Top
Şirin Sever

Şirin Sever

sirin.sever@milliyet.com.tr

15/09/2019

‘Uzaktan’ çalışanlar kafeleri batırıyor mu?

Evden çalışanların ya da şöyle diyelim ‘uzaktan’ çalışanların artmasıyla birlikte, kahve dükkanlarını ofis olarak kullananlar giderek artıyor. Artık hangi kafeye gitseniz durum aynı... Her masada laptop’unu açmış kafasını kaldırmadan çalışanlar ya da kitap okuyanlar var. Bazen yer bulup oturamıyorsunuz. Çalışmak iyi de; saatlerce yer işgal edip tek bir kahve içenler kafelerin en büyük derdi. Kafe tenhaysa neyse de; müşterisi bol yerler için bu, gerçek bir sorun. Kafe sahipleri giderek yayılan bu ‘trend’ karşısında çaresiz. Hatırlarsanız, yaz başında sosyal medyaya yansıyan bir tartışma olmuştu. Yazar Murat Meriç, Twitter hesabından, Kadıköy Moda’daki bir kafede bilgisayar açmanın ve kitap okumanın yasaklandığını duyurmuş, olay epey tartışılmıştı. Mekan sahibi de, çok yoğun oldukları için bu uygulamaya gittiklerini açıklamıştı. Yarım saat ya da bir saat oturup kahvemi içerken bilgisayarımı açmak istiyorsam ya da kitabımı okuyorsam kime ne? Ama sorun saatlerce ‘mekana çökenler’di! Bu yüzden de kural gerekiyordu. Sadece bizde değil, Amerika’da da bu konu tartışılıyor. Tartışma sorusu da şu: Uzaktan çalışanlar kafeleri batırıyor mu? Wall Street Journal gazetesi de, geçtiğimiz günlerde bununla ilgili bir yazı yayımlayarak bu konuda yeni görgü kuralları oluşturmak gerektiğinden bahsetmiş... Sonuçta kafeler de bir toplumsal alan ve görgü kuralları şart! Mevcut yazıya göre bu görgü kuralları nelermiş, buyrun bakalım:Görgü ve biraz saygı lütfen!Kural 1: Sadece istendiğin yerde çalış.. Yani bir mekanda başını bilgisayara gömmeden önce, kafenin yoğun saatlerini sormalısın. Bir kafe sahibi şöyle diyor: “İçinizden gelen bir his olmalı; belki biraz bilinç. Belki de şu an kalkma zamanımdır diyen bir ses...” Kural 2: Önce satın al, sonra otur.. İçeriye girdiğinizde kasada uzun sıra varsa, boş sandalyelerden birine çantanızı koymayın, sıranızı bekleyin. Kuyruktakilerin de hakkı var, onu gaspetmeyin. Kural 3: Bütün gün oturacaksan, küçük bir kahveden fazlasını satın al.. Bazı kafe sahipleri saat başı yemek veya kahve siparişini uygun buluyor. Eğer bunun maliyetinden korkuyorsanız; ofis kiralarını düşünün! Sonuçta, o kafe de bir işletme değil mi ama? Kural 4: Burası aslında sizin ofisiniz değil, sadece tek bir yeri kaplayın.. Yani ortak masaları işgal etmeyin; çok fazla alet getirmeyin veya kağıtlarınızı her yere saçmayın. Evde wi-fi bozulduğu için, masaüstü bilgisayarını kafeye getiren bile görmüş kafe sahipleri!!! Kural 5: İş aramanı kafede yapma... Diğer müşterileri konferans konuşmalarınızı dinlemeye maruz bırakmak kaba ve garip. Dışarı çıkın ve konuşmanızı dışarıda yapın. Kural 6: Çalışanlara ve müşterilere empatin olsun. Tuvalete gittiğinizde baristalardan çantanıza bakmalarını rica etmeyin. Ya da prizleri sahiplenmeyin. Etrafta yeteri kadar priz yoksa ve şarjınız bitmek üzereyse, kendinize çalışacak başka yer bulun. Mesela eviniz gibi.EVDEN RAHAT!Esnekleşen kurumsal kültür ve gelişen teknoloji sayesinde artık çok daha fazla insan ‘uzaktan’ çalışıyor. 2016 Gallup raporuna göre; Amerikalılar’ın yüzde 31’i iş saatlerinin yüzde 80’ini evinde çalışarak geçiriyor. Evlerdeki bir sürü dikkat dağıtıcı yüzünden de kahve dükkanlarına taşınıyor.SARDI DRONE KORKUSU!Drone deyip geçmeyin… Sadece yerden yükselip havalı fotoğraflarınızı çekmek ya da şahane manzaralar kaydetmek için değil bu aletler. Artık drone kullanmak bir spor. Drone pilotluğu diye bir şey var. Bu işin Türkiye’de kurulan bir ligi bile mevcut hatta. Drone’ların savunma sanayi alanında da kullanıldığını biliyoruz. Türkiye, kamikaze drone’lar sayesinde çok sayıda başarı elde etmiş durumda. Son okuduğum habere göre de; Türkiye’nin ilk drone ordusu savaşa hazır halde. Nereden çıktı bu drone ilgisi derseniz; algıda seçicilik! Gerard Butler’ın ABD Başkanı’nın yakın koruması rolünü oynadığı vizyondaki filmi ‘Kod Adı Angel’ı izledim... Morgan Freeman’ın hayat verdiği Amerikan Başkanı, bir gölde balık tutarken ve etrafı koruma ordusuyla çevrili iken, bombalı drone’larla suikaste uğruyor. Sahneler müthiş ama ama drone’ların kötü niyetli ellerde neye dönüştüğünü görmek panik yarattı. Şimdi bu filmlerden de etkilenen olur mu diye kafamda deli sorular! E dizilerden etkilenen bundan niye etkilenmesin?Kapıya bir kap aşure!Uğur ve bereket getirdiğine inanılan aşure ayı başladı. Yapmayı bilmem ama çok güzel yerim, bayılırım! Bu aralar, Instagram’da da kase kase aşureleri görünce aklıma geldi… Hayvanlar için kapınızın önüne bir kap su bırakın kampanyasının benzeri bir kampanya başlatmak istedim... İhtiyacı olanlar için de kapınızın önüne bir kap aşure koyun, sevaptır.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp