Top
Koray Çalışkan

Koray Çalışkan

koray.caliskan@radikal.com.tr

04/04/2014

YSK ihmallerinin gizli mantığı

Seçimi belirleyen kime oy verdiğin değil, kimle oy saydığındır. Bu yerel seçim Türkiye siyasi tarihinin en şaibeli seçimi. Daha önce yapılan seçimlerin sonuçlarını sorgulamamızı gerektirecek kadar kokulu bir süreç yaşadık. Oy ve Ötesi gibi girişimler olmasa ve CHP’liler sandığa bu kadar asılmasa AK Parti ülke genelinde %60’ları görebilirdi.

Seçimden beri birçok sandık görevlisi, başkanı ve müşahidiyle konuşuyorum. Çoğu YSK’nın işini ihmal ettiğini düşünüyor. Matematik öğretmeni Engin Sarı bu seçimde İstanbul Zoğrafyon Rum Lisesi’nde sandık başkanlığı yapmış. YSK Engin Bey gibi başkanları Milli Eğitim Bakanlığı’nı kullanarak belirliyor. MEB il ve ilçe teşkilatları, şeffaf olmayan bir süreçle başkanları atıyor.

Sendika üyeliğine dikkat 

Bilindiği gibi öğretmenlerin sendika isimleri bordrolarında yazar. Sendikaların siyasi rengi bellidir. Bu nedenle Eğitim-Sen’li öğretmenlerin sandık başkanı olma şansı çok düşüktür. Burada YSK bilinçli olarak “AK Parti’ye yakın sendikanın üyesini başkan yapın” demez. Ama AK Parti’nin yönettiği bakanlığın teşkilatına “Siz karar verin” der. Onlar da icabına bakarlar. Nitekim Engin Bey Eğitim-Sen’li değil. Görevlendirme yazısını önünde buluyor. Başkan atanıyor.

Sandık başkanları bir kere belirlendikten sonra eğitilmeleri gerekir. Sandık başkanı süreç konusunda çok bilgili değilse, sandığına sahip çıkamaz. O sandıkta kimin teşkilatı güçlüyse, oy kullanılan yerde hegemonya kurar.

Engin Bey gibi başkanları YSK Adalet Bakanlığı personeli vasıtasıyla eğitiyor. Engin Bey Galatasaray Lisesi’nde 150 sandık başkanıyla birlikte bir kere eğitilmiş. 1.5-2 saat süren eğitimi iki hâkim vermiş. Eğitim verenler de sürece hâkim değilmiş. Bir süre sonra soruları cevapsız bırakmışlar. Sonra çok soru soranlara çıkışmışlar. Hâkimleri bilirsiniz. Laf yiyen sandık başkanları birer ikişer orayı terk etmeye başlamış.

Eğitim sonrası
Başkanlar çıkıp ellerine tutuşturulan bilgi kitapçığını karıştırmışlar. Ağır bir hukuk terminolojisiyle yazılmış, teknik detaylara boğulan bu metin de onlara yardımcı olmamış. Bazı maddeleri 5-6 kere okumuşlar, yine anlamamışlar. “Biz aslında çok az eğitilerek gittik, sandık başında öğrendik” diyor Engin Bey.

Bu durumun çok açık bir sonucu var. Sandık başkanlarını belli ideolojiye yakın sendika üyelerinden seçince zaten sandıkta bir irade eğilimi yaratıyorsun. Başkanları da iyi eğitmeyince sandık çevresinde gri alanlar üretiyorsun. O sandığın üzerinde hegemonyası olan parti de istediğini yapmak için bir sürü imkân buluyor.

Anadolu Ajansı’nın seçim sonuçlarını bildirirken erkenden “AK Parti Türkiye’de %49’a yürüyor” demesinin nedeni de bu. Sandıklardaki AK Partili olmayanların moralini bozarak, sandık çevresinin boşalmasını sağlamak.

Dünya tarihinin en büyük yolsuzluk iddiasına, ayakkabı kutularından çıkan milyarlara rağmen AK Parti’yi cezalandırmayan bir teşkilatın bu sandıkların çevresinde bir şey yapmayacağını düşünmek içinse gerçekten saf olmak gerekiyor.

YSK merkezli bu ihmaller ve gevşekliklere ek olarak Enerji Bakanı'nın “Kedidir kedi” dediği yüzlerce elektrik kesintisi, bakanların onlarca mavi kırmızı çakarlı resmi arabayla gelip seçim kurullarında nöbet tutması, Karadeniz Ereğlisi gibi yerlerde AK Partili milletvekillerinin nerdeyse sandık üstüne oturması da bu tabloya eklenince, iktidar partisinin seçim başarısının üzerine koyu ve büyük bir gölge düşüyor. Başkentin belediye başkanını 4 gündür belirleyemeyen YSK ciddi bir soruşturmayı artık hak ediyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp