CHP’nin en önemli sorunlarından birini AK Parti çözüyor. Muhafazakâr seçmeni büyük bir hızla CHP ile barıştırıyor.
Türkiye’nin kültürel evreni İslami bir sözlükle şekillenmiştir. En seküleri al, üç ay ezan duyulmayan bir yere gönder, memlekete döndüğünde ilk iş Yeni Cami’nin önünden geçer, bir selaya içlenir...
CHP ile kitleler arasında yükselen duvar bu kültürel altyapıyla temellendi. Sağ siyasetin “Camiye ayakkabıyla girdiler” tarzı hezeyanları, CHP’ye karşı duyulan bu rahatsızlığı beslemek için peydahlandı.
Siyasi tercihe etkisi
Siyasi tercih aslen çok da siyasi bir şey değildir ve maddi çıkar/ideoloji eksenli siyasi bir tavra doğrudan dayanmaz. Siyasi tercih sevme, sevmeme aralığında şekillenen duygulara bağlıdır. Bu nedenle seçmen siyasetçinin aslen ne dediğine, fikrine, ideolojisine değil, ne hissettirdiğine bakar.
CHP’li siyasetçilerin 750.000 nüfuslu Bağcılar’da veya 650.000 nüfuslu Ümraniye’de AK Parti karşısında yok olmaları bundandır. AK Parti’nin Bağcılar’da CHP’den 2.5 kat, Ümraniye’de 2 kat fazla oy alması İslami referansların CHP’de hiçbir adres bulamamasına bağlıydı.
Şimdi durum tersine döndü. Başörtüsü krizinde Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın oyununu Erdoğan’ı dahi şaşırtarak bozdu. Adaylarını kültürel hassasiyetlere göre belirledi. Bağcılar adayı Muhammet Çakmak’ın kim olduğunu bir araştırın, ne demek istediğimi anlarsınız.
Esas destek
Ancak CHP’deki bu olumlu değişikliği Türkiye toplumuna tam anlamıyla duyurup, bir de buna kefil olan Erdoğan’ın kendisi oldu. Yıllar içinde üretip beslediği ve inanç sömürüsü üzerinden peydahladığı CHP karşıtı hissiyatları darmaduman etti.
CHP’yi muhafazakâr seçmene uzak olmakla suçlayan, dini hassasiyet siyasetiyle CHP’ye dinsiz iması yapan AK Parti bir süredir CHP’nin C’sinin cemaat olduğunu savunuyor. Twitter’da robotlar CHP’ye Cemaat Halk Partisi diyerek atarlar atıyor.
Bunun sonucu ne? CHP’yi muhafazakâr seçmenin gözünde daha sevimli hale getiren Erdoğan’ın kendisi oluyor. Hizmet’e gönül vermiş insanların CHP’yi desteklemesi eskiden imkânsızdı. Artık imkânsızı bırakın İstanbul ya da Ankara gibi yerlerde muhtemel.
Erdoğan ilk kez düşmansız bir seçime giriyor. "Ey CehaaPe zihniyeti" diye Halk Partisi'ni dinsizlikle itham edeceğine, muhafazakâr seçmenin en hissizinin dahi çok uzun süre saygı duyduğu Fethullah Gülen’in CHP’yi şekillendirdiğini anlatıyor.
Algı depremi
Muhafazakâr seçmenin duygu dünyasını altüst eden bir hareket bu. AK Parti, CHP şüpheciliğini beslemeyi bırakıp, dini referansı güçlü insanlarda CHP sempatisi yaratıyor. Sürekli cemaate vururken CHP’yi de onun yanına yerleştiriyor. Hizmet’i karalarken CHP’ye çaldığını düşündüğü karaya bel bağlıyor. İşe yarar mı?
Hiç sanmıyorum. Eğer yarayacak olsa Melih Gökçek kampanyasını tamamen bunun üzerine kurardı. Ama yapmıyor. Köprü, kavşak, icraat kampanyasında Hizmet’e tek bir laf etmiyor. Eminim Erdoğan her “Cemaat ve CeHaPe yan yana” dediğinde hop oturup hop kalkıyor, oyların eridiğini fark ediyordur.
“Erdoğan neden böyle bir şey yapsın, CHP’nin işine gelecek bir söylem kullansın” diye sorabilirsiniz. O zaman ben de “CHP neden yıllarca Erdoğan’ın ekmeğine yap sürecek bir söylem kullandı” diye sorarım.
Olur böyle şeyler siyasette...
