Top
Koray Çalışkan

Koray Çalışkan

koray.caliskan@radikal.com.tr

09/05/2014

CHP, HDP ve MHP'nin ortak noktası

Kürtler demokratik özerklik ve yerele güç taleplerini, her iktidarı tek ve genel bir merkezde toplamak için elinden geleni ardına koymayan bir Erdoğan’la müzakere ediyor. Gazeteler "Erdoğan’la Öcalan anlaştı" diyor.

Güzel olurdu. Anlaşılsın elbette. Demokratik özerklik korkulacak bir şey değil. Hangi Adanalı, Vali Coş yerine, hangi İstanbullu Vali Mutlu yerine kendi valisini seçmek istemez? Hangi Ankaralı, emniyet müdürünün kendi seçtiği belediye başkanı ya da valiye bağlı olmasını tercih etmez?

Ancak esas mesele bu değil. Yerele iktidar istiyorsun. Ama kimden? İktidarı bırak, gücünü kendi ortaklarıyla bile paylaşmayan birinden. Acaba başkanlığa geçiş döneminde herkesi karşısına geçmesin diye bir oyalama taktiği midir bu?

Türkiye bir büyük ikiyüzlülüğün kucağında. Siyasettir, bugün başka yarın başka konuşulabilir diyebilirsiniz. Bir parça hak veririm. Ama bazı şeyler zamanla değişemez. İlkeler gibi: Hukuk devletini ben koruyorum deyip, beğenmediği ilk Anayasa Mahkemesi kararından sonra cumhuriyetin en saygın kurumunu gayri milli ilan etmek gibi...

Gerçek mesele artık kabak gibi ortada. Biz hangi konuda anlaşırsak anlaşalım, söze güvenin yerle yeksan olduğu bir Türkiye’de yaşayacağız. Meclis’te açık açık yalan savunma verenlerin dahi partilerince korunduğu, millet görmesin diye televizyonların karartıldığı bir 'riya Türkiyesi'ne doğru tam gaz gidiyoruz.

Tek dostumuz

Bu süreçte yüzde 100’ün tek bir dostu var: Kürt siyasetini milliyetçiliğe savrulmadan örgütleyen HDP’yle, Kürt siyasetine karşı konumuna yaslanarak siyaset yapan MHP’nin... Ana muhalefet olmayı ufuktaki en önemli siyasi başarısı ilan eden MHP’yle, üçüncüyle arasındaki fark eriyen CHP’nin. "CHP solcu falan değil, parçanlasın da durulsun" diyen HDP’yle "Türkiye’nin birleştirici gücüyüm" diyen CHP’nin… 

“CHP, HDP ve MHP’yi ne bir araya getirebilir” diye sorabilirsiniz. Gelecekte aynı koalisyonda dahi çalışabileceklerini düşünenlerdenim. Geleceği bir yana bırakalım, bugüne bakalım.

Bu üç partiyi bir araya getiren ve hatta getirmesi gereken tek şey hukuk devletidir. 1990’dan beri otoriter eğilimi olan çok başbakan gördük. Ama hiçbiri rejimi değiştirmek ve hukuka karşı durmak gibi yollara sapmamıştı.

YÖK’ün en korkunç günlerinde bile mahkemelerin “Yürütmeyi durdur” emrine YÖK uymuştu. Artık uymuyor. Eski adı İmar ve İskan Bakanlığı olan bakanlık, mahkemenin bir uyarısıyla ANAP döneminde bile geri adım atardı. Şimdi defalarca aksi karar çıktığı halde Atatürk Orman Çiftliği’ni yok eden binaların yapımı devam ediyor. O inşaat yükseldikçe, hukuk devletinin temelleri yıkılıyor.

Ortak aday

Geldiğimiz yer; oyunun kurallarının oyun sırasında değişebildiği, planlamanın yapılamadığı, adalet mekanizmasına ve hukuk devletine güvenin tamamen sarsıldığı bir nokta. Bu nedenle HDP, CHP, MHP birbirlerine ne kadar uzak dursalar da oyunun kurallarına sahip çıkma, yani hukuk devleti noktasında aynı yerde durmak zorunda. AK Parti’ye karşı verdikleri mücadelede en önemli dayanakları da bu.

O zaman yanıtlanması gereken tek soru kalıyor: Seçimle belirlenecek de olsa en azından ruhen hâlâ sembolik kalan, tek ve en önemli görevi hukuk devletini korumak olan cumhurbaşkanlığına kim ortak aday gösterilebilir? CHP, MHP ve HDP’nin en güçlü adayı aslında bu ortak aday olacaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp