Top
Şirin Sever

Şirin Sever

sirin.sever@milliyet.com.tr

21/03/2024

Kate neredesin, ses ver!

‘Kate’e ne oldu?’ sorusu günlerdir arkadaşlarımın dilinden düşmüyor. Kahve içerken, yemek yerken, okey oynarken, iş yaparken sürekli duydukları yeni haberleri paylaşıyorlar birbirleriyle. Bana da fenalık geldi artık, sanırsın üst kattaki komşularından haber alamıyorlar! Geçen gün dayanamadım, bunları karşıma alıp dedim ki; “Bir ay bana ulaşamasanız, ‘nerede bu’ diye sormazsınız, Kate kadar merak etmezsiniz yemin ederim!” Kaldılar öyle, suratıma baktılar ve şöyle dediler: “Sen prenses misin ki?” O zaman idrak ettim işte gerçeği; prenses değilsen bir hiçsin! İşin şakası bir yana, sadece bizim kızlar değil, bütün dünya Prenses Kate’e kilitlenmiş durumda. Kate ocak ayında ameliyat olduktan sonra hiçbir yerde görünmedi, hiçbir etkinliğe katılmadı. Öldüğünü söyleyenler, aldatıldığını söyleyenler, depresyonda olduğunu ileri sürenler derken, her türlü komplo teorisi üretildi ama yine de saraydan ses çıkmadı. Nihayet geçen gün bir video yayınlandı, flaş flaş flaş...

İngiliz tabloid gazetesi The Sun tarafından yayınlanan görüntülerde; Galler Prensesi Kate Middleton, eşi Prens William ile yürüyor, keyifli ve sağlıklı görünüyordu. Ama kimse inanmadı; ‘O Kate değil dublörü’, ‘yapay zekayla yayılan görüntüler’ denildi. Açıkçası ilk bakışta bende de ‘Bu Kate değil’ izlenimi oluştu ama üst kat komşum da değil sonuçta, iddialı olamayacağım. Sonuçta, olayları böyle alt alta sıralayınca bizim kızlara hak vermiyor değilim... Bu prenses kişisi neden ortalıkta yok? Ne olmuş olabilir? Dedikodular öyle sarpa sarmış durumda ki; Prens William’ın ilişki yaşadığı öne sürülen aile dostları Rose Hanbury çıkıp açıklama yapmak zorunda kaldı “Böyle bir ilişki yok” diye. Ama kimse yemedi; sonuçta o mu bilecek, biz mi?!! Özetle Kate’in derdi bütün dünyayı gerdi ama İngiliz Kraliyet Ailesi hâlâ sessiz. Bu kadar komplo teorisi havada uçuşurken, neden çıkıp bir açıklama yapmıyorlar, oldukça enteresan. Ya söylenenlerden biri doğru çıkacak ya da bu denli gündem olmak hoşlarına gitti. Neyse biz seçimi falan bile unuttuk; çekirdeklerimizi aldık, kim girdi, kim çıktı, Saray’ı izlemedeyiz. Ama İngiltere’deki sarayı!

Geçinmeye gönlü var mı?

Usta tiyatrocu Nevra Serezli, bir röportajda ilişkilere dair iddialı cümleler kurmuş. Rahmetli Metin Serezli ile 45 yıllık mutlu bir ilişki sürdürdüğüne göre, söyledikleri önemli diyerek okumaya başladım... Usta oyuncu şöyle demiş; “Uzun ve güzel bir ilişki için birinci ve en önemli kural, ne olursa olsun yatağa küs girmemek...” Uzun evlilik sürdürenler hep aynı tavsiyeyi verir ama zamanın ruhu öyle değil maalesef. Kimse burnundan kıl aldırmıyor ki; nasıl olacak o iş? Herkes ‘ben haklıyım’ diyor, diğerinin hizaya gelmesini istiyor. Dolayısıyla o işler öyle söylendiği gibi olmuyor pek. İkinci cümle şöyle: “Ben akıllı bir kadının isterse erkeğine her şeyi yaptırabileceğine inanıyorum. Eşiniz sabit fikirliyse alttan alta işleyeceksiniz onu, sanki kararları kendi alıyormuş gibi hissettireceksiniz. Bunu güzel sözle mi, bir gecelikle mi, dolma sararak mı yaparsınız bilemiyorum, sizin hayal gücünüze bırakıyorum...” Bakın bu da iddialı. Kısmen hak verilebilir ama tam bu noktada da devreye o şahane gerçek giriyor işte; geçinmeye gönlü olan her şeyi yapıyor zaten, taktik gerekmiyor ki! Erkekler istedikleri zaman her şeyi öyle güzel düşünüp öyle güzel yoluna sokuyor ki, sizin tiyatro çevirmenize gerek bile kalmıyor. Ama isterse! Sevdiği kadını kırmamak için, onu küstürmemek için, onu kaybetmemek için varını yoğunu ortaya koyuyor, onu mutlu etmeye çabalıyor. O yüzden, bu kadar net tahlillere inanmıyorum pek. Her ilişki nevi şahsına münhasırdır ve her taktik herkes için geçerli değildir.

Ramazan’da en sevdiklerim

Oruç tutabilen birisi değilim ama Ramazan ritüellerini severim, birlikte oturulan iftar sofralarını önemserim. Zaman zaman arkadaşlarımla iftar davetlerine katılıyorum ve şunlara bayılıyorum:

Hurmayla yemeğe başlamak.

Yemekte sürekli çay içmek. Siz sormadan otomatik olarak bardağın doldurulması şahane hareket bence.

Pideye kayıtsız kalamamak. Çorbadan sonra, ana yemekten sonra, her daim tulum peyniri ve tereyağıyla sürekli yiyorum, duramıyorum.

İlle de güllaç! Başka zaman aklımıza bile gelmeyen bir tatlının iftar sofrasının yıldızı olması çok enteresan değil mi?

SEÇMENE TELEFON MU? ABARTMAYIN ARTIK!

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler nedeniyle ortalık seçim afişleri, telefonlara gelen miting mesajları, seçim otobüslerinden yükselen ve kulaklarımızı kanatan seçim şarkıları ile dolu. Anlıyorum, adaylar kendilerini tanıtıyor ama mesela seçim şarkısından etkilenip oyunu değiştiren var mıdır, gerçekten merak ediyorum! Geçen gün bir uzman yorumu okudum; evet, doğru şarkı seçmenin duygularına etki ediyormuş. Bir şarkıyla başkan seçmek enteresan tabii! O zaman şöyle sorayım; şarkıyla oyunu kime vereceğine karar veren insanlar, adaydan telefon gelince neler yapmaz?!! Geçen gün bir seçim bürosundan aradılar, “X beyin seçim ofisinden arıyoruz, başkan adayımızdan bir isteğiniz var mıdır?” diye sordular. Bu da uzay seviyesi sanırım! “Mesaj atıyordunuz, şimdi de aramaya mı başladınız” dedim, “İyi günler” dedi ve kapattı. Yahu isteği olan zaten arar, seçim bürosunu bulur, olmadı sosyal medyadan ulaşır, isteğini iletir. Tek tek seçmeni aramak nedir, rahatsız olan bir tek ben miyim acaba?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp