Top
Koray Çalışkan

Koray Çalışkan

koray.caliskan@radikal.com.tr

07/03/2014

Depresyondasın Türkiyem

Genel bir moral bozukluğu, kitlesel bir endişe hali, huzursuzluk, gece sıkıntıya yatma, sabahları mutsuz uyanma...
Herkesin ortak sorusu İlhan Şeşen’in meşhur şarkısında nakarat: Neler Oluyor Bize?

Ne olduğunu anlamıyoruz. Dünyayı anlarken kullandığımız sözlük büyük bir hızla eriyor. Onur, ahlak, dürüstlük, yalan, doğru, etik standart, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü, demokrasi, darbe kavramlarının tamamı çekiştirile çekiştirile eski bir kazak gibi sündürülüyor. Toplumun üzerindeki her şey iğreti duruyor.

Biz ne yapıyoruz?
Bir yerlere sığınıyoruz. Sinema salonlarını dolduruyoruz. Kafayı dağıtmak için ne yapacağımızı şaşırıyoruz.
Türkiye’de popüler sinemada çok rekor vardır. Fetih 1453, 6.5 milyonluk bilet satışıyla 2012’de tüm zamanların rekorunu kırmıştı. Ancak tüm zamanlarda rekor kırma rekoru son 3 ayda kırıldı. Türkiye tarihinde hiçbir dönemde halk bu kadar iştahla kendini komedilere atmamıştı.

Düğün Dernek aralık başında skandallar başlamadan hemen önce gösterime girdi. Öyle çok ünlü oyuncu da yoktu. İlk üç günde Fetih’in ilk üç gününün yarısından daha az insan görmüştü. 17 Aralık’tan hemen sonra Fetih’i, hızını ikiye katlayarak yakaladı ve sonunda gerçek fatih Düğün Dernek oldu. Cumhuriyet tarihinin yeni rekoru 6.6 milyonu aştı.

Bu daha dalganın başıydı. Arkadan gelen Eyyvah Eyvah 3, çok kısa sürede 3 milyona yakın insanı sinemaya çekti. Daha onun dalgası kırılmadan Recep İvedik 4 geldi. İlk 3 günde 1.640.000 bilet satışıyla bir Türkiye sinema tarihi rekoru daha kırıldı. Yetmedi, bu üç filmin aynı anda gösterimde olduğu hafta sonu, Türkiye toplumu düğmesine basılmış gibi komediye yüklendi. O hafta sonu bir önceki rekordan %35 fazla bilet satışıyla 2 milyondan fazla insan beyazperdeye bağlandı.

Kötü haberler
Bu tablonun hemen yanında bir de kapkara bir resim var. Geçen hafta Kayseri’de dört çocuğunu ve eşini öldürüp intihar eden işsiz inşaat işçisi Nuri Duran’ın dramı geldiğimiz noktayı kısaca ve acıyla özetliyor. Yunan tragedyasında bir Medea bin yıl anlatılırken, biz onlarcasıyla her gün koyun koyuna yaşıyoruz.

TÜİK’e göre intiharlar inanılmaz artmış durumda. On yıl önce 2300 kişi kendini öldürmüştü. 10 yıl öncesiyle karşılaştırdığımızda bugün artış %60. Geçen sene 3225 kişi kendini öldürmüş. Son bir yılda artış %20!
Bizim gibi birincil aile ilişkilerinin güçlü olduğu toplumlarda böylesine bir intihar artışı pek görülmez. Sıra dışı bir durumla karşı karşıyayız. İntihar edenlerin üçte birinin en fazla ilkokul diploması var. Gelirin arttığı üniversite mezunlarında ise intihar oranı %7. 

Olan biten

Sinemadaki Recep bir taraftan, siyasetteki diğer taraftan bizi sersemletiyor. Doğru ile yanlış hokus pokusla yer değiştiriyor, büyük bir bilinmeze doğru memleketi sürüklüyor.

Bir başbakanın yargıya müdahalesi ve ihaleye fesat karıştırması suçtur. Başbakan'ın son telefon konuşmasının içeriğini kabul etmesi ise insana “İnkâr et yeter bana” dedirtiyor. Etmiyor.

Biz de Recep’i seyredip, bizi tokatlamasına gülüyoruz, psikolojimizle ekonomimiz depresyona giriyor, hiç olmadı, gidip kendimizi öldürüyoruz.

Bir kısmımız komediye vururken diğeri trajediye savruluyor, ileri demokrasimizle ilerideki duvara tam gaz koşuyor...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp