Koca sene geride kaldı. 2015 güzellikleri ve sıkıntılarıyla geçmiş oldu gitti. Benim açımdan kişisel olarak zevkle hatırlayacağım bir yıl olduğunu söylemeliyim, hayatın geneli ise bir hayli sıkıntılı...

Yeme içme konusuna bakacak olursak, bence bu senenin önemli konusu İstanbul'a dayanamayan Dünya markaları oldu. Sofra, Massimo Bottura ilk aklıma gelenler. Aslına bakarsanız, Instagram da sağ olsun, tarihte yeme içmenin bu denli pazarlandığı bir dönem daha olmamıştır. Buna rağmen bu şekilde büyük markaların bile dayanamadığı bir pazara sahip olmamız gayet ciddiye alınması gereken bir sorun.

Bu sene Türkiye'nin gastronomik gelişimi açısından beklentim, daha da önemlisi umudum, küçük işletmelerin sayısının artması. Bilkent'teki Sokak Ev Yemekleri'ni yazarken söyledim, küçük masraflarla açılan, uygun fiyatlara iyi kalite ürünlerle iyi yemekler sunmaya çalışan işletmelerin çoğalmasına gerçekten ihtiyacımız var. Örneğin, Fransa'nın herhangi bir kasabasındaki herhangi bir restorana gittiğinizde, ne ısmarlarsanız ısmarlayın belli bir kalite seviyesinde yemek alabileceğinizi bilirsiniz. Bizim ülkemiz gibi güçlü mutfak geleneğine sahip bir yerde de bunun olabilmesi en büyük dileğim. Dev yatırımlarla kurulan ve çok pahalı ancak sınırlı kalitede yemek veren yerler yerine uygun fiyatlı az kapasiteli yerlerin çoğalmasının çok büyük önem taşıdığını düşünüyorum.

Bunun haricinde bir diğer beklentim, Adana-Antep-Urfa mutfağının iyi örneklerinin yaygınlaşması. Bir kaç sene önceye kadar buralarda yenilen güzellikte kebapların İstanbul ve Ankara'da yakınından bile pek geçilemezken, bugün artık tüm bu şehirlerin yemekleri yakın kalitelerde bulunmaya başlandı ve giderek popülariteleri artıyor. Bu tür girişimlerin de çoğalacağını düşünüyorum.

2016'da bir diğer önemli beklentim ise, yemek harici. Ülkemizin huzura ve sükunete yeniden kavuştuğu, çocuklarımızın geleceğinden endişe duymayacağımız günlerin çok uzak olmamasını her şeyden fazla diliyorum.