Top
29/04/2014

Ali İsmail'in hatırına

Senelerce önce, çok iyi araba kullanan bir beyefendi Salihli’den İzmir yönüne ilerlemektedir. Karşıdan da bir başka beyefendi, İzmir’den gelmektedir. Trafik yok. Yol geniş. Ne olursa olur, sert frenler ve ikisi burun buruna çarpışmaktan son anda kurtulur. Bütün memleket erkeklerine doğuştan işlenmiş, nasılsa karşındaki hatalıdır hesap sorması ve bağırıp çağırma arzusuyla yanıp tutuşarak arabalarından çıkarlar. İkisinin de radyosu sonuna kadar açıktır ve ‘olay anında’ Fenerbahçe’nin golü vardır. Gülerler. Sarılırlar. Hatta ahbap bile olmaya karar verirler. Beyefendilerden biri babamdır. Ordan biliyorum!!! Her şampiyonlukta nedense o komik an gelir aklıma. Babam, Fenerbahçe’sinin üçüncü yıldızı taktığını göremedi ama, şampiyonluk sayımlarıyla ilgili dertliydi. Eski şampiyonluklar ve hebaya gitti hep bunca emekleeerr bakımından. Lefter Abi bakımından. Bal gözlerine sitem oturur, ’yav… niye kulüp de itiraz etmiyor ki...’ diye dertlenirdi. Şimdi daha yüksek seslerle, daha çok sesle dile getirilen, sayılmayan şampiyonlukların sitemini, yıllar önce kıymetli Bozkurt Yılmaz’ın formanın üzerindeki üç yıldızı yara bandıyla kapatmasından hatırlıyorum… Metin Sipahioğlu, ne zamandır yazıyor. Bilgili ve belgeli! Eksiksiz, hatasız yazıyor. Bu sene formaların arkasına yazdırılan 19, kabullenme değil Ali İsmail‘in hep kalacağı gencecik yaşı hatırına. Oysa pazar akşamı çığlıklar eşliğinde kavuşulan ‘şey’ 28. olmalıydı.

Biber gazı yiyenlere

Gençler bilmeyebilir büyük ihtimalle, pek güzel bir şarkıdır doğuyor ömrüme bir 28 yaş güneşi!! Fenerbahçe’ye de doğsun. Gökhan Gönül’ün melalini anlayan nesil için doğsun. Fazıl Say’ın senfonisini heyecanla dinleyip gözleri yaşaranların, ‘balıkları döndermişim’e eşlik etme kaabiliyetine de. Erikler tam olmadan sevinci sunan Ersun Yanal’a da çocuklarına da. Sevinç delisi oldukları için, direnmeyi bilmez sanılanların müthiş sabrına, gücüne. Sadakatine. Vazgeçmek fiilini unutanlara. Sarı çiçek yağmurlarına. Nisan yağmurlarına. Çocukların kulaklarından bu sene pek sık soprano seslerini esirgemeyenlere. Kaldırımlara. 3 yıl önce kalpleri kırılan, babaların nasıl anlatacağını bilemediği sıkıntıların bir parçası güzel çocukların neşesine. Tesis de tesis diye tutturmaktan vazgeçmeyen Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına. Çok güzel gülenlere. Hak edenlere. 

Fenerbahçe, pazar akşamı 19. şampiyonluğunu kadın ve çocuklar önünde kutladı. Bu şampiyonluk, 19’unda soldurulan Ali İsmail’in hatırınadır.

Veysel Efendi’nin afacanlarına. “Kimse bizsiz biber gazı yiyemez” iddia sahiplerine. Adresini Kadıköy olarak verirken, yüzlerine illa bir kasılma ifadesi ve yampirik bir gülümseme yerleşenlere. Karşıdan Fenerbahçe’ye gelmek de güzeldir cevabi mesajlarına. İkisinde de olamayan milyonlara.

Sevgilerine kast sistemi kondurmayanlara. Sevgi yarışı yapmıyoruz elbet diyip, bunu sürekli yapanlara!!! Tanışmadan, sarmaş dolaş olmaları için o iki renkten bir ipucu yetenlere.

Fenerbahçe, ne mutlu...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp