Top
Jale Özgentürk

Jale Özgentürk

jale.ozgenturk@radikal.com.tr

22/09/2015

Sırada Mardin ve Cizre'de barış şarkıları söylemek var!

Gülseren Onanç, yıllarca Kadın Girişimciler Derneği'nde başkanlık da yapmış bir kadın girişimciydi. Ekonomi ve siyaseti sadece masa başında eleştirmenin yeterli olmadığını gördü ve siyasette elini taşın altına koydu. Cumhuriyet Halk Partisi içinde siyaset yapan, bir dönem CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde de bulunan Onanç, Kürt sorunu ve barış konusunda CHP içinde farklı ses çıkarabilen ve çizdiği farklı profille, CHP dışında Kürt hareketinin de sempatiyle baktığı bir isim. Partisi onu TBMM'ye taşımasa da, o gerçek siyaseti sokaklarda ve kalabalıklarla yapmak ve barış için inisiyatif almak gerektiği görüşünde...

Onanç'tan Cizre olaylarının yaşandığı o kötü günlerde, Batı'da yaşayan 50'ye yakın yazar, gazeteci, iş insanı kadın bir çağrı aldı. Kısa sürede yola çıkıldı. Adına Barış İçin Kadın Dayanışma Grubu diyen kadınlar, geçen hafta "acınız bizim de acımız" ve "yalnız değilsiniz" demek için yola koyuldu ve büyük acılar yaşanan Cizre'de, Cizreli kadınlarla buluştular. Onanç'la hem bu ziyareti, hem de bundan sonra ne yapacaklarını konuştuk:

Cizre'ye gitme fikri nasıl doğdu?

Cizre’de çatışma, sokağa çıkma yasağı günlerce sürerken, yürek yakan haberler gelirken, bir şey yapmak gerekli diye hissedip, hiç birşey yapamazken, 11 Eylül sabahı uyandım ve bir mesaj hazırlayıp, 50’nin üstünde kadın arkadaşıma gönderdim. Onları dayanışmaya davet ettim. Cevaplar çok hızlı geldi. Oya Baydar, bir gün önce bir yazı yayınladığını ve Cizre”ye gitme önerisinde bulunduğunu, Batı’da yaşayanların bir an önce Cizre’ye gitmelerinin gerekli olduğunu söyledi. Oya Baydar ile Cizre ve Mardin’e bir an önce gitmeye karar verdik. Oya, yazar ve akademisyen arkadaşlarına çağrı yaptı. Hemen program yapmaya başladık.

Mardin ve Cizre'de kimlerle görüştünüz?

Bizim gidiş amacımız Cizreli kadınlar ile buluşma ve dayanışmaydı. Günlerdir sokağa çıkma yasağı ile evlerine hapsolan, çatışma ortamının travmasını yaşayan kadınları kucaklamak, "Merak etmeyin, yanınızdayız" demek istiyorduk. Onu yaptık. Yakınlarını kaybeden, acılı, üzgün, kırgın kadınlara sarıldık, başsağlığı diledik. Yalnız olmadıklarını, biz Batı’da yaşayan kadınlar olarak onların acılarını paylaştığımızı anlatmaya çalıştık. Onlar yaşadıkları tüm acılara rağmen vakur ve sevgi doluydu. Onların yanında olmak bize çok iyi geldi. Bizim hissiyatımız bu ziyaretin onlara da iyi geldiğiydi. Mardin’de Mardin Belediyesi Eş başkanları Ahmet Türk ve Februniye Akyol ile görüştük. Cizre’de Şırnak Barosu temsilcileri ve Cizre’de olan HDP bölge milletvekilleri ve bölge belediye eş başkanları ile görüştük. Yaşananlara ilişkin bilgi aldık, ihtiyaçları, neler yapabileceğimizi sorguladık.

İzlenimleriniz nasıl, Cizre'de karşılaştığınız fotoğrafı anlatır mısınız?

Cizre’de çatışmaların olduğu Nur ve Yafes mahallelerini gezdik. Buralarda bir savaş olmuş. Kurşun yağmuruna tutulmuş evler, havan topları ile dağılmış binalar. Sokaklarda açılmış hendekler. Tam bir savaş sonrası görüntüsü var. Gergin ortam hala devam ediyor. Sokaklarda dolaşan akrep, Toma cihazlarının hala korku saldığını gözlemledik. İlçeye girişte polis kontrolleri var.

Konuştuğumuz kişiler devletin şiddetine maruz kaldıklarını, keskin nişancılar ile masum sivil vatandaşların, kadınların çocukların vurulduğunu söylüyor.  Sokağa çıkma yasağı boyunca hastalanan 3.5 aylık bebeğin, kalp kirizi geçiren babanın hastahaneye gidemediği için öldüğünü anlatıyorlar. Sokağa çıkma yasağı süresince ilçede ve özellikle çatışma mahallelerinde yaşayan vatandaşlarımız korku, yalnızlık endişe hissetmiş. Devlet bizi cezalandırmak istiyor duygusu hakim. Başbakanın ‘hiç sivil ölmedi hepsi teröristti’ söylemi de onların içini çok acıtmış. Ölülerinin resimlerini taşıyan kadınlar ‘bu mu terörist’ diyerek isyan ediyor. Tıpkı Uludere’de öldürülen 34 çocuğun annelerinin feryadı gibi.

Öte tarafta halkta direnişin verdiği bir özgüven var. Cizre halkı devletin onlara bilinçli bir şekilde baskı uyguladığını düşünüyor. Bu baskıya karşı örgüte sarılma ihtiyacı hissediyorlar. Devletin bu şiddetine özellikle Batı’da yaşayan vatandaşların seyirci kalmaması gerektiğini düşünüyorlar. Bizim ziyaretimiz bu açıdan memnuniyet yarattı. Acılı kadınlar bizleri bağırlarına bastılar ve barış istediklerini dile getirdiler. Bizden onların sesi olmamızı talep ettiler. Bölge esnafı son 10 gündür mal gelmediğini, mağdur olduklarını söyledi.

Bölgede barışın yeniden oluşturulabileceği bir ortam var mı? Neler yapılması gerek?

Cizre’de yaşamın biran önce normale girmesi, her iki tarafın bir an önce ateşkes ilan etmesi gerekli. Devlet, Cizre halkının mağduriyetini gidermeli ve onların değerli ve eşit vatandaşlar olduğunu göstermeli. Artık devletin halkının huzuru ve mutluluğu için var olduğunu hissettirmesi gerekli. Eril, insanı hiçe sayan devlet kafasının değişmesi gerekli. AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreçten oy devşirme planının tutmayacağı ortada. Bölge halkı, devletten ve onun tezahürü olan AKP-RTE'den kopmuş. Ama Türkiye halkları ile hala bağları var. Hatta onlardan beklentileri ve umutları var. Gezi’de, Soma’da, HES protestolarında sorgulayan aktif vatandaşların uğradığı zulümü, AKP devletinin ceberut yüzünü herkes gördü. Türkiye toprakları üzerinde özgür ve eşit vatandaşlar olarak yaşamak isteyen bizler, daha dayanışma içinde eşitlik ve özgürlük mücadelesi vermeliyiz.

Siyaseten Recep Tayyip Erdoğan-AKP ve Öcalan-HDP arasına sıkışıp kalan barış görüşmeleri ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecine üçüncü yolun açılması gereğine inanıyorum. Bölgedeki politikacıların da söylediği gibi CHP burada önemli bir rol oynayabilir.

Bundan sonrası için neler planladınız? Ya da planlayacaksınız?

Barış için Kadın Dayanışma Grubu içinde yer alan akademisyen, yazar, politikacı, iş kadını, aktivist, yapımcı 24 kadın iki günde son derece üretken oldu. Barışa ve çözüme katkı sunmak için onlarca proje üzerine düşünmeye, planlamaya başladık. Hepimizin farklı yetkinlikleri var. Cizre halkına farklı yollardan maddi manevi destek olacağız.

Bölgenin barış şehri, kendisini yalnız hisseden ve ekonomisi son derece zarar gören Mardin’e yeniden farklı gruplar ile gitmeyi planlıyoruz. Kamuoyunda dikkat çekebilecek kadın kanaat önderlerinin de katılımı ile Mardin’de bir barış konseri düşünüyoruz. Bir arkadaşımızın çocuğu ile Cizreli bir çocuğun mektuplaşması bize umut verdi, çocuklar üzerine bir proje üzerine çalışmaya başladık. Akademisyen arkadaşlarımız, uluslararası basında durumu anlatan yazılar yazacak. Mardin'de görüştüğümüz AB Parlamentosu Yeşiller Grubu Başkanı Cem Özdemir ile TBMM de farklı politik parti kadın temsilcilerinin katılacağı barış ve kadınlar toplantısı organize edeceğiz. Barış için hepimizin yapacağı bir şey var...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp