Top
Evren Aybars

Evren Aybars

evrenaybars@gmail.com

20/01/2016

Kahve kokusu

Lise yıllarımda en büyük aşkım basketbol topuydu. O yıllarda, odamın duvarları Shaquille O'Neal, Michael Jordan, Scottie Pippen, Larry Johnson gibi bir sürü insan irisi abimizin posterleri ile tümüyle kaplıyken, günümün en az 3-4 saatini de o topun peşinde koşturarak geçirirdim. Elbette söylemeye gerek yok, şimdikinin 3 katı yerken 30 kilo daha hafiftim neredeyse... Güzel günlerdi...

O zamanlar, sıklıkla birlikte maç yaptığım bir arkadaşım vardı, benden 3 yaş küçük olmalı yanılmıyorsam, gerçi birbirimize rakip olmadık çünkü bizim ufak okula göre ben uzun kaldığım için pota altında takılırken, o arkadaş daha dışarıda oynardı. Fena da oynamazdı aslına bakarsanız, hatta o lise1 ben lise 3 iken aynı sene okul takımı formasını terletmişliğimiz bile vardır. Şimdilerde o arkadaş kahve işine girdi ve Ankara'daki az sayıda 3. dalga kahve dükkanlarından birisinin sahibi oldu.

Erhan Erdirik, uzun yıllar süren bir beyaz yaka işinden sonra, tabiri caizse, kafayı kırıp kendi cafe'sini açma hayalinin peşinden koşmayı başarmış. Abisiyle birlikte, işleri güçleri bırakıp bu yola gitmeye karar verdiklerinde ilk önce kahve işletmeciliği üzerine kurslar almışlar, MSA'da her haftasonu gittikleri kurslar sayesinde işin teorisini öğrendikten sonra, bundan bir yıl önce Ankara'da Emek'te ilk dükkanlarını açmışlar.

Grano ufak bir yer, hafif müzik, havada kahve kokusu, keyifle oturup çalışılabilecek, sohbet edilebilecek bir yer. Özellikle yurtdışında alışılmış, self servis kahve dükkanlarından. Londra'ya gittiyseniz, oradaki Pret-a-Manger gibi bir konsept olduğu söylenebilir. Gayet temiz ve düzgün bir yer.

Bu tür mekanları her yazdığımda tekrar tekrar söyleyeceğim. Bizim özellikle küçük ölçekli ve dürüst iş yapan işletmelere ihtiyacımız var. Grano, ilk günden itibaren tüm ürünlerini kendi reçetelerine göre üretiyor. Ürün çeşitliliği çok aşırı değil, ancak hepsi düzgün malzemelerle az miktarlarda taze üretilen ürünler, sandviç ve salata çeşitleri ile tatlı çeşitleri ağırlıklı. Croissant'larını bile kendileri üretiyorlar, ki bu çok zahmetli bir iştir. Pek çok büyük restoranda, artık malzemeler hazır paketler ile geliyor, geçtiğimiz günlerde örneğin, gittiğim bir Uzakdoğu lokantasında istediğimiz bir ürünün içeriğinden bir sosun çıkarılmasını rica ettiğimizde, ürünlerinin hepsinin soslarının hazır geldiği ve değişiklik yapılamadığı cevabını alınca durumun ne kadar acıklı olduğunu daha iyi anladım. O yüzden, daha küçük ölçekli, ancak gerçek malzemeler kullanarak iş yapan yerlerin değeri çok daha fazla.

Bolca farklı kahve çeşidini deneme şansının yanında, şu aralar Ankara'da gördüğüm en ucuz espresso fiyatı da 2,5 TL ile kendilerinde. Sandviçler 8-9 TL, salatalar 10-12 TL, tatlılar da 8-9 TL civarı fiyatlara alınabiliyorlar bu arada. Gayet makul, bu fiyatlara da gayet lezzetli.

Grano, şimdilik sadece Emek'te iş yapmaya devam ediyor. Ancak yavaş yavaş Ankara içerisinde yeni yerlere açılmaya da hazırlanıyorlar. Güzel kahveler ve lezzetli yiyecekler için, kendilerini instagram'da granoankara kullanıcı adıyla bulabilir, denemek için ise Emek mahallesi, 8. Cadde 3. Sokak'ta kendilerine uğrayabilirsiniz.

H-Sun Tepe Prime'a taşınmış

Bu arada, yine benzer konsepti ile benim çok beğendiğim ve yazdığım H-Sun, Ayrancı'daki yerini bıraktı ve artık Tepe Prime'da yeni lezzetleriyle hizmete geçti.

Özellikle kahvaltı malzemeleri ve öğlen yemeklerine yönelik salata ve zeytinyağlı çeşitleri ile oralarda uygun fiyatlı ve sağlıklı bir alternatif olarak düşünebilirsiniz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp