2023, hepimiz için yaşamı ve ölümü, hayattaki değerlerimizi sorguladığımız, her anımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha idrak ettiğimiz büyük bir felaketle başladı. Başından beri altını çizdiğim şey; bu süreçlerde yaraları birlikte sarmanın kıymeti. Elbette yas tutuyoruz, üzülüyoruz, zaman zaman duygularımıza yeniliyoruz ancak birlikte iyileşmek en değerlisi. Bu süreçte şahit olduğumuz şey; felaketlerin yıkıcı ve sarsıcı olduğu kadar ne kadar birleştirici de olduğu. Her çevreden insanın sadece yardım edebilmek amacıyla bölgelere gelmesi ve iyiliğin şifa veren gücünü hissetmemiz.

İKLİM SINAVI ARTIK KAPIDA

Bir diğer yandan altını çizmemiz gereken en önemli şey; kapıda bekleyen kuraklık. Yağmayan yağmur ve kar, sınırlı üretim kaynaklarının zorlanmasına sebep olacak. Kuraklık toprağın verimini engellemenin yanı sıra, hasadın verimini engelleyecek. Yemeğin temeli olan ürünlerin üretimi, çiftçinin yaşayacağı sıkıntı toprağa yansıyacak.

İKLİM KRİZİNİN SOSYAL BOYUTU

Yapılan araştırmalar Türkiye’deki genç jenerasyonun yüzde 73’ünün iklim krizinin farkında olduğunu doğruluyor. Kaldı ki deprem zamanında da bu jenerasyonun afetler karşısındaki tepkisini, bizzat gelerek bölgedeki yardım çabasını deneyimledik. Bu duygu ve hassasiyetin sürdürülebilir şekilde duyarlı çabalarla genele yayılması, acil eylem planlarının yapılması gerekiyor.

ATA TOHUMLARI GELECEĞE İZ BIRAKACAK

Anadolu’da bulunan ata tohumları çok değerli. Bu bölgelerde tarımı güçlendirmeyi ve gelecek nesillere ata tohumları ile sürdürülebilir bir tarım için alt yapı hazırlamayı çok önemsiyorum. Tarımı temel değer almamız gerekiyor. Gelecekte yaşanacak toprak ve gıda sıkıntıları için öngörülü politikalar geliştirmek gerekiyor. Toprakla buluşamayan nitelikli tohumlar, geleceği inşa ederken yaşayacağımız sıkıntıları gösteriyor.

Küreselleşen dünyada tekelleşmeden sıyrılmak, yereldeki üreticiyi korumak, geleceğin gıda politikalarını oluşturacak. Norveç’te oluşturulan ve gelecek nesil için saklanan Tohum Bankası örneği, geleceğin toprak ve tarımda olacağını çok net gösteriyor. Yaşanan doğal afetler sonrası bir kez daha anladık ki doğru yapılaşma, doğanın temel değerlerinden kopmadan yapılacak tarım, geleceği belirleyecek. Bu konuda bireysel olarak sorumluluklarımızı almalıyız. Geleceği birlikte kuralım ve birlikte yaralarımızı saralım.