Top
26/03/2023

Togg'un başarısı ve eksiği

Türkiye’nin, yollara çıkamayan Devrim ve artık üretimi kalmayan Anadol’dan uzun bir süre sonra geliştirdiği yerli otomobil markası TOGG nihayet vitrine çıkmaya hazır… Markanın C-SUV segmentindeki ilk modeli T10X için bir haftada 100 bin adet ön sipariş verildiği açıklandı. 2023 yılı boyunca kullanıcılarla buluşacak 12 bin adet T10X için ön sipariş süreci 27 Mart’a kadar devam edecek. Ön sipariş veren kullanıcılar için 28 Mart’ta noter huzurunda çekiliş düzenlenecek ve araç almaya hak kazananlar belirlenecek. TOGG T10X, satışa sunulmasının üzerinden geçen ilk dört saatte 7 bin 734 adetlik talep toplayarak, Türkiye elektrikli araç pazarının 2022’de ulaştığı rakamı da geçmeyi başarmıştı.

Sıfırdan yaratılan TOGG markasını, ortaya çıkan ürünün evrensel ölçekteki kalitesini, izlenen pazarlama tekniğini son derece başarılı buluyorum. Elektrikli emsallerine göre belirli bir oranda fiyat avantajı sunması da gayet doğru bir taktik. Oluşan talep ise piyasada yaşanan araç yokluğu göz önüne alınınca son derece normal. Fabrikanın üretim etaplarının tamamlanıp kapasitenin artmasıyla birlikte talebe paralel olarak arz da artacaktır. Ancak sürecin tamamına baktığımda önemli bir eksik söz konusu...

O da küçük segmentte, ekonomik bir modelin eksikliği. Türkiye’de kişi başına düşen gelir belli. Asgari ücret ve ortalama ücret seviyesi de belli. Bu tablo içinde otomobile ulaşması hayal olan çok ama çok önemli bir kesim var... Düşük gelirli çalışanlar, emekliler, öğrenciler, ev kadınları da bu kesimlerin başında yer alıyor. Dolayısıyla düşük fiyatlı, elektrikle çalışan, az tüketen araçlara ihtiyaç bulunuyor. Çinli, Hintli ve bazı Avrupalı markalar küçük araç segmentinde çok sayıda model geliştirip art arda satışa sunuyor...

Ne var ki bu araçlar yüksek vergiler sebebiyle Türk tüketicisi ile buluşamıyor. TOGG’un açıklanan model ve üretim planı içinde de böyle bir aracın bulunmaması önemli bir eksiklik... TOGG başarısına imza atanların kısa süre içinde bu yönde bir çalışma yapıp kamuoyuyla paylaşmasında sonsuz fayda görüyorum. Böyle bir model ortaya konulursa, bir haftada 100 bin değil 1 milyon ön sipariş geleceğinden de adım gibi eminim.

KADINLAR NEREDE?

Türkiye’de kadınların sosyal ve siyasal hayat içinde hak ettikleri yere gelme süreci, 29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in ilanı ile ivme kazandı... Bu dönemde kadına verilen önemin sonucunda kadınlara birçok Avrupa ülkesinden daha önce haklar verildi. 1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile kazanılan haklardan sonra Türk kadınına, 1930’da belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı ve 5 Aralık 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.

Türkiye, kadına seçme ve seçilme hakkı tanıyan ABD, Yeni Zelanda, Avusturalya, Norveç, Danimarka, İzlanda, Kanada, Hollanda’nın ardından, kadına yönetimde söz sahibi olma imkanı sunan ülkelerden biri oldu. Kadınlar; Fransa’da 1944’te, İtalya’da 1945’te, Arjantin, Meksika ve Japonya’da 1947’de, Belçika’da 1948’de, Çin’de 1949’da, Yunanistan’da 1952’de, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkına kavuştu. Peki günümüzde durum ne? Seçme ve seçilme hakkı elde etmesinin 89’uncu yılında kadınlar TBMM’de yüzde 17.1 oranında temsil ediliyor.

Dünya parlamentolarındaki kadın temsilini gösteren listede ise Türkiye 129’uncu sırada yer alıyor. Manzara hiç iyi değil ama daha acı olan, yakın gelecek için de fazla umut yok. İzmir’de bulunan siyasi partilerde, genel seçimler öncesi milletvekili aday adaylığı başvuruları arasında kadınlar ile erkekler arasında çok ciddi bir fark bulunuyor.

AK Parti İzmir’de toplam 202 kişi milletvekili olmak için aday adayı olurken, bunların sadece 44’ü kadın aday adaylarından oluşuyor. 210 ismin aday adaylığı başvurusu yaptığı CHP İzmir’de ise 54 isim kadın. İYİ Parti’de 7’si kadın 28 aday adayı başvuru yaptı. MHP’de de 9’u kadın 46 aday adayı başvuruda bulundu. Bu oranlar, kesin adaylar ve seçilebilecek sıralardan aday gösterilecekler belli olduktan sonra daha da vahim bir hâl alabilir ne yazık ki!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp