Top
30/07/2015

Nuri Bilge'nin parkası ve Emin Alper

Şehrin, ülkenin ve belki hayatın tamamının abluka altına alındığı bir zaman. Polis operasyonları, gizli ve açık siyasi çatışmalar ve şüphe! Emin Alper’in Venedik Film Festivali’nde yarışacak filmi Abluka, konusundan anladığımız kadarıyla bugünlerin ruh haline benzer bir atmosferde geçiyor. Emin Alper’in şu bunaltıcı atmosferi çağrıştıran bir film çekmesinde çok da şaşırtıcı bir şey yok aslında. Çünkü ilk filmiyle elde ettiği başarının hemen ardından verdiği söyleşilerde, çok daha politik bir kulvarda ilerleyeceğini söylemişti.

Tepenin Ardı, az sayıdaki o güçlü ilk filmlerden biri. Dağın başında bir çiftlikte, erkeklerin bütün oyunu kurduğu bir küçük topluluk aracılığıyla iktidar, ötekileştirme, nefret ve de şiddet meselerini anlatan bir film. İnsana dair temel meselelere bakıp, büyük sözler söyleyen ama bunu bağırıp çağırmadan, güzel bir hikayenin içine katarak izleyiciyle paylaşan o güzel fimlerden, iyi romanlardan biri. Dışarıda da Türkiye’de olduğu kadar beğenildi. 2012’de Berlin Film Festivali’nin Forum bölümünde gösterildi ve memlekete iki ödülle döndü. Neticede hepimiz fark ettik ki, dünya festivallerini dolaşacak, filmlerini dünya aleme gösterip ödüller alacak bir yeni sinemacımız oldu. Kendisini dünya sinemasının parçası olarak gören, orada olmak isteyen yeni bir sinemacı kuşağı yetişiyor. Bu kuşağın öncüsü belki de idolü ise Nuri Bilge Ceylan. Cannes'da verilen neredeyse her ödülü en az bir kez almış kendini defalarca kanıtlamış bir sinemacı Nuri Bilge Ceylan. Nitekim, bu yılki Venedik film festivalinde de  Altın Arslan jürisinde yer alıyor. İşte Emin Alper, Nuri Bilge Ceylan'ın arkasından gelen bu yeni kuşağın dikkat çeken isimlerinden biri. Bana öyle geliyor ki Emin Alper'in Nuri Bilge Ceylan'a benzeyen tek yanı Uluslararası başarısı değil. Diğer benzerlik sinema dili.

2012’de Bahar Çuhadar’ın sorularına yanıt verdiği röportajın başlığı, “Daha politik filmler yapacağım.” İlginç olan şu ki, Emin Alper’in şimdiki filmi hakkında ta o zamandan ipuçları veren ve yazıya başlık olan bu bölüm Nuri Bilge Ceylan'la ilgili. Bahar Çuhadar onu Nuri Bilge Ceylan'ın mirasçısı olarak gören eleştirileri soruyor.

“Kendini Ceylan'ın mirasçısı olarak görüyor musun?” diye soruyor. Emin Alper şu cevabı veriyor: “Yaptığı sinema anlamında mirasçısı olduğumu düşünmüyorum. Ben daha politik bir sinemaya doğru gideceğimi tahmin ediyorum. Ama çok gurur verici bir laf tabii.”

Emin Alper, Türkiye’nin yaşayan en önemli sinemacısına benzetilmeyi bir gurur vesilesi saysa da bu fikri pek kabul etmiyor. Ama ben yine de Emin Alper'in sadece kariyeriyle değil sinemasıyla da Nuri Bilge Ceylan kulvarında ilerleyen bir sinemacı olduğunu düşünüyorum. Belki edebiyat klasiklerine olan bağlılıklarından kaynaklanıyordur bu akrabalık belki aynı okulda okumuş olmakla...

Dün onun Venedik’te yarışacağını duyuran basın bülteniyle birlikte gönderilen ve muhtemelen bugünkü gazete-internet haberlerine eşlik ediyor olan parkalı fotoğraf işte bütün bunları hatırlattı. Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler filminde, kürklü kapüşonlu paltoyla verdiği o poza benzeyen bu fotoğrafı Emin Alper de seviyor olmalı...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp