dahil diğer partilere oy verenlerin de oyunu alarak AK Parti adayına yaklaşık yarım milyon rey fark atarak oyların %58’ini toplamıştı.
Takip eden iki sene içerisinde İzmir’de AK Parti çok çalıştı. 2011 genel seçiminde CHP’nin oyu AK Parti’den yalnızca 175.000 fazlaydı. 925.000 İzmirli AK Parti’ye oy vermiş, 1.100.000’i ise CHP’den yana oy kullanmıştı. Son seçimde solun 'kalesi' olarak değil, solun 'güçlü' olduğu bir İzmir görmüştük.

Hafta sonu yapılan İzmir mitingi Ak Parti’nin iddiasını kaybetmediğinin göstergesi. Doğru, İzmir dışından gelen birçok insan oldu. Bence fark etmez. Zaten CHP olsun, MHP olsun mitingler aynı mantıkla yapılır. Siyasetçiler bilir, insanlar mitinge gitmez, götürülür.
Teşkilatına güvenen 1.000.000 kişiyi de görür.

Esas mesele bence bu değil. AK Parti’nin İzmir’de ne yapacağını bilememesi daha zorlu bir imtihana hazırlıksız yakalandığının göstergesi. Ak Parti İzmir kampanyasında AK Parti adı ve Erdoğan resmi yok. Binali Yıldırım sanki bağımsız bir adaymış gibi kampanya yapıyor.

Kordon kokuyormuş, insanlar o başkan olursa daha zevke rakı içecekmiş. Kusura  bakmasın ama buna kargalar bile güler. Akşam 10.00’dan sonra yetişkinlerin içki almasını ve satmasını yasaklayan bir iktidarda en uzun süre bakanlık yapan bir siyasetçiden bahsediyoruz. Değil İzmir tüm Türkiye AK Parti’nin yasakçı, anti-demokratik ve siyasi İslamcı siyasetini tasdik etti.

Peki AK Parti İzmir’de nasıl bu kadar oy alıyor? Çünkü iki İstanbul olduğu gibi iki İzmir var. İstanbul ve İzmir’de Kadıköy, Beşiktaş, Alsancak, Karşıyaka gibi kıyının kıyısındaki eski İstanbul ve İzmir CHP’ye yakınken, kıyıya uzak yaşayanlar AK Parti’den yana oy kullanıyor. Her kıyı kenti Türkiye’deki bölünmenin benzerini kendi içinde yaşıyor.

Bu seçim aslında bu iki seçmenle barışma seçimi. Bu nedenle kampanyalar seçmen profiline göre ilginç stratejiler geliştiriyor. İlk kez yerel seçim kampanyaları merkez ve çevre diye ikiye ayrılıyor. Mesela Binali Yıldırım, kıyı İzmir’inde laik-rakı-balık kampanyası yaparken, Gültepe’de Buca’da klasik iç Anadolu AK Parti kampanyasına yaslanıyor.

CHP adayları için de durum farklı değil. Antalya’da Mustafa Akaydın kampanyası Menderes Türel’e karşı üstünlüğü tam bu stratejiyle kurdu. Antalya kırsalında 'doktor' olan Akaydın çok popüler ve elbette daha milliyetçi muhafazakâr. Aynı Akaydın Antalya merkezde 'hoca' ve daha özgürlükçü sosyal demokrat.

AK Parti ilk kez rasyonel, pragmatik bir CHP’ye karşı mücadele ediyor. İstanbul Fatih’te Necmettin Erbakan’ın yeğeni Sabri Erbakan’la AK Parti’nin karşısına çıkan CHP, Başakşehir’e etkileyici bir Bilim ve Teknoloji Merkezi yatırmayı planlayan CHP’li Özgür Karabat’ın merkezin adını Necmettin Erbakan koymaya söz vermesiyle AK Parti’yi hazırlıksız yakalıyor.

Merkez sağa oy verenlerin değerleriyle barışık Mansur Yavaş ve Mustafa Sarıgül gibi adaylarla AK Parti’nin kalelerini sallayan CHP diğer yandan Erdoğan’ın Meclis'te başörtülü vekil tuzağını ustalıkla savuşturuyor. Hizmet’le girilen mücadelede iyice hırpalanan AK Parti, her gittiği yerde yolsuzluk yapmadığını anlatmak zorunda kalıyor.

Böyle bir ortamda dahi AK Parti Türkiye’de CHP’den fazla oy alıyorsa, İzmir’de yüz binlerce kişiyle miting yapıyorsa, Binali Yıldırım’ın İzmirlilere “İzmir’e hoş geldiniz” lafını belki de gaf olarak yorumlamamak gerekiyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp