Top
Koray Çalışkan

Koray Çalışkan

koray.caliskan@radikal.com.tr

13/05/2014

CHP MYK'da aslında ne değişti?

Kılıçdaroğlu 2010’da genel başkan oldu.

Dört yılda 5 kez merkez yönetim kurulu revizyonuna gitti. Bundan önceki MYK 2012 Temmuzu'nda açıklanmıştı. O zaman yeni MYK’nın ortalama yaşı 56’ydı ve TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin en yaşlı MYK’sıydı.
Bir önceki MYK’da durum kadın- erkek dengesi açısından da iç açıcı değildi. 18 MYK üyesinden yalnızca 4’ü kadındı.

Geçen hafta Kılıçdaroğlu yeni bir revizyon yaptı. Gençlere özel bir ilgi göstermeyi amaçladıklarını seçimden hemen sonra açıklayan CHP Genel Başkanı MYK’yı geçen sefer ilan ettiğinden bir yaş yaşlandırarak, ortalama yaşı 57’nin üzerine çıkardı. (AK Parti MYK’nın yaş ortalaması 51.)

Kadın-erkek eşitliği açısından da yeni MYK daha erkek bir kurul. Geçen sefer 4 kadın MYK’ya girebilmişken bugün yalnızca 3 kadın kendilerine bir sandalye buldu.

Başarı ölçüt mü?

Eski MYK’nın en başarılı üyelerinden ikisi yönetim dışında kaldı. Gökhan Günaydın modern kartel partilerin Avrupa’da nasıl çalıştığını hatmetmiş, AK Parti stratejilerini AK Parti’nin yüzde doksanından iyi bilen, CHP’de sistematik çalışmanın mümkün olduğunu kanıtlamış, etkili bir yöneticiydi. Günaydın olmasaydı, yerel seçimlerde daha ciddi bir başarısızlık olurdu.

Diğer taraftan Nihat Matkap da MYK’da yer bulamayanlardan. Ancak ironiktir, CHP’nin en çok övündüğü yerel seçim başarılarından biri olan Hatay zaferinin mimarı Nihat Bey. O da dışarıda...

Diğer yandan Seyhan Erdoğdu ve Burhan Şenatalar gibi akademisyen kökenli aktivist MYK üyeleri kurula zihniyet ve deneyim olarak büyük güç kattılar. Artık Sencer Ayata gibi bir fikir dinamosunun daha rahat çalışmasını bekleyebiliriz.

Konuşulan

Örgütte bolca konuşulan dedikodu Kılıçdaroğlu’nun önce kendisine yakın olanları 'harcadığı'. Ne kadar isabetlidir bilmem ama Kılıçdaroğlu’nun sadık ekibi olarak görülenlerin bir süre sonra kendini dışarda bulduğu sıkça konuşuluyor.

Yeni MYK için esas sürpriz Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığından örgütün abisi, son kongrede en çok oyu alan Adnan Keskin’in alınması oldu. Bilindiği gibi bu pozisyon partinin efektif olarak iki numarası.

Keskin’in yerine gelen Tekin Bingöl ise parti dışında tanınmayı çok tercih etmeyen, İngilizcede 'low profile' denilen insanlardan. Baykal döneminde Önder Sav’ın sağ kolu olan Bingöl genel kanının aksine ulusalcılara verilmiş bir ödün değil, partiyi merkeze açıp geniş kitleleri kapsamak için seçilmiş biri.

Örgütler

Dün Tekin Bingöl’le yaptığım görüşmede nasıl bir prensiple çalışacağını sordum. “Kolektif siyaset anlayışını benimsiyorum. Yani birleştirici, ayrıştırıcı olmayan, kimseyi itmeyen, herkesi kucaklayan bir çalışma yapmamız gerekiyor. Biz CHP olarak çok büyük bir aileyiz, bizden büyük bir yelpazede siyaset yapıyoruz, bunun hakkını vermeliyiz” dedi.

“Bunu zaten bir süredir bütün CHP'liler söylüyor, sizinle birlikte gerçekten ne yeni olacak” diye sordum: “CHP’nin bir örgütlenme modeli yok. Yeni bir örgütlenme çalışması modeli kuracağız. Hangi yöntemle çalışacağımızı belirleyeceğiz. Uzun süredir eksik olan, model ve yöntem. Daha da önemlisi örgütlenme çalışmaları denetlenmiyor. Performans değerlendirmesi yapılmıyor. Oysa bunu yapabilecek kapasitemiz var. Benim katacağım yenilik bunlar olacak” dedi.

Bu konuya cuma günü devam edeceğim. 
 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp