Top
Jale Özgentürk

Jale Özgentürk

jale.ozgenturk@radikal.com.tr

05/04/2015

Bir hakem olmadan barış yapmak zor!

Seçimler yaklaşırken, belirsizliğe mahkum olan konulardan biri de "barış süreci." Seçim rekabetiyle sertleşen ve oy kaygısıyla milliyetçiliğe savrulan söylemler bu sürece ne kadar zarar verir bilinmez. Ancak süreçle ilgili son açıklamalardan biri, "Kuzey İrlanda çözümünü" işaret ediyordu.

Kuzey İrlanda süreci Türkiye'ye örnek olabilir mi? Bu sorunun yanıtını bir toplantıda en yetkin isimlerden biri olan Jonathan Powell'dan dinleme olanağı buldum. Tony Blair'in sağ kolu, 10 yıl boyunca İngiltere'nin Kuzey İrlanda'daki baş müzakerecisi olan Powell, İstanbul'daydı. Powell, İrlanda Cumhuriyet Ordusu'nun (IRA) siyasi kolu olan Sinn Fein'in liderleri Gerry Adams ve Martin McGuinness ile doğrudan temasları kuran ilk isim.

Powell, Aykırı Yayınları'ndan çıkan “Teröristlerle Konuşmak – Silahlı çatışmalar nasıl sona erdirilir?” başlıklı kitabı yayınlandıktan kısa süre sonra geldi İstanbul'a. Düşünce kuruluşu KÜYEREL'in, Friedrich Ebert Vakfı desteğiyle düzenlediği toplantıda ise, sürece ilişkin ipuçları verdi, soruları yanıtladı.

Kitabın Türkçe baskısının editörü Seyfi Öngider'in moderatörlüğünde gerçekleşen panelin bir diğer konuşmacısı da, Türkiye'de Kürt Sorunu'na ilişkin en yetkin isimlerden biri olan Cengiz Çandar'dı.

Powell, Kuzey İrlanda Çözüm Süreci'ni anlatmadan önce kendi konumunu aktararak başladığı konuşmasında "IRA 1940'ta babamı pusu kurup öldürmüştü. Erkek kardeşim ölüm listesindeydi. İlk defa teröristlerle karşı karşıya geldiğimde konuşmak istememiştim. Ellerini sıkmak bile istememiştim. Şimdi ise bu davranışımı pişmanlıkla anıyorum'" diyor.

Sadece İngiltere'de değil dünyanın birçok bölgesinde barış süreçlerine katılmış. "17 yıldır teröristlerle konuşuyorum" diyor. İlk deneyimlerini de şöyle anlatıyor:

"Polisin ve askerin haberi olmadan Kuzey İrlanda’ya gelmemi istediler. Belfast’a uçtum, taksiye bindim ve sokağın köşesine geldiğimde kendimi aptal gibi istedim. ‘Bizi Martin gönderdi’ diyerek, araca aldılar. Küçük, modern bir apartmanın önünde beni dışarı ittiler. Martin McGuinness kapıyı açtı ve hiç komik olmayan bir espri yaptı. Üç saat konuştuk. Karşınızdakine nefret duysanız dahi o duygusal engeli aşıp, konuştuktan sonra güven tesis edebiliyorsunuz. Kuzey İrlanda’ya on yıl boyunca gidip geldim. Barışın tesisinde başarılı olmamız beni en çok tatmin eden olay oldu. Kuzey İrlanda’nın pek çok sorunu var ama geçmişte yaşanan iç savaş tekrar etmeyecek."

Kitapta deneyimlerini anlatan Powell'ın önemli bir saptaması var. "Herkesin süreci özel. Başka yere uygulayabileceğiniz bir Kuzey İrlanda modeli yok. Her ihtilafın sebebi, sonucu ve çözüm şekli farklıdır.”

Kürt meselesine gelince... “Kürt meselesinde on sene önce neredeydik, şimdi neredeyiz diye bakacak olursak, çok daha iyi görünüyor" diyen Powell, şöyle konuşuyor:

“Yol üzerinde tümsekler, iniş çıkışlar vardır. On yıl önce MİT Müsteşarının İmralı’ya gidip Öcalan ile konuşması mümkün değildi. Önemli bir aşama kaydedildi. Hükümeti takdir etmek lazım, demokratik hükümetlerin silahlı gruplarla müzakere masasına oturması kolay değildir. Hükümeti cesaretlendirmek gerekir. Barış sürecini sadece güvenlik perspektifinden değerlendirmemek lazım."

Çok üzerinde durmasa da, Türkiye'deki çözüm sürecini yakından izliyor. Türkiye'deki sürece ilişkin "iyimser bir bakış açısına sahip" olan Powell, bunu iki nedene bağlıyor. İyimser olmasının bir nedenini, şartların olgunlaşması olarak açıklıyor ve şöyle konuşuyor:

"İki tarafın da askeri yolla çözüme ulaşılamayacağını idrak etmesi gerekiyor. Türkiye'de bunu görüyoruz. İkincisi ise güçlü liderlik. Tony Blair güçlü bir liderdi. Görüştü. Örneğin, Mandela da böyle bir liderdi. Türkiye’de de böyle bir liderlik var ve bu sayede de çözüme gidebilirsiniz."

Seçimleri ise güç dönemler olarak yorumlayan Powell'ın önerleri şöyle:

 - Anlaşma kaçınılmaz olarak imzalanacak, barış olacaktır. Risk alabilen insanlar varsa, süreci güçlü şekilde yürütüyorsanız, her ihtilaf çözülebilir.

- Bunun için siyasi zorluklara rağmen süreç devam etmeli. Seçimler barış süreçleri için zorlu dönemlerdir. Kuzey İrlanda’da süreç seçim arifesinde çöktü, Blair Başbakan olduktan sonra tekrar başlatabildik.

- Türbülanslar, duraklamalar olabilir ama seçimler sonrası kazanılan ivmeyi, süreci nihayete erdirmek için kullanabilirsiniz.

- Süreç üç ayaklı bir tabure gibi. Bir ayağı Öcalan, ikincisi Kandil, üçüncüsü de hükümet. Üç ayağın sağlam olması lazım, yoksa tabure çöker.

- Bir de üçüncü tarafa ihtiyaç var. Çoğu hükümet bundan hiç hoşlanmaz. İrlanda’da üçüncü taraf katılmasın diye uzun süre direndik ama üçüncü taraf dahil olduktan sonra süreç kolay ilerledi. Türkiye’nin elinde büyük bir fırsat var.

Powell, barış süreçlerini yakından izlemiş bir uzman olarak Türkiye için iyimser... Çandar ise bu süreçleri içerden izleyen bir uzman olarak hiç de iyimser değil. Türkiye'de barış değil, güçlü bir ateşkes süreci olduğunu anlatırken, şu hatırlatmaları yapıyor:

"Bir çözüm süreci olduğu algısı yaratılmış durumda ama mobilitesi olan bir süreçten söz etmek çok zor. Türkiye’de esas olan güçlü ateşkes, çatışmasızlık hali. Bu çözüm süreci için gereklidir ama çözüm sürecinin kendisi değildir. Powell, müzakere masasının koreografisinin önemine değinirken, biz daha masayı göremedik!"

Powell'ın 400 sayfalık kitabında bu süreçlerin hiç de kolay olmadığı anlatılıyor. Kuzey İrlanda çözüm sürecini örnek alan hükümete de, barış nasıl yapılır öğrenmek isteyenlere de önemli ipuçları sunuyor.

Türkiye'de ise bu barış ve çözüm sürecinin nasıl yol alacağı, 7 Haziran'da ortaya çıkacak sonuca çok bağlı olacak... 

http://www.radikal.com.tr/132872013287200

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yazılmamış.
googletag.cmd.push(function() { googletag.defineSlot('/68858259/Radikal_Genel_Footer_970x250', [[728, 90], [970, 250]], 'div-gpt-ad-1425563507293-0').addService(googletag.pubads()); googletag.pubads().enableSingleRequest(); googletag.pubads().disableInitialLoad(); googletag.enableServices(); }); googletag.cmd.push(function() { googletag.display('div-gpt-ad-1425563507293-0'); });