Top
Ertan Acar

Ertan Acar

bilgi@ertanacar.net

29/12/2015

AVM'si olmayan sadece 21 ilimiz var

Son 10 yılda başta İstanbul olmak üzere pek çok büyük kentimiz birer şantiye alanına döndü. Kentsel dönüşümle birlikte, mahalle kültürü giderek kayboluyor. Yerine kimsenin birbirini tanımadığı, komşuluk ilişkilerinin ortadan kalktığı site kültürü, yaşamımızda iyice yer edinmeye başladı.

Site kültürünün yerleşmesi ile de alışveriş denen şey, esnaftan ve mahalleden daha çok, alışveriş merkezleri yani AVM’lerde gerçekleşen bir eyleme dönüştü. Çünkü artık sosyalleşme alanımız AVM’ler…

Son birkaç hafta sonu yolum İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki hatırı sayılır bazı AVM’lere düştü. “İğne atsanız yere düşmez” diye bir tabir vardır, duymuşsunuzdur. Yılbaşının yaklaşmasından mıdır bilmem, aracımı park edip AVM’lerin kapısından içeri girmem bile her seferinde yaklaşık 45 dakika sürdü. İçerideki mahşeri kalabalık ise ayrı bir konu.

Söz AVM’lerden açılmışken; Cushman & Wakefield’ın geçtiğimiz aylarda hazırladığı bir rapora göre, Rusya, şu anda 17.7 milyon metrekare ile Avrupa’nın doğusundaki en büyük AVM pazarını oluşturuyormuş. Onu, 9.2 milyon metrekare ile Polonya ve 8.3 milyon metrekare ile Türkiye takip ediyormuş. Hiç şaşırtıcı değil, değil mi?

Aynı rapora göre, Orta ve Doğu Avrupa’da geniş bir alana hizmet veren yeni ve baskın bölgesel alışveriş merkezlerinin yapılması yaklaşımı hakim iken, AVM geliştiricilerinin, gelecekte küçük veya eski alışveriş merkezi arayışları nedeniyle Batı Avrupa’nın en büyük pazarlarında genişletme ve yenileme çalışmalarının sayısında bir artış gözleniyormuş.

Geçen yıl sonunda Avrupa’nın batısında toplam AVM alanı 104.9 milyon metrekareye ulaşmış. Fransa, 17.7 milyon metrekare ile en büyük pazar olarak ilk sıradaki yerini korurken, onu 17.1 milyon metrekare ile İngiltere takip etmiş. 14.4 milyon metrekare ile Almanya üçüncü sırada yer almış.

Son yıllarda gündemin odağında hep AVM'ler var. Kimi zaman siyasete konu oluyor, kimi zaman sosyal ve ekonomik değişimin simgesi olarak algılanıyor.

Geçtiğimiz aylarda da oldukça hararetli tartışmaların odağındaydı. Ama her ne olursa olsun, önemli bir ticaret ve ekonomik kaynak olması nedeniyle her zaman önemini koruyor. Küçük veya büyük sermaye grupları, AVM'lere yatırım için fırsat kolluyor.

"Doğru zaman, doğru lokasyon ve doğru proje" vizyonuyla hareket eden yatırımcılar, bu üç sacayağını bir araya getirdiğinde, yatırım yapmaktan kaçınmıyor. Son beş yılda en fazla AVM artışı sırasıyla İstanbul, Ankara, Muğla, İzmir, ve Gaziantep'te gerçekleşmiş.

Türkiye genelinde 14 ilde sadece birer AVM yer alırken, 21 ilde ise hiç AVM bulunmuyor.

Bilişim ve Danışmanlık Şirketi Maptirks'in yaptığı araştırmaya göre Artvin, Bilecik, Bitlis, Çankırı, Düzce, Erzincan, Karaman, Kastamonu, Mardin, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye ve Tokat illerinde sadece birer tane AVM yer alıyor. Burdur, Bartın, Sinop, Çorum, Kırşehir, Yozgat, Sivas, Gümüşhane, Bayburt, Rize, Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Tunceli, Bingöl, Muş, Van, Şırnak, Adıyaman ve Kilis illerinde ise AVM bulunmuyor.

Yatırımcı açısından bakıldığında, bir şehirde AVM yatırımı yapmak için nüfusun en az 200 bin olması gerekiyormuş. Elbette yatırım planlanan kentin insanın ekonomik durumu da bu yatırım kararını almakta etkili. Artık oldukça büyük kasabalara da AVM yapılabiliyor örneğin. Anadolu'da ticaret de süratli bir artış içinde. Dolayısıyla AVM yatırımcısının bundan sonraki hedefi, rekabetin daha az olduğu Anadolu şehirleri…

Gelecekte semt AVM'lerinin revaçta olacağını da söyleyebiliriz bugünden. Çünkü yatırımcı, ya tüketicinin yakınına gidecek ya da tüketicinin her şeyi bulduğu büyük AVM'lerden yapacak.

2014 yılında 338 olan AVM sayısı 2015 yılı sonunda, toplam alanı 10 milyon 200 bin metrekareyi aşan 361 alışveriş merkezine ulaştı. Kiralanabilir alan olarak ölçülen Türkiye'nin perakende yoğunluğu ise 131 metrekare seviyesine çıktı. Ancak Ankara 300 metrekareye yaklaşan alışveriş alanı ile şampiyonluğunu korurken, yakında 10 yeni AVM’si daha olacak.

Bir de AVM’lerdeki markaların çekici satış stratejileri ile kapıdan içeri giren harcamadan çıkamıyor. Ziyaretçilerin yüzde 70'inin, 50 TL ile 200 TL arasında harcama yaptığı tespit edilmiş. 2014 yılında 1,7 milyar ziyaretçinin cebinden yaklaşık 90 milyar lira çıkmış mesela…

Müthiş bir tüketim çılgınlığı içindeyiz. Tasarruf etmek ne demek, unuttuk. Zaten Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin, Negatif Nitelikli Bireysel Kredi ve Kredi Kartı Ekim 2015 Raporu’na göre, bireysel kredi veya kredi kartı borcu nedeniyle yasal takibe girenlerin sayısının, geçen yılın ilk 10 ayına göre yüzde 2 artarak 1 milyon 151 bin kişiye yükselmiş olması bunun en büyük göstergesi.

Anladım ki artık tüketerek mutlu oluyoruz. Toplum olarak limitleri zorlamayı, kredi kartlarının limitlerini zorlamak şeklinde anladığımız kesin…

Aferin bize!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp