Top
01/05/2023

Benim çocuğum en iyisi olmalı!

Ailelerin çocuklarını iyi bir okula kaydettirme yarışı anne karnına kadar uzandı. Bazı kolejler için çocuğun doğum belgesi alınır alınmaz sıraya giriliyor, bir haftalık bebekler dahi okula yazdırılıyor. 3 aylık bebeğini kayıt yaptırmak isteyen velilere “Geç kaldınız” denilerek, bebek yedeğe alınıyor. Pek çok aile için çocuklarının okul arayışı anne karnında başlıyor.

Bu durumu abartan, bunu yarış haline dönüştüren veliler de var. Özellikle belli statüdeki kişilerin okuduğu okullara kayıtta geç kalmak istemeyen velilerin kayıt telaşı, ne yazık ki anne karnına kadar uzanıyor. Aileler, mükemmel çocuk yaratma telaşında; oysa mükemmel çocuk yoktur, kendisi gibi olmasına izin verilen mutlu çocuk vardır. Anne babalar genellikle kafalarında oluşturdukları ideal çocuğa erişme düşüncesinde. Çocuklar, renklerine bizim karar verdiğimiz boyama kitapları değildir. Her birinin elinde hayatlarına vermek istedikleri renkler var aslında.

Her çocuğun potansiyeli birbirinden farklıdır. Çocuğun potansiyelinin göz önünde bulundurulması önemlidir. Başka çocuklardaki potansiyeli kendi çocuğundan beklemek, çocuğa karşı haksızlıktır. Bir ebeveynin çocuğuna verebileceği en büyük hediye, kendisi gibi olmasına olanak sağlamasıdır. Ebeveynler arasındaki bu amansız yarış, çocukları çocuk olmaktan ziyade “küçük birer yetişkin” haline getiriyor.

Onlara ebeveynlerin hayatının çocuk versiyonunu yaşatmak yerine, çocukluklarını yaşamaları için fırsatlar yaratmak gelişimleri açısından çok daha faydalı olur. Çocuklar istemeden de olsa yaratılan bu baskıyı üzerlerinde hissedebilir. Ebeveynlerin niyetleri farklı olmasına rağmen verdikleri mesaj açıktır: “Senin yerine ben karar veririm, senin seçme ve değiştirme şansın yoktur!” Bazı olanaklardan yoksun olarak büyüyen ebeveynler, çocuklarına kendi yaşadıkları mahrumiyetleri yaşatmamak adına fazla verici oluyor.

Çocuk istemeden bir takım olanaklar önüne hazır sunuluyor. Çocuğun ihtiyacının ne ve ne kadar olduğunun gözlenmesi önemlidir; çünkü bazen çok fazla olanak sağlamak, çocuğa iyilik yapmak anlamına gelmiyor. Birbirleriyle kıyaslama yapan aileler, sürekli yetersizlik duygusuna kapılıyor. Günümüzde her şey çok hızlı değişiyor, ancak bu değişime ayak uydurmanın mantıklı sınırlar içerisinde yapılması gerektiği unutulmamalı. Çocukların hayatta geri kalmamalarının yolu, her şeyi yapmalarından değil, yaptıkları işleri iyi yapmalarından geçiyor.

Bu nedenle niceliksel ölçümlerden uzaklaşıp, niteliğe odaklanmak çok daha doğru olur. Bir çocuğu başarı odaklı yetiştirmek, çocuğun süreçten ve hayattan keyif almasını engeller. Başarı odaklı çocuk, sadece sonuçla ilgilenir. Çocuk sadece iki seçenek içinde sıkışır kalır: Kazanmak ya da kaybetmek! Hayata böyle bakmaya başlayan çocuklarda sıklıkla görülen problem, amansız mükemmeliyetçiliktir.

Sonucun istendiği gibi olmaması durumunda, çocuklar kendileri için oldukça acımasız olurlar. Hırsları, hatalarından ders almalarını engelleyecek boyuta ulaşır. Çocukların, sonucun ne olduğuna değil, sürecin nasıl işlediğine dair yönlendirilmesi, işte bu yüzden çok önemlidir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp