Top
Eyüp Can

Eyüp Can

eyup.can@radikal.com.tr

24/05/2014

Okmeydanı neden alarm veriyor?

Yine bir şiddet sarmalı ile karşı karşıyayız.

Okmeydanı barut fıçısı.

Dün biri cemevinde diğeri sokak ortasında iki vatandaşımız öldü, onlarca polis yaralı. Bir yanda molotoflu protestocuların şiddeti diğer yanda her toplumsal olaya orantısız müdahale etmeyi alışkanlık haline getiren polis şiddeti.

Şiddet şiddettir, kimden gelirse gelsin, kabul edilemez…

Devlet de yapsa yanlış, birey de örgüt de…

Ama bir de her bireyin, her bölgenin, her ülkenin farklı bir psikolojisi ve sosyolojisi var.

Bir protestoyu TOMA’yla, gazla, jopla, tüfekle bastırabilirsiniz ama toplumsal olayları tek başına güvenlikçi bir bakış açısıyla çözemezsiniz.

AK Parti hükümeti geçmişin hatalarından ders çıkarıp PKK gibi silahlı bir örgütle bile mücadeleyi tankla, tüfekle yapmaktan vazgeçti,
güvenlikçi bakış açısını geriye çekip siyasi bir çözüm süreci başlattı, fakat Gezi’den bu yana her toplumsal olaya tamamen güvenlikçi bir bakış açısıyla yaklaşıyor.

Aklı ve vicdanı olan hiç kimse 30 yıl boyunca süren on binlerce vatandaşımızın hayatına mal olan Kürt sorununun çözümüne karşı çıkmıyor.

Ama 'Kürt Sorunu’nu demokrasi, eşit vatandaşlık ve kardeşlik zemininde çözmek için cesur adımlar atan AK Parti maalesef Gezi’den bu yana her toplumsal olaya miyop bakış açısından dolayı adeta Türkiye’yi Alevi-Sünni ekseninde yeni bir soruna sürüklüyor.

Alevi-Sünni ekseni yeni değil…

Türkiye’nin tıpkı Türk-Kürt ekseni gibi bir din ve mezhep fay hattı da var.

Nasıl doğal afetlerin önüne geçmek için zemine uygun binalar inşa etmek gerekiyorsa, toplumsal patlamaların önüne geçmek için de etnik, dini ve sosyolojik zemininize uygun ayrıştırıcı değil kucaklayıcı bir siyasi iklim ve kurumlar inşa etmeniz gerekiyor.

Etmezseniz önce duygusal kopuş yaşanıyor sonra her türlü şiddete kapı aralanıyor. Okmeydanı bunun en canlı örneği.

Okmeydanı’nda bugün yaşananları anlamak için biraz filmi geriye sarmak gerekiyor. Evet Okmeydanı barut fıçısı.

Peki ama bu günlere nasıl gelindi?

Buyurun o bölgenin dinamiklerini bir gazeteci olarak uzun zamandır izleyen arkadaşımız İsmail Saymaz’ın analizi…
(İsmail Saymaz’ın yazısının tamamını BURAYI TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ)

Lütfen önyargısız dikkatle okuyun. Özellikle siz devlet yetkilileri… Çünkü Okmeydanı hepimiz için ciddi alarm veriyor… 

* * *

“Çoğunluğunu Alevi yurttaşların oluşturduğu Okmeydanı, Gezi Parkı eylemlerinden bu yana ‘olağanüstü’ günler yaşıyor. Çünkü bu semt, aynı zamanda yasal ya da yasadışı sol grupların sokak hâkimiyetiyle öne çıkıyor. Evlerinin duvarlarında Hazreti Ali’nin yeri neyse, sokak duvarlarında Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’nın yeri de o. Okmeydanı’nda hiçbir ev yoktur ki, evlatlarından biri siyasi nedenle cezaevine düşmesin ya da devlet şiddetine kurban gitmesin.

Gezi Parkı’ndan sonra can veren yedi gencin Alevi olması, bunlardan en küçüğünün, (14 yaşındaki Berkin Elvan’ın) Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazıyla ölmesi, semt halkında, inançlarından ve politik kimliklerinden ötürü her an devlet şiddetinin kurbanı olabilecekleri endişesi yarattı. Polisin şiddetinin hoyratlığı nedeniyle bu endişe, Okmeydanı’ndan başlayarak birçok yere sıçradı.
(...)

Alevileri ve Sünnileri ayıran Dörtyol mevkii, adeta bir sınır ve sinir boyuna döndü. Dörtyol’un alt yanında “Okmeydanı komünizme mezar olacak” sloganları, üst yanında “Okmeydanı faşizme mezar olacak” sloganları duvarlara kazındı. On yıllardır birlikte yaşama iradesi gösterebilen semt, ruhen bölündü. Bu günlerde Okmeydanı, 70’lerde olduğu gibi, bir saldırı ihtimaline karşı sokaklarda nöbet tuttu. Okmeydanı, dün Uğur Kurt’un cemevi avlusunda başından vurulduğu ana, bu şekilde getirildi.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp