Top
Bağiş Erten

Bağiş Erten

bagis.erten@gmail.com

26/09/2013

Bu ülkede futbolun sahibi başkanlardır!

Bir kez daha şu gerçeği gördük: İsminiz, cisminiz, ağırlığınız, etkiniz ne olursa olsun, adınız Fatih, soyadınız Terim olsa, herkesi korkutan bir yapınız bile olsa dahi şunu bilmelisiniz ki bu ülkede futbolun sahibi başkanlardır, yöneticilerdir. Onlar buyurur, onlar eser, onlar üfürür, onlar yapar. Ve daha da acısı bir gün herkesin Fenerbahçeli olmasa da Aziz Yıldırım olma tehlikesi vardır.
Adını koyalım; evet Fatih Terim kovuldu. Ne zaman? Ligin ilk çeyreği bile bitmeden... Ne zaman? Şampiyonlar Ligi’nde kader belirleyecek bir maçtan önce... Ne zaman? Sezon sonuna dek, Dünya Kupası’na katılsa dahi, en fazla 4-5 maç milli maç oynanacakken. Neden önemli bunlar? Çünkü zamanlama ve kararın duyuruluş şekli açıkça öfkeyi, plansızlığı, inatlaşmayı, ego savaşını çağrıştırıyor. Asla kurumsallığı değil...
Fatih Terim’le çalışmanın zorluğundan bahsetmenin bugün bir anlamı yok. Çünkü daha işin en başında “Benimle çalışmak kolaydır” demediği kesin. Anlaşırken de aynıydı, ayrılırken de öyle olacak. Yani ‘eleman’ hep buydu, gene bu. Evet, kurumsallaşmanın simgesi değil Fatih Hoca. Her şeyi tek elde toplamayı seviyordı. Karizması kadar kibri de vardı. Evet, yüksek egoluydu. Ama yüzünüze gülüp başka bir şey yapmadı ki! Neyse o!
Yanlış anlaşılmasın. Fatih Terim’le çalışmak artık sizi yoruyor olabilir. Kafanızdaki Galatasaray imajı neyse ona uymuyor olabilir. Yaptıklarından, hırçınlıklarından, ‘bağımsızlığından’, ‘İmparatorluğundan’ sıkılmış olabilirsiniz. Aldığı bazı tavırları ve söylediği bazı sözleri saygısızlık olarak da görebilirsiniz. Bunları anlamak/anlamlandırmak mümkün. Ama eğer tüm bunlar yüzünden Fatih Hoca’yla yolları ayıracaksanız bunu planlamak, doğru iletişimle anlatmak, emeğe saygı göstererek yapmalısınız. Aksi durumda insanları ‘iki imparatorluk’ arasında seçim yapmaya zorlamış olursunuz, ki inanın bir süre sonra tercih edilen siz olmayabilirsiniz.
Bu ülke tek adamlığın her türünü gördü zannediyorduk. Zorbası, dediğim dediği, ayrımcısı, otoriteri, güler yüzlüsü, sinsisi, öfkelisi, eli maşalısı, içten pazarlıklısı... Sanırım şimdi de ‘kurumsal Batılısı’nı göreceğiz. Aziz Yıldırım’ın tek kişilik ‘kurumsallığı’, Demirören’in parayla, mevkiyle, ilişkiyle ‘kurumsallığı’, Hacıosmanoğlu’nun ceberut ‘kurumsallığı’ndan sonra sırada Batılı/liseli tek adam ‘kurumsallığı’ var yani. “Kimse Galatasaray’dan büyük değildir” derken koca tarihiyle kulüpten değil, kendinizden bahsettiğinizi hepimiz biliyoruz.
Ağar’la dostluğu, ‘kötü kaybedenliğinin’ vesikası olan İsviçre maçı, geçen seneki Mersin İdman Yurdu maçı ve daha pek çok ‘icraatı’ sayılabilir Terim’in. Ama bu ülke futbolunun en önemli gerçeklerinden biridir. Çalışması zor olduğuna eminiz. Ama bunu bilerek göreve getiren sizsiniz. Şimdi ‘arkayı sağlama aldıktan’ sonra onu böyle gönderemezseniz, göndermemeliydiniz. Bırakın Fatih Terim’i, kimseye bunu bu şekilde yapmamalısınız. Görüşmeden, konuşmadan, bir ayrılma yolu bulmadan... Sözleşme uzatmadığı için kadro dışı bırakılan oyunculara reva gördüğünüz muameleyi hak eden biri değil Terim.
Fatih Terim bile mazlum ve mağdur oluyorsa bu ülkede, işimiz iş vallahi.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp